AFAD EĞİTİMLERİ KAMU PERSONELİNE, ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE ve SİTE YÖNETİMLERİNE ZORUNLU OLMALI MI?
AFAD EĞİTİMLERİ KAMU PERSONELİNE, ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE ve SİTE YÖNETİMLERİNE ZORUNLU OLMALI MI?- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Geçtiğimiz hafta İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde düzenlenen AFAD gönüllülük eğitiminde İstanbul Vali Yardımcısı sayın Mahmut Hersanlıoğlu “Bizim medeniyetimiz üzüntü medeniyeti, afetler olduktan sonra derin üzüntüler yaşanıyor ama hazırlıklarımız çok zayıf” diye sahadaki tecrübesini dile getirdi. Aynı programda İstanbul Afad il müdürü, aynı zamanda Rasathane’nin de müdürlüğünü yapmış sahada deneyimli akademisyen Prof. Dr. Haluk Özener, Şili’den örnek vererek “Orada yönetmelikler yapılıyor uygulanıyor, son dönemlerindeki başarı burada. Oysa bizde adeta yönetmelikler uygulanmamak için yapılıyor” diye noktayı koydu. Konya’da deprem olmaz denilmesine karşılık fay hatlarının ortaya çıkmasına da dikkati çekti. Türkiye’de afetlere müdahalede ve iyileştirmede başarıya karşılık hazırlık sürecindeki ciddi eksikliklere dikkati çekti.
Doğal afet riskleri insanlığın ortaya çıkışı ile tüm toplumlarda beraber olmuştur. Bizler de yüz yüze geliyoruz, geleceğiz… İyi şehirler kurulamaması işin odak noktasıdır. Bunda belki bazı kurumlar, şahıslar daha fazla sorumlu, ama herkesin bir dereceye kadar sorumluluğu vardır. Mesela doğruları, hakikatleri söylemeyerek gizlemek veya menfaatlere tahvil etmek de büyük bir mes’uliyettir. Bunların hepsi son depremde olduğu gibi altmış bine civarı ölüm, yüz on bin sakat kalma ve yüz milyar doları geçen maddi kayıplar olarak ortaya çıkmaktadır. Halbuki deprem veya afetler öncesi az bir maliyetle, küçük gayretlerle kayıpların öneli derecede azaltılabileceğini tecrübeler gösteriyor.
Afetlerle ilgili olarak İstanbul için iki plan mevcuttur. Birisi, İstanbul Afet Müdahale Planıdır. Bak: https://istanbul.afad.gov.tr/kurumlar/istanbul.afad/PDF-Dosyalar/IL_AFET_MUDAHALE_PLANI_2024.pdf Geçtiğimiz yıllarda revize edilen bu planın amacı enkaz kaldırma ve cenazeleri defnetmedir. Planda 23 çalışma grubunun görevleri tanımlanmıştır. Burada görülen en büyük eksikliğin deprem arama kurtarma ekibinin yeterli olmamasıdır. Fakat nasıl yeterli olabilir? 20 milyona ulaşan metropolde, 1.3 milyon binanın büyük bir bölümü 1990 öncesi yapılmış, yani kullanılan malzeme deniz kumu, yapımda ciddi eksiklikler var. 47 dere yatağına binalar yapılmış, 23 bin bina tsunami tehlikesiyle karşı karşıya.
Diğer plan ise İstanbul Risk Azaltma Planı (İRAP, Bak: https://istanbul.afad.gov.tr/kurumlar/istanbul.afad/PDF-Dosyalar/irap_istanbul.pdf) doğal afetlere hazırlık amacı taşıyor ve günümüz için en önemlisi bu plandır. Yan tedbir kısmını içermektedir. Planda 1597 eylem tanımlanmış ve bunun yüzde yirmi beşi tamamlanmıştır. Burada da sorun, depreme dayanıksız binaların konut stoku içindeki payının çok yüksek olmasıdır. Dolayısıyla rantsal değil gerçek anlamda kentsel dönüşüm için herkesin çalışması gerekir. “Zaman İstanbul’un aleyhine işliyor”. Çünkü deprem riski yüksek…
İstanbul’un ayrı özelliği Türkiye’deki üretimin üçte birisi buradan çıkıyor. Yani İstanbul’daki olumsuzluk ülkenin her yanına doğrudan etki ediyor.
Afetlere karşı eğitime işletmeler de katılarak işletmelerde risk avcılığı çalışmaları başlatılmasında büyük yarar vardır.
Herkese düşen göre var. Görüldüğü gibi merkezi idare özellikle İçişleri Bakanlığı bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir. Çevre Bakanlığı bugünlerde sitelerle ilgili aidatlara el attığını basından öğreniyoruz. Ancak afetlere hazırlık yönünü de Bakanlığın düzenlemesi gerekiyor. Beş binlik planlarda belediyelerin epeyce tadilat yaptığı söyleniyor, Çevre Bakanlığının da bu planları didik didik etmesi gerekiyor. Belediyeler yetkilerini imar rantlarını düzenlemekten yana değil, şehirleri yaşanabilir hale getirmekten sorumlu olmalıdır. Çünkü yerel demokrasi sorumluluk yüklemektedir, bunun için devlet imar alanında idari vesayet yetkisini muhakkak kullanmalıdır.
Madem ki İstanbul için ciddi bir risk var, üç konuyu önermek istiyoruz: Birincisi belediye görevlileri, Çevre Bakanlığı personelinden başlayarak tüm kamu personelinin (memur, işçi, sözleşmeli personel) uygulamalı afet eğitimi alması zorunlu hale getirilmelidir. Kamuya alımlarda ilk şart afet eğitimi alması aranmalı, kademe veya de ilerlemelerinde de bu aranmalıdır. İkincisi, üniversite öğrencileri zorunlu olarak afet eğitimi almalıdır. Bu eğitim, fakülteye girişte olmalıdır. Üçüncüsü site ve apartman yönetimleri afet eğitimlerini yaparak ilgili kamu idaresine beyan etmeli ve sorumlu tutulmalıdır. Afet eğitiminin zorunlu olmasının gerekçesini herhalde belirtmeye gerek yok… 6 Şubat depremindeki fatura ortada, üstelik ülkemizde nüfusun yüzde doksanı fay hatlarında yaşıyor. Eğer ülkeyi büyük bir tehlike bekliyorsa, fantezi türü düşünceler yerine zecri, zorlayıcı düzenlemeler yapılmalıdır.
“Bizden öncekilerin hatalarını tekrarlamayalım, hatalarımızı düzeltelim, eksiklerimizi düzeltelim.” Kağıt üzerinde alınan kararlar yerine uygulanan faaliyetler gerekiyor.

-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.