DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER GERİLEDİ Mİ YOKSA...?
DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER GERİLEDİ Mİ YOKSA...?- Lütfi AYHAN- Yeni Meram Gazetesi
Türkiye'de şu anda gazeteler ve TV’ler, basın tarihte görülmemiş bir oranda iktidar çizgisinde yayın yapıyor. Türk sağı/ Türk muhafazakârları böyle bir durumu daha önce hiç yaşamamıştı. Menderes, Demirel, Özal, Çiller, Erbakan… Basının büyük kısmı tarafından, (yalanla, iftirayla, kara propagandayla) sürekli yıpratılmışlardı. Türkiye’de basının büyük bölümü, sayın Erdoğan’a kadar CHP çizgisindedir. Birçok alanda olduğu gibi Başkan Erdoğan bu çarkı da bozmuştur.
İLETİŞİM GÜCÜ SANAL MEDYANIN ELİNDE
Lakin Medya gücünün önemli bir kısmının iktidar yanlısı olması Ak Partinin (Erdoğan’ın) çok işine yaramıyor. Niye? Çünkü a- İktidar yanlısı basında çalışanlar (haberciler, köşe yazarları, TV tartışmacıları) hem yıllardır iktidarda olmanın verdiği rehavetten, hem de bu kanallardaki tartışmalarda, muhalefetin/farklı düşünenlerin savunucusu olmadığından zihni tembelliğe düçar olmuş görünüyorlar.
b- TV kanallarında aynı görüşten insanların yaptıkları siyasi ve fikri tartışma programları, “körler sağırlar birbirini ağırlar” sözü gereği kamuoyunun ilgisini çekmiyor. Bu nedenle de iktidar yanlısı yayın yapan medyanın etkileri bence günden güne azalıyor.
c - Tabi burada şunu da dile getirmeliyim, dünya kamuoyunun oluşmasında artık TV’lerden, gazetelerden daha çok sosyal medya daha fazla etkin olmaya başladı.
d- Sosyal medyanın, yani sanal basının çok büyük bir oranı belirli bir görüşün emrinde. (Facebook, Twetter, İnstgram...Gibi kuruluşların merkezi hangi ülkede herkes biliyor) .
İKTİDARIN MEDYADA ETKİSİZ OLDUĞUNA BİR KAÇ ÖRNEK
1- Tartışma programlarında Ak Parti muhalifi olanların en çok dillendirdiği konulardan biri de "...özgürlükler, insan hakları, demokrasidir..." Bu mevzuda yapılan bir tartışmaya bendeniz iktidarı savunan biri olarak katılsam, önce şöyle bir giriş yaparım:
a- "...Haklar ve özgürlükler konusunda en çok sıkıntı yaşayan gruplardan biri de Alevi vatandaşlarımızdır. O zaman şu soruyu soralım: Alevi vatandaşlarımızın Türkiye'de 2002’den önce kaç Cem Evleri vardı şimdi kaç Cem Evleri var? Cem Evleri resmi statüye bu iktidar zamanında kavuşmadı mı?
b-"Kadınların çalışma hayatına katılma oranları 2002’ye göre bu gün ne kadar arttı?
c- "Kürt vatandaşlarımız için Kürtçe yayın yapan televizyon kanalları 2002’den önce var mıydı? 2002’ den önce Kürtçe (ve diğer dilleri) öğreten özel kurumlar, Kürtçe yayın yapan özel radyolar, var mıydı, yoksa bu ülkede Kürtçe konuşmak bile yasak mıydı? "
d - "Türkiye’de dindar insanların çocukları istedikleri yaşta Kuran kursuna gidebiliyor muydu? Hayır. Şimdi Türkiye’de hem katsayı adaletsizliği kaldırıldığı için İHL sayısı arttı, hem de vatandaşlarımızdan isteyen çocuğunu bale kursuna, isteyen Kuran kursuna gönderebiliyor değil mi?"
e-"Hangi ülkede, ana muhalefet lideri, 250 kişinin şehit, 2000 kişiye yakın vatandaşımızın gazi olduğu, darbecilerin tanklarla, uçaklarla meclisi, cumhurbaşkanlığı konutunu, polis merkezlerini vurduğu bir işgal girişimine "kontrollü" diyerek, kamunun gözünde etkisini azaltacak konuşmalar yapabilir? Hangi demokratik ülkede Ana muhalefet lideri, devletini isnatsız bir şekilde uyuşturucu kaçakçılığı ile itham edebilir. Dünyanın hangi demokratik ülkesinde eli kanlı, bebek katili, cami yakan, okul yıkan, kadın, çoluk, çocuk, demeden katleden; şehirlere, hendekler kazarak, ülkeyi parçalamak için polise, askere, kurşun sıkan ve katleden; sade asker sade polis değil öğretmen, imam, ebe, hemşire ayırt etmeksizin katleden bir örgütün savunuculuğunu yapan ve sırtını bu örgüte dayadığını iddia eden bu örgütün başkanının heykelini dikmeyi vaad eden bir parti yaşayabilir? Böyle bir parti dünyanın hangi ülkesinde seçimlere katılıp meclise vekil gönderebilir? İspanya'daki Katalan Hareketinin sonunu hatırlayın!"
6- Son olarak da şu can alıcı soruyu sorardım: "Türkiye’de yaşayan bizler eskiden bir ülkede demokrasinin olup olmadığını bir kaç olgu ile değerlendirirdik. Bunlardan biri de Genel Kurmay Başkanının ve kuvvet komutanlarının medyada görünürlüğü ve adlarının halk tarafından, siyasilerden daha çok bilinmesi idi.' Şimdi size soruyorum; Genelkurmay başkanımızın ve kuvvet komutanlarımızın adlarını cep telefonunuza bakmadan sayabilir misiniz? Eminim şu anda Türkiye’nin yüzde doksanı aynen sizin gibi Genel Kurmay Başkanımızın ve kuvvet komutanlarımızın adlarını ezbere SA -YA- MAZ. Bu durum, bu gerçek Türkiye’nin demokraside/özgürlükte geldiği noktayı göstermez mi...? "Demokrasi o kadar gelişti ki bir araya gelmeleri hayal olan partiler gruplar liderler bir araya gelip ittifak kurdular. Böylece zıt gruplar arasında yakınlaşma oldu. Şöyle düşünün, bir zamanlar bu ülkede Komünist denince Türkiye'deki insanların çoğunun tüyleri diken diken olurdu. Bugün bir ilimizin belediye başkanlığını Komünist Partisi kazandı ve o ili Komünist Partisi idare ediyor.
-
Muhammed Emin Erbek2022-12-14 21:55:26Tespitler yerind eve haklı. Medya faydadan çok zarar sağlıyor