Konya
°C
Yeni Meram

İYİ YÖNETİM (YÖNETİŞİM) – KÖTÜ YÖNETİM (YÖNETİŞİM)

İYİ YÖNETİM (YÖNETİŞİM) – KÖTÜ YÖNETİM (YÖNETİŞİM)- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
14.02.2025 00:36
13.02.2025 13:37
0
1877
ABONE OL

Günümüz literatüründe yönetim kelimesi işletmecilik için kullanıldığı gibi amme idaresi veya kamu yönetimi için de kullanılır. Bu kavramlar ile ilgili tartışmalar için ders kitaplarına bakılabilir.
Her toplulukta resmi veya gayri resmi yönetim vardır. Devlet yönetimlerinde her makamda birisi oturur. Yani koltuklar, makamlar boş kalmaz. Bu koltuklara bazıları aileden dolayı varis olurlar; Krallıklar böyledir. Bazıları güçleriyle, bazıları da seçilerek gelirler. Tabii ki gayret kısmetle ilintilidir. Ama her şeyin sonunda bir son vardır. Bu da kaçınılmaz yazgıdır. Bu sebeple “Mahkeme kadıya mülk değildir” denilmesi çok manidardır.
Devletin, toplumun işleri de bitmez. Ancak halkın ihtiyaçlarını karşılayacak yasalar, düzenlemeler olmazsa huzur ve refah ciddi sıkıntıya uğrar. Bu sebeple yönetimin adaletli ve hakkaniyete göre düzenlenmesi, liyakate dayalı görevlendirmeler olması gerekir. Çünkü insanlarda güven oluşturulması için bunlar temel şartlardır. Bizim gibi ülkelerde bu konularda ciddi şikayetler vardır. Aslında eleştiriler insanlıkla beraber ortaya çıkmıştır, devam edecektir. Ama bunun kontrolü ve ölçüsü önemlidir. Elektronları fizik bilimi incelemektedir. Ama onların duyguları olmadığından fizikçiler sosyal bilimcilere göre daha rahattır; olay budur, diye kestirip atmaları mümkündür. Ama duygu sahibi olan insanla ilgili faaliyetleri değerlendirmek ve tabiri caizse kestirip atmak çok zordur.
Kanuni döneminde İstanbul’da görev yapan Avusturyalı diplomat Busbeck (1522-1592) şöyle dönemin yönetimi hakkında şunları yazar: Türk imparatorluğunda her insanın içinde doğduğu şartları değiştirme ve kaderini tayin etme imkanı vardır… Türkler arasında itibar, hizmet ve idari mevkiler kabiliyet ve faziletin (erdemin) mükafatı oluyor. Kişi tembel ve sahtekâr ise hiçbir zaman yükselmiyor, küçümsenip hakir görülüyor. Türkler bu nedenle neye teşebbüs etseler başarılı oluyor ve hükmeden bir ırk olarak hâkimiyetlerinin hudutlarını her gün genişletiyorlar. Bizim usüllerimiz ise çok farklı. Bizde meziyete yer yoktur. Her şey doğuma dayanır ve yüksek mevkilerin yolunu açan sadece soylu olmaktır. (Ogier G. Busbeck, Kanuni Döneminde Avrupalı Bir Elçinin Gözlemler (1555-1560) Çeviren: Derin Türkömer, Türkiye İş Bankası Yayınları 5. Basım, Eylül 2017). Birkaç yüzyılı değerlendirirsek herhalde bu görüşlerin tam zıddını görürüz. Demek ki devran değişmiş…

Günümüzde yönetim yanında yönetişim kavramı da kullanılmaktadır. 1990'ların yönetişimi, önceki iyi yönetiminin yeni bir biçimi olarak ortaya çıkmıştır. Böylece yönetişim ayrı bir kavram olarak alınır ve ekonomik, siyasi, sosyal veya kültürel hayatın her boyutunda yönetimi (administration, management) ifade eder. Ayrıca yönetişim kavramı, hükümet organları ile vatandaşlar arasındaki etkileşimli ilişkiyi ifade eder.
Konfüçyüs, Mevlâna gibi farklı medeniyet mütefekkirleri iyi yönetimin gerçekleşmesi için yöneticinin erdemli olması, etik ilkelere uyması, kişisel çıkarını değil de kamu yararını gözetmesi gerekliliği konusunda hemfikirdirler. Dolayısıyla yönetişim kavramı aslında bizim medeniyetimizde mevcuttur.
Yönetişim, herkesi ilgilendiren konularda karar verme ve düzenlemedeki yönetim kurumlarını, buralardaki süreçleri ve uygulamalar bütünü olarak değerlendirir. Böylece “kamu’da iyi yönetişim”, Devlet içinde ve Devlet, Devlet dışı kurumlar ve vatandaşlar arasında uygulanan ve kamu otoritesinin uygulanmasını ve genel çıkar hizmetinde karar almayı yöneten resmi veya gayri resmi kurallar, prosedürler, uygulamalar ve etkileşimler dizisi anlamına gelir”. İyi yönetişim kavramının, kamu yönetiminin idari ve hukuki denetim ölçütü ve aynı zamanda bir hak kategorisi olarak kabul edilmesi oldukça yeni bir gelişmedir.
İyi yönetişim, karşıt anlam ifade eden yanlı davranma, ayrımcılık, adaletsizlik, hantallık, kırtasiyecilik gibi kötü yönetim uygulamaları yani kötü yönetime karşı başvuru yolları sağlar. İyi yönetişim sorumluluk; şeffaflık; vatandaşların ihtiyaçlarını karşılama kapasitesi; etkililik; etkinlik; açıklık; katılım; öngörülebilirlik; hukuk devleti; tutarlılık; hakkaniyet; etik davranış; yolsuzlukla mücadele; prosedürlerin makul bir süre içinde sonuçlandırılması; insan haklarının korunması; idari süreçlerin basitleştirilmesi gibi ilkeleri esas alır.
Şerefül-mekan bi’l-mekin denilir yani, mekan (makam) orada oturana itibar sağlar. Makam sahiplerinin ve para ile uğraşanların etrafı kalabalık olur. “Tatlı suyun başı kalabalık olur”; “Bal tutan parmağını yalar” gibi atasözleri herhalde bunları ifade eder. Ama önemli olan o güç ve serveti hak ve adalet çerçevesinde kullanmaktır.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.