ÇOCUKLARINIZ İÇİN YAZ TATİLİNİ DEĞERLENDİRECEKLERİ HARİKA FIRSATLAR ÇOCUKLARINIZ İÇİN YAZ TATİLİNİ DEĞERLENDİRECEKLERİ HARİKA FIRSATLAR
ÇOCUKLARINIZ İÇİN YAZ TATİLİNİ DEĞERLENDİRECEKLERİ HARİKA FIRSATLAR- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Göz bebeğimiz çocuklarımız karnelerini aldılar. Bilinçli veliler çocuklarını tanıyıp yaz için ne yapacaklarını çoktan karar vermişlerdir. Çocuklarımızın ruhsal, zihinsel ve bedensel gelişimleri için yaz okulları, kursları çok ideal diye düşünüyorum.
Özellikle manevi gelişimlerini çok önemsemeliyiz. Çünkü kendini bilen Rabb’ini bilen haddini hududunu bilen bireyler yetiştirelim.
Yatılı Kur’an kursuna gittiğimde 11 yaşındaydım. Çok üzülmüştüm ailemden ayrıldığım için. Fakat bilinçli bir birey olmam için bu gerekliydi. Değilse köyde kalsaydım, 17 yaşında bir kocaya verirlerdi. Zamanla birkaç çocuğum olurdu. Onlar da şiddetin küfrün içerisinde yetişirlerdi muhtemelen. Sonsuz şükürler olsun Rabb’im seçti, aldı, yetiştirdi.
Neyse, şimdi benim hayat hikayemden ziyade odaklanmamız gereken konu, çocuklarımızın gelişimleri. Kur’an kursları bu anlamda çok ideal. Neden diye sorarsanız, insanın kozasından çıkması için konfor alanından çıkması gerekiyor öncelikle. Ve fazlasıyla sorumluluk alması gerektiğini düşünüyorum. Kur’an kurslarında verilen dini eğitimle beraber çocukların her konudaki gelişimleri muazzam olacaktır.
11 yaşında bir çocuk ne yapabilir? derseniz yemek yapmayı öğreniyor, temizlik yapmayı öğreniyor, arkadaşlarının ve kendisinin sorumluluklarını almayı öğreniyor. Dolayısıyla hamur gibi güzel bir şekilde yoğurulup pişiriliyorsunuz.
Çocuklar evde konfor alanından çıkamadıklarından dolayı dilediğiniz kadar sorumluluk verin bir süre sonra çatışmaya giriyorsunuz ve çocuğunuzla savaşıyorsunuz.
Tabii bu konunun bir de manevi boyutu var. Çocuklarınız ahirette sizden şikâyetçi olmasın istiyorsanız onları Yaz Kur’an Kurslarına Gönderin!
Düşünün! Mahşer yerindeyiz. Herkesin kendi derdine düşüp kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve oğullarından bile kaçacağı o dehşetli gündeyiz. Sorgu sıramızı bekliyoruz. Heyecanlıyız, titriyoruz ve korkuyoruz. Birazdan her şey ortaya dökülecek.
Ve sorgu sırası bize geliyor. Şahitler çağrılıyor. Uzaktan ilk önce evlatlarımız görünüyor. Seviniyoruz. İşte bu diyoruz. Çünkü bizim hakkımızda evlatlarımızdan daha iyi kim şahitlik yapabilir ki?
Çünkü gece gündüz demeden onlar için çalışmıştık. Bir dediklerini iki etmemiştik. Bir diploma sahibi olmaları için belki özel okullara ve özel kurslara bile göndermiştik. Yememizden içmemizden kısıp gelecekleri için milyarlar dökmüştük.
Sabahın en erken saatlerinde onları servise yetiştirmek için yıllarca uykusuz kalmıştık. Devlet memuru olsunlar ve kendilerini kurtarsınlar diye en güzel üniversitelerde okutmuştuk.
Kimseden geri kalmasınlar diye harçlıklarını hiç eksik etmemiştik. Odalarına özel ve sınırsız internet çektirmiş, en güzel bilgisayarları ve son model cep telefonlarını almıştık. Evlenmeleri ve iyi bir düğün yapmaları için faize bile bulaşmış herkesin günlerce konuştuğu düğün merasimleri bile yapmıştık.
Şimdi bu mahşer yerinde, bu dehşetli günde elbette evlatlarım benim en güvenilir şahitlerim olacaklardır diye sevinçle ne konuşacaklarını bekliyoruz. Ve evlatlarımız mahşer yerinde bizimle ilgili şahitliklerine başlıyorlar:
Söze “anne-babalarımızdan şikâyetçiyiz” diye giriyorlar. Büyük bir şok geçiriyoruz ve dehşete kapılıyoruz. Evet, şikâyetçiyiz ya Rabbi diyorlar. Çünkü onlar, bizi her sınava hazırladılar. Ama bu ahiret sınavından hiç bahsetmediler. Okul derslerinde başarılı olmamız için her şeyi öğrettiler ama haram nedir? Helal nedir? Kul hakkı nedir? Kamu hakkı nedir? Bunlardan hiç bahsetmediler Ya Rabbi!
Bir gün bile bu bilgisayarla ne yapıyorum, bu internette ne izliyorum, bu telefonla hangi sosyal medya platformlarında dolaşıyorum diye merak etmediler. Bana tüm bunlarla işlediğim günahlardan nasıl tevbe etmem gerektiğini bile öğretmediler.
Evet, şikâyetçiyim ya rabbi. Annemden de babamdan da şikâyetçiyim. Hadi diyelim ki, onlarında bu konularda bilgileri yoktu, hadi diyelim ki, dinimi örenmem için özel kurslara da gönderemediler. Hadi diyelim ki, hiçbir şey yapamadılar. Hiç olmazsa beni bir yaz tatilinde hemen yanı başımızdaki camiye de gönderemezler miydi?
O kadar güzel eğitim merkezleri var ki, gerçekten hem sevdirerek hem eğlendirerek çocuklara dinini öğretiyorlar. Belediyelerimizin de bu anlamdaki katkısı büyük. 40 gün sabah namazına gelen çocuklara bisiklet hediye ediyorlar. Bu alışkanlığı edinmek için harika bir fikir. Projeyi bulanlardan yapanlardan Allah razı olsun.
Hasılı kelam, yaz tatilleri çocuklarımızın gelişimi için harika bir fırsat. Çocuklar yorulmak nedir bilmezler. Dolayısıyla kısa bir dinlenme onlara yetecektir. Yatayda kalan çocuk iyice tembelleşir. Dikeyde olması için de bu fırsatı kaçırmamalı.
Sevgili çocuklar, hepinize sevgi dolu, çokça eğlenip öğreneceğiniz güzel bir yaz tatili diliyorum..
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.