Konya
°C
Yeni Meram

BİZİM TEMEL’İN TÜNEL PROJESİ

BİZİM TEMEL’İN TÜNEL PROJESİ- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
02.09.2023 01:02
01.09.2023 14:07
0
1454
ABONE OL

Mısır hükümeti Kızıldeniz’in altına tüp geçit yapmak için ihale açar. İhaleye İngiltere, Amerika, Japonya ve Türkiye’den de Temel’in firması olmak üzere birer firma katılır.

Firmaları teker teker mülakata çağırırlar ve teknik bilgi isterler. İngiliz firması: “Biz iki taraftan da eş zamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum 1 metre fark olur. 30 metre enindeki tünelde de 1 metreyi rahatlıkla düzeltiriz” der.

Amerikan firması: Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum 50 santim fark olur” der.

Japon firması: “Biz İki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz, maksimum 20 santim fark olur” der.

Ve sıra bizim Temel’e gelir. Temel der ki: Vallahi biz de iki taraftan kazmaya başlarız, ortada buluştuk buluştuk buluşamadık iki tünelimiz olur” der…

Bunu ne zaman bir toplumda anlatsam herkes kahkaha atar ve ilave ederler: “Evet biz Türkler böyleyiz.”

Çok zeki olmakla birlikte biraz da rahat bir milletiz. İş ahlakı, iş prensibi hala tam anlamıyla yerleşmedi. Kültürden midir, genlerden midir? Bilemedim doğrusu... Ne zaman bir işverenle karşılaşsam, işin kolay olmasına rağmen çalışan da, iş ahlakı tertip düzen hassasiyetin olmadığından dem vururlar.. Bunun en kolay yolu bana göre, çalışan ekibe belirli periyotlarda eğitim vermek..

Bu dünyada çok ama çok az insanın hayatını dolu dolu yaşadığını düşünüyorum. Bu şahsiyetler genelde farkındalığı yüksek, yüreği geniş, frekansları yüksek zat-ı muhteremler oluyor. Haliyle zamanında, hayatında kıymetini çok iyi biliyorlar.

Aslında ‘zamanım yok’ diyenlerin problemi zamanla değil, ‘zamanı zamanlama’ ile ilgilidir yani kendisiyle.

Yarın sabah ne yapacağını bilmeyenlerin başarı istemesi haksızlıktır.

“Hedefler gelecekte elimize geçecek olan mektuplar gibidir nasıl bir mektup bekliyorsan onu yazmaya başla!” derdi hocam...

Bir konser çıkışında, ünlü kemancı Ferit Kristaller’in bir hayranı ona doğru koşarak coşkuyla: “Sizin kadar güzel çalabilmek için bütün hayatımı verirdim” der. Ünlü kemancı cevap verir: “Ben verdim! ”..

Konumuza gelecek olursak, bize verilmiş en büyük sermaye ömürdür aslında. İçinde bulunduğumuz her anın hakkını verin ki bizden haklarını istemesinler.

Daha önceki yazılarımda da ifade etmiştim; ömür sermayesinin tıpkı yaz günü eriyen bir buz kütlesi gibi olduğunu...

Hepimiz zaman yokluğundan şikâyet ederiz. Ahh şu vakit olsa neler yapacağız neler. Hele günümüzde herkes yoğun. Herkesin günü dolduracak bir meşgalesi var.

İstenen beklenen o vakitler hiç gelmez, gelemez nedense... Açıkçası önceliklerimiz, alışkanlıklarımız dolayısıyla yaşam tarzımız değişti. Bu değişimin dönüşümün olumlu yönde olmasını yazmayı çok isterdim...

Farkında mısınız, günümüzde kime sorsanız herkes çok yoğun. Olayın aslı nedir biliyor musunuz? Toplum içinde varlığınızı göstermek kimliğinizi göstermek istiyorsanız; nefes alacak, başınızı kaşıyacak zamanınızın olmayacak kadar yoğun olmanız gerekiyor. Daha doğrusu bunu topluma dikte ediyorlar..

Her şeyi bilmek zorunluluğumuz yok. Öncelikle kendimizi bundan azat etmemiz gerekiyor. Soruyorum size; Kuantum fiziğini bilmesen ne olur ya da matematikten anlamasan ne olur ya da genel kültürün zayıf olsa ne olur? Gerçekten kendinizi paralamanıza gerek yok. Bir şeyin eksikliğini yoksunluğunun tadını çıkarın ya. İnsanız biz hatamızla kusurumuza eksiğimizle varız. Biz peygamber ya da Allah değiliz ki tam ve mükemmel olalım..

Dolayısıyla çevremde bu konuda kendini nakıs gören pek çok insana rastlıyorum. Önce bir durun lütfen. Durmak, dinlenmek, demlenmek hele ki bu zamanda o kadar kıymetli ki o kadar elzem ki..

Tüm semavi dinlere bakın durmanın ne kadar kıymetli olduğunu göreceksiniz. Yahudilere bakın, ağlama duvarında dururlar. Hristiyanlara bakın, dua ederken dururlar. Biz Müslümanlar namazda kıyamda iken dururuz. Bu kadar hız insanın dengesini ve fıtratını bozar. Eksik yönlerimizi kabul etmek çok kıymetli bence. İnsanız ya hani.

Matematiği Einstein gibi bilmeme gerek yok, bakkal Ahmet amcadan 2 kilo domatesin ne kadar ettiğini bilsem yeterli bence..

Sevgili dostlar, Allah’ım bizden istediği tek bir şey var: “Kendini bil Rabbini bil” olay budur..

Şimdi konumuzu toparlayacak olursak; Türkiye’de çalışan da farkındalık oluşturup iş ahlakının geliştirilmesi için bu anlamda eğitim ve kültürün değişmesi gerekiyor.. İnsan başıboş bir varlık olarak yaratılmamıştır. Dolayısıyla hedefleri olan bunun için azimle gayretle çalışan hakkın rızasını ön planda tutan ve hayata karşı doğru bir duruş doğru bir bakışla devam edenler, her zaman toplumda statüsü olan kendi varlığını kimliğini ortaya koyan şahsiyetler olarak yaşamışlardır.

Arada bir hayata es verip, hayatı sorgulamak varoluş amacımızı bilmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Yinelemek istiyorum, her şeyi bilmek zorunda değiliz..

Bu arada okulların açılmasına az bir zaman kaldı. Hedefler en sağlam bir şekilde yapılır ve İçinizdeki fitili ateşleyecek, cevheri keşfedeceğiniz bir yıl olur inşallah.

Kıymetli dostlar, ömür sermayesini en güzel şekilde kullanıp, Hakk’ın huzuruna “Razı olmuş ve Razı olucu bir şekilde Cennet’e gir” hitabının muhatabı oluruz duasıyla.. vesselam..

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.