BUNUN ADI KÜÇÜK KIYAMET!
BUNUN ADI KÜÇÜK KIYAMET!- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi
Millet olarak inanılması güç bir imtihan, süreç, felaket, her ne derseniz deyin bir boyuttan geçiyoruz. Daha açık ifadesiyle resmen küçük kıyamet yaşanıyor.
Ancak bunu bizzat yaşayanlar Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adana, Şanlıurfa, Diyarbakır, Kilis, Adıyaman, Osmaniye ve ilçeleri köyleri ile kasabalarında bulunan vatandaşlarımız tabii ki.
Acı büyük, yıkım büyük, kayıp büyük, nereden bakarsanız bakın hiçbir şey normal değil.
Tarifi için de ne söz ve var ne kelam.
Ülke olarak ateş düştüğü andan itibaren çoluğundan çocuğuna, yedisinden yetmişine herkeste acı, hüzün, elden bir şey gelemiyor olmanın kahrı ve dillerde dua var sadece.
İnsanlar bir şeyler yapabilmenin gayret ve mücadelesi ile birlik bütünlük içinde hareketle yardıma koşuyor. Yeni almanın yanı sıra evindeki iki eşyanın birini zorda olan kardeşine yani depremzedelere göndermek için canhıraş koşturuyor.
Felaket büyük kıyamet küçük, yüzyılın depremi denilse de bu yıkıma bundan sonrası kıyamet olur zaten. Merkez üssü Pazarcık olsa da depremin, 10 şehir ruhunda yaşadı bu yıkımı. Tabi sadece şehirler değil, ilçeleri, kasabaları, köyleri…
Aman ya Rabbim… düşündükçe bile tüyler diken diken oluyor.
Bölgelerde yaşananları izliyoruz, okuyoruz, duyuyoruz ve iletişim halinde olduğumuz arkadaşlarımızdan canlı canlı bilgileri alıyoruz.
Yıkım öyle böyle değil, bir mahalleye girildiğinde sağınıza bakıyorsunuz yıkım, solunuza bakıyorsunuz yıkım. Durum böyle olunca canlar o yıkımın altında uzatılacak yardım elini bekliyor.
‘Sesimi duyan var mı?’ nidasından çok üzerlerindeki o yükün biraz da olsa kaldırılmasını istiyor. Nasıl anlatılır nasıl ifade edilir bilmiyorum, kimle konuşsam cümleler boğazda düğümleniyor.
Memleketim Gaziantep’le iletişim halindeyim. Akrabaları, tanıdıkları Nizip’te, İslahiye’de ve Nurdağı’nda olan yakınlarımla görüştüğümde bırakın haber almayı gidebilmenin bile inanılmaz bir zorluk gerektirdiğini öğreniyorum. Dağ yolları, patikalar üzerinden gidiliyormuş. Otobandan ana yollardan nasıl gidilsin ki, sizlerde görmüşsünüzdür yolların halini.
Ya Maraş, ya Hatay, ya Adıyaman, nereyi sayarsanız sayın durum birbirinden farklı değil. Ulaşım çok güç, hava durumları hepsinden daha güç ve en gücü ise umutların her geçen saniye daha da azalması.
Rabbim yardımcıları olsun.
Yardımlar, çalışmalar, ilk andan itibaren imkanlar dahilinde start aldı. Yeterli, yetersiz bu tartışılır ancak bu tartışmayı yaparken çok büyük bir coğrafyanın olduğunu, artçıların devam ettiğini, yardımları ulaştıracak yolların yokluğunu ve havanın durumunu göz ardı etmemek gerek. Düşünün karadan gitmeyelim havadan gidelim deseniz bile ineceğiniz bir havalimanı kalmamış. Pisti yarılmış pist SOS vermiş. Neresinden bakarsanız bakın ulaşmak güç, ulaştığınızda hareket edeceğiniz alanların yetersizliği de elinizi kolunuzu bağlıyor. Elbette Türkiye büyük ülke, zorlukların üstesinden gelebilecek güçtedir. Ancak bu yıkım hangi ülkede olursa olsun süper devlet diye adlandırılan ülkeler de dahil bundan farklı bir şey yapılamazdı diye düşünüyorum. Elinizde vinçler malzemeler imkanlar olsa bile onları ulaştıracak yollar alanlar olmayınca ister istemez yetersizlikler ortaya çıkmış oluyor. Haliyle acıyı yaşayan vatandaşların haklı isyanı, haklı tepkisi ekranlara ve sosyal medyaya yansıyor. Allah güç versin, hiç ama hiç kolay değil, ne deseler eyvallah. Çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor. Kendilerine uzatılacak bir yardım eli enkazlarını kaldıracak bir vinç vs. beklemek elbette ki en büyük istekleri.
Ancak oturduğu yerden ahkam kesenleri görünce deli olmamak elde değil, şu şöyle olsun bu böyle olsun, şunu şöyle yapsınlar böyle yapsınlar gibi söylemlerle sahada gecesini gündüzüne katanları yok sayanlar, yemin ediyorum beni deli ediyor.
Koskoca şehirler harabeye dönmüş. Taş üzerinde taş kalmamış, sadece bir iki değil 10-11 şehir bu durumda ve ulaşım inanılmaz güç yaşanıyor. Durum böyleyken dünyanın bütün arama kurtarma ekibini istediğin kadar getir. Ulaştıramadıktan sonra ne işe yarar, ilk saatlerde araçların ve yardım ekiplerinin yolların onarımını beklediği ifade ediliyor. O nedenle ilk dakikalarda olmayanların ileriki saatler içinde sahada olduğunu görüyoruz. Eksiklikler yok mu elbette var elbette her şey dört dörtlük değil. Ancak bir şeyleri eleştirmek adına sahadaki o insanların haklarına girmeyin. Onu eleştirmek bunu eleştirmek vs gibi egolarınız yeri ve zamanı şimdi değil. Yok öyle oturduğunuz yerden atıp tutmak. Gidin görün ve sonra konuşun.
Derdimiz şimdi ne siyaset ne de o parti bu parti değil, derdimiz bölgelerde acı çeken ıstırap çeken kardeşlerimize merhem olabilmek, acılarını paylaşmak. Bakıyorum yardım kampanyalarına, oncu, buncu, şuncu değil tüm İNSANLIK katkı sağlıyor. Millet olarak bizi diğer milletlerden ayıran en büyük özelliğimizde bu zaten. Kendi içimizde ayrılıklara düşüyor olsak da böylesi olaylarda bir ve bütün olmayı başarabilmektir bizi farklı kılan.
Tabi bu süreçte herkes yardıma koşarken yardım malzemelerinde fiyat artışı yapıp vicdansızlık, şerefsizlik yapanların da eminim ki şu acı sarıldıktan sonra hesabını da ilgili makamlar görecektir.
Rabbim kaybettiğimiz canlara rahmet, yaralılara acil şifalar, eşini, çoluğunu çocuğunu, dostunu, akrabasını, komşusunu kaybeden kardeşlerimize de sabırlar versin. Rabbim sahada bir canı daha canlı kurtarmak için çalışan tüm görevlilerimize de güç versin. Rabbim yar ve yardımcımız olsun…
Amin…
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.