PARA KULLANMANIN ve SAHİP OLMANIN PSİKOLOJİSİ-4
PARA KULLANMANIN ve SAHİP OLMANIN PSİKOLOJİSİ-4- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Para her yerde olduğu için kötü bir olay herkesin dikkatini çekmekte ve etkilemektedir. Amerika hanelerinde yatırımların yarıdan fazlasını doğrudan hisse senetleri oluşturmaktadır. Dolayısıyla borsadaki gelişmeler ekonomi için barometre görevi görmektedir.
İnsan ilgilensin ya da ilgilenmesin para ve sağlık hayatını etkilemektedir. Sağlık konusu daha çok bireyseldir. Para konuları ise herkesi şu veya bu şekilde ilgilendirmektedir.
Kötümser insanlar mevcut gelişmeleri geleceğe yansıtarak tahminler yaparken piyasaların nasıl uyum sağlayacaklarını genellikle hesaba katmamaktadır. Mesela petrolün kısa sürede biteceği var sayılıyordu, ama o süre içerisinde bitmediği görüldü, çünkü teknolojinin gelişmesi ile yeni teknikler gelişti ve verimlilik arttı. Bu yüzden ekonomide şöyle bir yasa olduğundan bahsedilir: aşırı derecede iyi ve aşırı derecede kötü şartlar çok az uzun süre aynı kalır çünkü arz ve talep bunları dengeye getirir. Bir başka gözlemlenen husus ilerlemenin fark edilemeyecek kadar yavaş artması ancak olumsuzlukların da görmezden gelinemeyecek kadar hızlı gerçekleşmesidir. 1889'larda gökyüzünde herhangi bir aletin uçurulamayacağı güya ispat ediliyordu. Ancak uçak uçurulmaya başlayınca pek çok faaliyet gelişti. İnsanlar kısa sürede uzun mesafelerde yolculuk yapmaya başladılar. Havada ticari kargo taşımacılığı arttı. Havacılığın sadece savaşlar için kullanılabileceği sanılırken daha çok piyasa nimetten faydalandı. Aynı şekilde gelişmeler tıp alanında oldu.
Tecrübelerde görülen bir başka husus, iş dünyasında aynı şey bir ürünün veya bir şirketin ne kadar önemli olduğunu anlamanın yıllar aldığı buna karşılık iflasların çok kısa zamanlarda gerçekleşebileceği görülmektedir. Mesela itibar oluşturmak bir ömür alırken tek bir posta veya söz, bütün kariyeri bir anda yok edebilmektedir. İyimserlik güçlü çekimi fark edilmeden geçip giderken kötümserlik küçücük dozu ile kendi ağırlığını hissettirmektedir.
Kitapta ekonominin durumunu hakkında hikayelerin en önemli gücü olduğu ifade edilmektedir. Her şeyin gerçek olmasını ne kadar çok isterseniz o şeyin gerçek olma ihtimalini azaltan bir hikayeye inanmanız da o derece artmaktadır.
Herkesin dünyaya bakışında eksiklikler vardır. Fakat o eksiklikleri doldurmak için bir takım bahaneler uydurulmaktadır. Dünyanın işleyişi konusunda daha az şeyler biliyoruz.
İnsanın tutarlı, önceden tahmin edilebilir ve kontrol edilebilir bir dünyada yaşamaya ihtiyacı vardır. Bu sebeple de onu karşılamayı ifade eden fikirlere yönelmektedir.
Hem geçmişi değerlendirirken hem de geleceği planlarken yetenekler beceriler üzerinde durulur ancak şans ihmal edilir. Böylece inançlara aşırı şekilde güvenme ortaya çıkar.
Kitapta ayrıca ikinci dünya savaşı sonrasında ABD’nin tüketimle ilgili politikalarına yer verilir. Keynesçi anlayış sadece kamu yatırımları ile sınırlı kalmayıp hane halklarını da etkisi altına almıştır.
Günümüz tüketicilerinin nasıl bu hale geldiğini araştırmak gerekir. Kitapta bunların sebepleri sıralanabilir:
1.1945 yılında kinci Dünya savaşının sona ermesinden sonra ABD nüfusunun % 11’i yani 16 milyon nüfus savaşta görev almıştı. Bunların yarısı ortalama 23 yaşlarındaki deniz aşırı görevlerinde olanlardı. Bunlar savaş sonrasında nerede yaşayacak, ne yapacak, nerede kalacak, nerede çalışacaklardı? Çünkü konut sıkıntısı vardı. Savaş sektörü için oluşturulan sektörler savaş sonrasında gereksiz hale gelmişti. Savaş sonrası insanlar ev kurup yeni işlerde çalışmak istiyorlardı. ABD büyük miktarda borçlanmıştı.
2.Savaş sonrası ekonomiyi harekete geçirmek için faiz oranları düşük tutuldu. Böylece harcama yapmak teşvik edildi. Bu çerçevede Gazi Yasası ile 16 milyon gaziye genel olarak hiç peşinat vermeden ilk yıl faizsiz, aylık ödemeleri kiradan düşük bir şekilde sabit oranlarla konut alma imkanı verildi.
3.Kredilerdeki patlama ile üretkenlik artışının sebep olduğu tüketim ekonomide patlamayı da beraberinde getirdi. Böylece tüketim toplumuna dönüşmüş oldu.
4. 1950’li yıllarda yoksullar eskisine göre daha iyi konuma geldiler. Zengin ile fakir arasındaki uçurum olağanüstü şekilde daraldı. Kadınların işgücüne katılımları arttı. Ortalama ücretler katlandı. Ücret dışında da gelişmeler oldu, azınlık hakları gelişti. İnsanların gelirleri yanında hayatlarının da eşitlendiği fikri gelişti.
5.ABD’de borç ciddi şekilde arttı. Ancak gelirler de arttığından borcun etkisi pek hissedilmedi. Borç düzeyi gelire göre düşük ve borcun korkulacak bir şey olmadığı kültürde yerleşti. Finansta ve ekonomide beklentilerle her şey şekillenir. Ekonomideki gelişmeler farklı hale geldi, eşitsizlikler artı ama eşitlik kültürü hala devam ediyor. Parasal genişleme bir yanan piyasadaki çöküşü önlerken diğer yandan zenginler açısından varlık fiyatlarını artırdı. Son yıllardaki vergi indirimleri genel olarak daha yüksek gelirli kimselere gitti. Buna karşılık ABD’de bir takım olumsuzluklar da ortaya çıktı, Wall Street’in işgali, Trump olayları gibi olaylar arttı. Ama yazar burada kötümser olmadığını, zira ekonominin dalgalar ve döngülerin hikayesi olduğunu bir şeylerin geldiğini bir şeylerin gittiğini belirtir.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.