“KÂBE YERİNE AFRİKALI AÇLARIN ETRAFINDA DÖNÜLSE!”

Yeni sene de(1445’te) ve daha sonraki senelerde Hacca gidecek hacı adayı kardeşlerime birkaç önemli hususu hatırlatmayı kendime bir vazife addediyorum. Bu hatırlatmaların başında eskiden duydukları ve kendilerini endişeye ve korkuya sevk eden bazı dedikodulara kulak tıkamaları var. Sonra sanki bir çöle, bir dağ başına gidermiş gibi lüzumsuz bazı malzemeleri almalarının gereksizliği, kaybolma korkusu, aldatılma endişesi geliyor. Hacı adayı kardeşler Mekke ve Medine gibi her şeyin olduğu her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri, güvenli iki büyük şehre gittiklerini unutmasınlar, güven ve neşe içinde hac vazifelerine odaklansınlar. Bir de Hacca aklen, ilmen ve ruhen iyi bir hazırlık yapmak gerekiyor. Bundan kastım haccın farzları, vacipleri, sünnetleri değil bunlar zaten hocalar ve rehberler tarafından orada anlatılıp grup halinde uygulatılacak. Benim dediğim hazırlık bu ibadetlerin (Yani hac ve kurbanın) siyasi, sosyolojik, psikolojik yanlarını değişik kitaplardan, değişik alimlerin videolarından öğrenmek. Bunu yaptıkları zaman haccı sadece bedenleri değil akılları, gönülleri, ruhları da yapacak. Bendeniz bu konuda maalesef hac öncesini biraz zayıf geçirdim. Buna karşılık bir kısmı hac sırasında bir kısmı da hacdan sonra olmak üzere güzel ve doyurucu bilgilere ulaştım. Ali Şeriati, Prof. Esad Coşan, İhsan Şenocak, M. İslamoğlu, Mehmet Görmez gibi hoca ve yazarların kitaplarını okuyup videolarını seyrettim. Bunlardan birinde (https://www.youtube.com/watch?v=Y9FfK3BX7ms&t=2587s) (en azından 41. dakikadan itibaren üç beş dakikayı dinleyin) Eski diyanet işleri başkanı M. Görmez Hoca, haccı, kurbanı çok güzel anlatıyor. Hoca burada, hacca karşı çıkan insanların ikide bir dile getirdikleri bir mevzuya çok güzel bir cevap veriyor. Bu soru ile bizzat karşılamış ve Ezher Şeyhinin verdiği cevabın aynısını veren birisi olarak bu videoyu hacı adayı kardeşlerin mutlaka dinlemesini öneriyorum. O soru şu; “Hacca, Umreye gideceğinize hac parasını ülkemizdeki, Afrika’daki açlara fakirlere verseniz olmaz mı…? “ Görmez Hoca bu soruyu şöyle cevapladı; “…Geçenlerde Ezher Şeyhi canlı yayındaydı, bu soru ona da geldi. İnsanlar Kabe'yi tavaf edeceğine Afrika'daki açları tavaf etseler, kurban kesmek yerine onun parasını direk açlara verseler nasıl olur? O da cevaben dedi ki, “10 yıldır bu soru bize kurban bayramında, hac döneminde hep gelir. Bu soruyu soranlar hiçbir zaman Mısır’ın turistik şehri olan Şamelşeyh’e veya Mısır dışındaki başka ülkelerdeki turistik şehirlere gidip para harcayan insanlara sorulmuyor…”
Bende aynı soruyla, eczanede hacda lazım olacak ilaçları alırken, eczacı ile diyaloğumuz sırasında konuyu öğrenen bir kardeşimiz vasıtası ile karşılaştım. Ben de kendisine, “Niçin bu soruyu her yıl Türkiye’den, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir yanına turistik seyahat yapan vatandaşlarımıza sormuyorsunuz “ dedim ve ekledim, “Türkiye vatandaşlarının toplam turizm harcamaları içinde hac ve umre paraları ne kadardır? Lüks bir araca binen, bir villada, bir köşkte oturan, pahalı lüks elbiseler, ayakkabılar giyen vatandaşlarımıza…’Kardeşim üç beş milyonluk araba yerine daha basit bir arabaya binseniz, bu kadar pahalı villa yerine daha ucuz bir dairede otursanız, pahalı eşyalar ve giyecekleri yerine daha ucuza yönelip artan parayı fakirlere açlara verseniz…’ Diye hiç sordunuz mu…”deyince muhatabım cevap vermedi. Sadece, “o başka bu başka “ dedi…
İBADETLERİ ÇARPIŞTİRMAYA GEREK YOK
Aslında her insan, her Müslüman hacca gitsin gitmesin, kurban kessin kesmesin fakire fukaraya, aça, çıplağa yardım etmek zorunda. İşin garibi hala ülkemizde ve dünyada fakire fukaraya en büyük yardımı yine dindar insanlar yapıyor. Bir de bu teklif baştan batıldır. Çünkü dinin sahibi Allah’tır. Allah kitap göndererek, peygamber/elçi seçerek dinin itikat ve uygulamasını (ibadetlerini) öğretmiştir. O sebepten bu tip yorumlar haşa Allah’ın işine karışmaktır. Allah, ibadetlerin (namaz, oruç, hac, zekât, kurban, sadaka, yardımlaşma…) nasıl yapılacağını, bunların mahiyetini, zamanını şeklini Müslümanlara öğretmiştir. Bundan dolayı bu tür sorular ve müdahaleler hem yersiz hem tehlikelidir.

Gelecek yazıda hac ile ilgili farklı birkaç yaklaşımı dile getirmek üzere esen kalın.