Türkler Özüne Dönüyor

Birleşmiş Milletler (BM), Cenevre’deki Ortak Askeri Komite toplantılarının dördüncü turunda yapılan açıklama sonucu Libya’da kalıcı bir ateşkes anlaşmasına varıldığını duyurdu. Türkiye için çok büyük bir stratejik öneme sahip olan Libya’da bu ateşkes neyin işaretçisi? Türkiye’nin yakın dönem içeresinde verdiği en büyük savaşlardan biri olan Akdeniz Kıta Sahanlığı, Libya ile yakın zamanda yapılan anlaşma ile ulusal boyutta resmiyet kazanmış oldu. Bununla beraber Reuters haber ajansının, ismini belirtmek istemeyen bir Türk kaynağa dayandırdığı haberde Misrata kentindeki deniz üssü ile Vattiye Hava Üssü’nün kullanımı konusunda henüz nihai karara varılmadığı, görüşmelerinin sürdüğünü belirtti. Peki, bu üslerin nihai amacı nedir? Özellikle Afrika’da ve Orta Doğu’da geçmişten gelen sömürgeci düzene karşı ayaklanmanın temelini oluşturuyor. Orta Doğu’da bu düzene Şah Fırat, Fırat Kalkanı, İdlib Operasyonu, Zeytin Dalı Harekâtı, Barış Pınarı Harekâtı ve Bahar Kalkanı Harekâtlarıyla büyük bir darbe vuran Türkiye, bu sefer Libya’da kuracağı üsler ve askeri sevkiyatlarla Afrika kıtasındaki sömürgeci düzene kilit bir darbe vurmanın eşiğine gelmiştir. Fransa’nın ve tabi Avrupa’nın en büyük ve devamlı sömürge kıtası olan Afrika kıtasında Türkiye’nin yaptığı çalışmaları, planları başta Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ve diğer Avrupa liderleri fark etmiş olacaklar ki, Avrupa’da Müslümanlar üzerine yapılan eziyet ve zulümlere her gün bir yenisini daha ekliyorlar. Afrika’daki sömürge düzenini kaybetmek istemeyen Macron, Müslüman insanlar üzerinden Türkiye’ye yüklenmeye başladı. Tabi yükleniş başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan ve gerekli mercilerin sert sözleriyle karşılık buldu. Bir taraftan Suriye operasyonları, bir taraftan Libya mutabakatları derken kardeş Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da Ermenistan işgalindeki bölgeleri kurtarma mücadelesi başladı. Kardeş Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlamak amacıyla başlatmış olduğu bu haklı mücadelesinde Türkiye de gerek ülke genelindeki milli duruşuyla gerekse devlet olarak resmi ve gayri resmi yapılan yardımlarla ülke olarak bir kez daha dünyaya, dosta güven düşmana korku saldığımızı göstermiş olduk. Tarihin tozlu sayfalarını karıştırdığımızda; Altay dağlarından Anadolu’ya, Mete Han’dan Fatih’e, Asya Hun Devleti'nden Türkiye’ye kadar bulunduğu bölgede ve dünyada mazlumun her zaman yanında, zaliminse büyük bir kudretle daima karşısında olmuştur. Damarlarımızdaki asil, savaşçı, adaletle hükmetme ruhu, geçmişte olduğu gibi bugün de Suriye’de, Libya’da, Azerbaycan’da, Türkmenistan’da tekerrür etmektedir. Sömürgeci dünya devletleri, hazır mısınız? "Adaletin kılıcı" Türkler geliyor…