Bu günlerde ‘eski’ gelen her kelime ve her şey özlem oluşturuyor. Eski bayramlar, eski dostluklar, eski alışverişler… vb. gibi, hissettiğimiz güzel duygular nereden geliyor? Sizce…
Az ile yetindiğimiz o dönemlerde, her şey kısıtlı ve biricik olduğundan kıymetliydi belki de. Tükettiklerimiz az olmasına rağmen, bir zamanlar insan ilişkileri ve duygular her şeyden değerliydi, herkes mutluydu. Eskiden tüm insani ilişkiler, sevgi ve dostluğun maddeleşmediği zamanlardı. Mahallede herkes birbirini tanırdı, çocuklar korkusuzca sokakların sesi olurdu. Mahalleli karşı komşusunu bilir, evine rahatça gidip gelirdi. Cami cemaati imamını tanırdı. İnsanlar bayram alışverişini, temel ihtiyaçlarını bakkal amcanın dükkânından, semt pazarlarından karşılardı. Bayramlıklarını tarihi bedestenden, çarşıdan ve pazardan alırdı.
Bedestenler, eskiden alışveriş hayatının nabzının attığı üzeri kapalı uzun ve ince sokakların yer aldığı tarihi çarşılardır. Bedestenlerde, doğal avlular ve sokaklarla birbirine bağlanan dükkânların yanında açık-kapalı han, hamam, çeşme, mescit, cami birlikte yer alır. Dolayısıyla kültürel ve sosyal hayatı bütünüyle yansıtan tarihi ticari bir yerleşim dokusu vardır. Tarihi dokuyu dinlerseniz eğer; insanların alışveriş telaşını, kahve öğüten değirmenin sesini, sokak satıcılarının bağırmalarını duyabilirsiniz. Akşamları namaz vakitlerinde cami ve meydanlar sakinleşir. Çay ocakları insanları gün boyu demler durur. İnsan ölçeğindeki bu mekânlarda, tarihi ticari kent dokusu ve kültürü yaşanır. Işık, ses ve tarihi doku, insanların hemşeri olma duygusunu ve algısını güçlendirir. Bedestene bakınca da kentin o sosyal ve kültürel dokusunu görünür. Bütüncül bakmak gerekirse, mimaride mekânsal algı kültürel açıdan önemlidir. Bedesten sadece alış-verişin yapıldığı yerler değildir. Komşuluk ilişkisi ve esnaflık kültürü burada önem teşkil eder.
Kapitalist emperyalizmin küresel yükselişi zaman ve mekânın sömürgeleştirilmesiyle bayram alış-verişi son buldu. Bedestende keyifli bir bayram alışveriş kültürünün ve geleneğinin ne olduğunu unutuldu.
Günümüzde bedestenin yerini AVM’ler aldı. Ama ne esnaf ne de müşteri; alışverişin sıcaklığını ve bayram heyecanını orada da bulamadı. Bundan mıdır? Bilinmez; çocukların bayramlıklarına duyduğu sevinç ve heyecan da kalmadı. Hızlı ve aşırı tüketimden bayram alış-verişi ve bayram da nasibini aldı…
Pandemi’ den dolayı bugün, insanlar AVM den karanlık ve havasız mekânlardan bir an önce alışverişi halletme çabasıyla kaçar oldular. Günümüzde: plansız, estetiksiz, sağlıksız, kültürsüz, yoğun ve çarpık kentleşme, bütün bu insanlığı her tür doğallığa, sosyal ilişkilere yabancılaştırıyor.
Nerede o eski bayramlar? Sözünü hep duyduk. Bayramlar hiç yeni olmadı ki, bugün de yeni olsun… Eskiden bayramdı, şimdi ise tatil bile değil artık… Peki, Bayramlar mı değişti, yoksa zaman mı?
Eskiye özlem duyarak ve özenerek her şeyi eskiye benzetirsek, bu kez yeniyi de kaybederiz. Her dönem kendine özgü özelliğini korumalıdır. Her dönem kendi özelliklerini yansıtmalıdır. Yoksa eski ve yeni birbirine karışır, karmaşa doğar.
Bugün Pandemi döneminde ise; bayramlar bir garip oldu, tatile de gidilemez oldu. Kaybettiğimiz bayramlar mı, yoksa tatiller mi? Bilemedik. Ne oldu bize? Kendi kendimizle yüzleşmek durumundayız. Bugün; varsa büyüklerin ellerini öpmek, konu komşuyu ziyaret ederek bayramlaşmaktan başka bir şey kalmadı. Artık…
“Çocukluğum muydu bayramları güzelleştiren
Yoksa bayramlar mı daha güzeldi eskiden…
Yeni bir şeyler almak mıydı bizi mutlu eden?
Yoksa yeninin kıymetini mi bilirdik biz eskiden…” İnan Durak Taş
Anladık ki pandemi dönemi bugün bize, geçmişten gelen geleneksel değerlerimizi hatırlattı. Öyle ise; bundan sonra hiçbir şey pandemi öncesi gibi olmayacağına göre, gelecek nasıl olabilecek sizce? Geçmiş de, gelecek de elbet bizimledir…
Gelecekte bayram sevinci yaşarken, bugünleri anmak umuduyla…
Esenlikle kalınız… Sevgilerimle.
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ