NASIL SERBEST KALIYORLAR?

Son yıllarda yaşanan şiddet olaylarının artarak sürmesi ve bunlara bağlı nedenlerin adalet sistemi ile sorgulanması yapılması gereken kanun değişikliklerinin bir an önce gerçekleşmesi yönündeki isteği artırdı.
Özellikle son birkaç ay içinde polise yapılan saldırılar ve bununla beraber saldırganların geçmiş suç dosyalarının kabarık olması sorunun kaynağını da gösteriyor aslında.
Geçtiğimiz ay Ümraniye’de bir polisimizin şehit olması ardından İstanbul Beyoğlu'nda bir şizofren hastasının görevli polis memurunu bıçakladığı olayın üzerinden 24 saat geçmeden korkunç bir saldırının şehrimizde gerçekleşmesi büyük şok yaşattı.
Dün gerçekleşen olayda şehrimiz Selçuklu ilçesinde sinir krizi geçiren kişiye müdahale için adrese giden sağlık görevlilerinin yardım talebi üzerine adrese sevk edilen ekipteki bir polis memurumuz saldırgan tarafından sırtından bıçaklandı.
Saldırının ardından ağır yaralanan ve hemen hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınan Polis Memurumuz Mustafa Topuz’a Allahtan acil şifalar diliyorum.
Olay sonrası Valilik tarafından açıklama yapılırken İç İşleri Bakanı Ali Yerlikaya da olaya ilişkin açıklamada bulundu. Bilgi kirliliği ve dezenformasyon açısından önemli olan açıklamalar şöyle dursun olayı gerçekleştiren saldırganın suç dosyası ve son 1 yılda onlarca kez göz altına alınıp salınması akıllara yine önceki olaylardaki soruyu getiriyor.
Bunlar nasıl salınıyor, nasıl serbest bırakılıyor?
Düşünün, polisi yaralayan ardından vurularak etkisiz hale getirilen ve hayati tehlikesi bulunmayan 29 yaşındaki saldırganın çeşitli suçlardan 33 tane suç kaydı olduğu ortaya çıkıyor. Dahası son 1 yılda karıştığı suçlar nedeniyle 10 kez gözaltına alınıp serbest bırakıldığı öğreniliyor. Diğer saldırganlarla benzer geçmişe sahip olan bu şahısların profilleri hiç değişmiyor.
Şimdi “Nasıl salınıyor, nasıl elini kolunu sallayarak geziyor?” bu şahıslar diyoruz hatta polisimizin tıpkı diğer ülkelerdeki gibi “etkisiz hale getirme” yetkisinin verilmesini istiyoruz ancak tüm bunlar için adalet sistemi ve kanunlarda ciddi ve etkili değişiklikler yapılması gerekiyor.
Yani suç işleyenlerin işledikleri suçların ötesinde psikolojik ve sosyolojik profillerinin de karar aşamasında devreye girmesi gerekiyor.
Ortada var, olan kanunlar var, ve mahkemelerde bu doğrultuda yazıp çizip karar verip uyguluyor diye düşünüyorum. Bu konuyla alakalı zaten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada vurguladığı başlıklarda durumun hassasiyetine ve önceliğine dikkat çekilmiş oldu.
Bundan dolayıdır ki bu tür olayların tekrar yaşanmaması için yapılması gerekenler belli olmakla birlikte yapacak olanlarda elini çabuk tutmalıdır.
Ayrıca bir dikkat çeken konu da sosyal medyada konuşulan, yazılan çizilen yorumların, iyi niyetle söylenmenin ötesinde kötü ve taraflı niyetle de olması ayrı bir saldırganlık türüdür diye düşünüyorum. Dün şehrimizde yaşanan olay İstanbul’da da farklı şehirlerde de aralıklarla yaşandı. Ancak Konya olunca Konya düşmanlarının yorumlara yansıyan salyaları gözden kaçmadı. Bir şehri karalamak ve hakaret etmek için boş durmayan salyalı yaratıklar böylesi hassas bir olay karşısında da boş durmadıklarını göstermiş oldular. O salyalı yaratıklar bilmelidir ki saldırganlığın ve şiddetin dini, dili, şehri, ülkesi olmaz. Onun için amaç ve hedefleri farklı olan klavye yaratıkları değil Konya, hiçbir şehrimiz için emellerine ulaşamayacaklardır.
Tekrar polis memurumuza Allahtan acil şifalar diliyor dualara dahil etme arzumu yeniliyorum.