Değişim, dünyanın en sancılı şeyi
Değişim, dünyanın en sancılı şeyi- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Dostlar, kendinizi hiç ilerlememiş gibi hissettiğiniz oluyor mu? Sanki onca zaman geçmiş, onca çaba sarf etmişsiniz ama hala aynı yerdesin.
Şu an bulunduğun yerin sadece uğradığın bir istasyon olduğunu hatırla. Duyguların bundan öncekilere çok benzediği için hiç hareket etmediğini düşünüyorsun ama asla başladığın yerde değilsin. Bugün buradasın, manzaran bu, ne görmeliyim sorusunu sormadan sadece bak ve anla.
Belki ihtiyacın olan şey beklemek. Değişmek isterken kötü birine dönüşmekten korkan yanın, sevmek isterken bağlanmaktan korkan yanın, gitmek isterken yola çıkmaya hazır olmayan yanın durmanı istiyor. Kendine izin ver... Değişim, dünyanın en sancılı şeyi.. Dile söylemesi kolay olsa da sen bir karar verdiğinde, riske girdiğinde, bilinmeyen topraklara adım attığında, öyle muazzam bir sevinç, müthiş bir enerji filan duymuyorsun. Aksine korkuyorsun.
Güvenli alandan çıkmanın sancısını, eski seni geride bırakmanın yasını tek başına yaşıyorsun. Yetmiyor, bin türlü soruyla kendini delik deşik ederken, en çok yarayı yine kendi elinle açtığını görüyorsun.
Kimse karşına geçip seni takdir edecek diye bekleme. Onlardan pek çoğu ilk sendelediğinde ‘biz sana demiştik’ demek için pusudalar. Çünkü korkaklar konuşmak için senin en zayıf anını kollarlar. Sen kendi hikayesini yazmaya cesaret etmiş bir kahramansın. Kahramanların gücü kendi içindedir. Ve makul olmak, çoğu zaman küçük kararlar söz konusu olduğunda iyi bir fikirdir. Büyük kararlar almak için bir parça delilik gerekir. Bu aralar fazlaca geriliyorum. Çünkü ne zaman toplumun dejenere olmasından, insan doğasının bozulmasından bahsedip sonunda da “bu böyle gitmemeli” tarzı yazılar yazsam hemen oradan birileri çıkıp “E sen de hep olumsuz şeyleri söylüyorsun e sen de hep bilmem ne!” diye söyleniyor.
Hiç mi söylemeyelim?
Hep kuşlar böcekler “bir daha mı geleceğiz bu dünyaya” tarzı şeyler mi yazalım?
Özellikle son zamanlarda LGBT ile yazdıklarım yorumlarımdan dolayı eleştirilere maruz kalıyorum. İnsanların özeline saygı duy deniliyor. Ben insanları sevmesem, elimi taşın altına koymasam, “aman ağzımızın tadı bozulmasın Ali Rıza Bey” tarzında yazılar yazardım. İstiyorum ki biraz mutlu olalım ve mutluluğu da hatalarımızdan ders alıp beraber inşa edelim. Dolayısıyla insan kendisini bazen ilerlememiş olduğu yerde sayıyor zannediyor. Sizi anlayan düşüncelerinizi fikirlerinizi benimseyen algılayabilen insanların azlığını görmek sükut-u hayal.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.