BU MİLLETİN CHP İLE SAMİMİYET İMTİHANI

CHP’yi Sebatay, Mason ve kriptoların örgütlenmesi olan İttihatçıların ikinci adamlarının kurduğunu ve gayesinin de milletimizin, ümmetimizin değerleri ile mücadele olduğunu önceki yazılarımızda belirtmiştik. M. Kemal ölünceye kadar bu gayesini Türkçülük 1938’den sonra da kurup geliştirdikleri Kemalizm, Atatürk ilke ve inkılapları maskesi altında yapmışlardır. 1950 yılından sonra kısa süreli koalisyon hükümetleri ile iktidar olsa da asker ve sivil bürokrasi, sivil toplum örgütlerindeki elemanları eli ile devamlı iktidarda imiş gibi faaliyetlerini sürdürmüştür. 2007 yılına kadar CHP’nin çizdiği sınırları iktidarlar aşamamış, aşmayı deneyenler de darbelerle indirilmiştir (Ak Parti hariç). Sırf millet değerleri ile mücadele etmemiş, ülke kalkınması için yapılan her çabanın karşısında olmuştur. Bu milletin tarihini daha önce bu millet yokmuş, 16 tane devlet kurmamış gibi 1919’dan itibaren yazdırmış, eskide ne varsa hep kötülemiş, toplumu özellikle gençlerimizi sürekli sömürgeci vahşi Batı uygarlığına özendirmiştir. 20 yıllık Ak Parti iktidarında CHP’yi koruyup kollayan askeri ve sivil vesayet odakları yok edildi. Bu defa iktidar olma ümidini PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile işbirliği yapmaya ve muhafazakar seçmenin oylarına bağladı. HDP ile güç birliği içinde olduğu milletimiz için sır değil. Bu defa Kılıçdaroğlu’nun Hz. Hüseyin soyundan geldiği, umreye gittiği, beş vakit namaz kıldığı hatta Kuran-ı Kerimi ezbere bildiği, yani hafız olduğu partililerce dillendirmeye başlandı. Kılıçdaroğlu’da bu söylemleri bugüne kadar yalanlamadı (bugün 11.10.2022). Oysa bugüne kadar kendisinin namaz kıldığını hadi vakit namazları gizli kılınabilir de bir defa dahi Cuma namazında gören yok. Bir defa olsun ezberden bir sure okuduğunu da bilen yok. Yetmedi. Kılıçdaroğlu soysal medya vasıtası ile başörtüsüne yasal güvence getirmek için partisinin kanun teklifi vereceğini açıkladı. Bu açıklamasına karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘samimi isen anayasal güvence’ getirelim teklifi karşısında da anayasal güvenceye sıcak bakmadıklarını ifade etti. Yani güvence konusunda samimi olmadıklarını söylemiş oldu. Esasen bu tutum meselenin yaklaşan seçimlerde oy kaygısı ile atılış bir adım olduğunu da ortaya koydu. Aksi de CHP’den beklenemezdi. Yıllarca milletin dini ile imanı ile ibadethanesi ile mücadele eden bir partiden başka ne beklenebilirdi. Başörtüsü meselesinin ortaya çıktığı 1970’li yılların başlarından beri bu milletin kızlarına CHP ve yandaşı vesayetçiler tarafından reva görülen zulmü millet unutur mu? İkna odalarını, ağzı kapatılarak yerlerde sürüklenen okuma hakkı elinden alınan kız kardeşlerimizi nasıl unuturuz? Şimdi Kılıçdaroğlu pişkin pişkin helalleşmeden bahsediyor. Oysa 2008 yılında başörtüsü için Ak Parti ve MHP oyları ile getirilen yasal güvenceyi AYM’ye götüren ve iptal ettiren CHP vekillerinin başında Kılıçdaroğlu gelmiyor muydu? Anayasal güvenceye olumsuz bakan CHP ve Bay Kemal’in samimiyetsizliği milleti kandırma peşinde olduğu açıkça görülmektedir. Bu partinin dokusu ve genleri aziz milletimizden değildir. Bugüne kadar da millet yararına hiçbir hayırlı işi olmamıştır. Bundan sonra da olacağa benzemiyor. Hafız Kılıçdaroğlu’nun dost görünen düşmanlarla görüşmek iddialara göre onlardan icazet almak için ABD’ye gitmesi bile her şeyi anlatmaya yeterlidir. Milletim uyan, uyandır.