Konya
°C
Yeni Meram

DAR KAFALILIKTAN BIKTIM

DAR KAFALILIKTAN BIKTIM- Adem ALEMDAR- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
07.12.2020 01:07
06.12.2020 16:12
0
9261
ABONE OL
1964 yılında ABD'de bir öğretmen dergisinde Alexander Cassandra imzalı bir yazı yayınlanır. Bir fizik hocası ile öğrencisi sınav sorusuna verilen cevap hakkında anlaşmazlığa düşerler ve tecrübeli öğretmen Cassandra’nın hakemliğine başvururlar. Soru şöyledir: Bir binanın yüksekliğini bir barometrenin yardımı ile nasıl bulursunuz? Öğrenci de bu soruya cevaben “Barometreye bir ip bağlar, binanın çatısından aşağı sarkıtır ve barometrenin yere değdiği noktada ipi ölçerim” yazar. Öğretmenin beklediği yanıt bu olmasa da binanın yüksekliğinin bu yöntemle ölçülebilirliği de ortadadır. Cassandra tartışmayı uzatmamak için öğrenciden hemen o anda bu soruyu başka bir yanıt ile cevaplamasını ister. Öğrenci bu kez, “Ama bir tek yanıt yok ki, pek çok yöntem var” der. Casandra “Peki” der. “Düşünebildiğin kadar yanıt ver o zaman. Ama mümkünse cevapların en az birinden fizik çalışmış olduğunu anlayalım.” Öğrencinin ilk cevabı şöyle olur, “Barometreyi çatıdan aşağı bırakırsınız ve bir kronometre ile kaç salisede yere çarptığını hesaplayıp x=0.5*a*t^^2 formülü ile yüksekliği bulursunuz.” Beklenen cevap bu olmasa da cevap fizik bilgisi içermektedir. Öğrenci cevaplarını sıralamayı sürdürür. “Güneşli bir günde barometreyi dik tutup gölgesini ölçersiniz ve sonra da binanın gölgesini ölçüp orantıyı barometrenin yüksekliği ile çarparsınız.” Bu cevap da doğrudur. Öğrencinin üçüncü cevabı da şu olur, “Merdivenleri çıkarken duvar boyunca barometrenin yüksekliğini defalarca işaretleyerek çıkar ve işaret sayısı ile barometrenin yüksekliğini çarparsınız.” Bu da doğrudur elbette ama dördüncü cevap öğretmenlerin küçük dillerini yutmalarına neden olur. Çünkü yanıttan öğrencinin fiziği çok iyi bildiği anlaşılmaktadır. “Küçük bir ipe bağladığınız barometreyi önce yerde sonra da çatıda sallar ipin uzunluğu ve sallanma periyodları arasındaki farklarla Newton’un g katsayısını hesaplar iki g katsayısı arasındaki farktan binanın yüksekliğini hesaplayabileceğiniz oranı bulursunuz.” Söylenecek bir şey kalmamıştır, öğrencinin sınıfı geçtiği açıktır. Öğrenci yarattığı etki ile gülümser ve der ki, “Ama bence yapılacak en doğru şey kapıcıya gidip barometreyi hediye edip karşılığında binanın yüksekliğini söylemesini istemekten ibarettir.” Hep beraber gülmeye başladılar… Cassandra hayranlıkla sorar öğrenciye, “Peki, öğretmeninin senden beklediği cevabı da biliyor musun?” Öğrenci alaylı bakışlarla cevap verir, “Evet, çatıda ve yerde hava basıncını ölçerek aradaki farktan hesaplamamız gerekiyor yazmamı bekliyordu.” Cassandra merakla şu soruyu sorar, “Peki madem istenilen cevabı biliyordun, neden yazmadın?“ Öğrenci omuzlarını silkerek şöyle der, “Çünkü dar kafalılıktan bıktım.” … Geçtiğimiz Cuma günü Kon TV’de asgari ücretle ilgili düşüncelerim soruldu, ben de samimiyetle düşüncelerimi aktardım. Türkiye’deki 2500 TL’lik gelirle Almanya’daki 2500 Euro’luk gelirin bulundukları ülkede aynı işlevi gördüklerini, hatta Türkiye’dekinin daha rahat geçindiğini söyledim. Para birimleri kendi ülkelerindeki alım güçleriyle ölçülmeli, başka ülke paralarıyla bölerek çarparak elde edeceğimiz neticeler bizi yanıltır dedim. Almanya’da Konya ayarında Köln şehrinde eli yüzü düzgün 3 odalı bir dairenin bin Euro'dan aşağı değildir kirası. Ve Almanya’da asgari ücret 1500 Euro civarlarındadır. Yani kazancınızla ev geçindirmeniz imkansızdır, evden ikinci birinin daha çalışması gerekmektedir… Eskiden Avrupa’nın işsizlik maaşı, sağlık sigortası vb. gibi artıları vardı, şimdi Türkiye’de daha iyisi var. Sosyal devlet tarifine uyan her şey düşünülmüş aslında, ama nedense kendi ülkesini karalama hastalığına yakalanmış bir kitle var ve asla bir şey beğendiremiyoruz onlara… Kaderini bilmeden kederlenen, gelecek endişesiyle bugününü ıskalayan bu dar kafalı insanlar yüzünden ortalama seviyemiz de düşmekte, ortak akıl yerlerde sürünmektedir… Ekranda da söyledim, tekrar edeyim. Bizim en büyük zenginliğimiz, kanaat ve tevekkül olmalıdır. Tevekkül ve kanaat edip haline razı olana, dünyalık şeyler istemeden gelir, ama bu hasletler öğretilmedi maalesef… … Dönüp dolaşıp geliyoruz eğitim sistemine. Neredeyse hiçbir şey öğretmeden en güzel yıllarını alıyorlar çocukların ve karşımıza dar kafalı, cahil gençler çıkarıyorlar. Evinde ailesi öğretmediyse dininden, diyanetinden bihaber, sadece büyüyünce kazanacağı paraya odaklanmış, hiçbir mefkuresi olmayan zavallı gençler… Tevekkülü, tefekkürü, tezekkürü bilmeyen tenakus çocuklara laf anlatmak deveye hendek atlatmak gibidir… Asgari ücretin azlığı değil sizin geçiminizi zorlaştıran, yaşamaya çalıştığınız hayat pahalıdır. Ucuz ve tevekkül ederek, aza kanaatle geçinip iyi insan olmaya çalışın bakalım maaşınız yetiyor mu yetmiyor mu?.. Karşı saldırı başlıyor ardından, “Siz bir ay geçinin bu parayla da görelim.” Televizyonun sosyal medyasına küfürler, hakaretler vb. mesajlar atacağınıza azıcık tefekkür edebilseniz çözülür mevzu ama… Oysa ben de zengin doğmadım. Asgari ücretle uzun yıllar yaşamış birisiyim, çok şükür hiç parasızlık çekmedim. Ailem kanaat etmeyi çocukken öğretmişti; dua etmeyi, insandan değil, Allah’tan istemeyi… Derdi sadece para kazanmak olana, cimrilik hastalığı müptela olur. Cimri; fakir yaşar, zengin ölür, varislerini zengin eder ve hesabı çetin olur… Asgari ücretiniz bereketli olsun, harcayıp harcayıp bitiremeyin inşallah…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.