Dizilerdeki Osmanlı haremi
Dizilerdeki Osmanlı haremi- Mustafa Kaplan- Yeni Meram Gazetesi
Geçmişte Muhteşem Yüzyıl isimli dizi filmi gündem yaratmıştı. Dizinin ilk bölümlerinde Kanuni ile Hürrem’in( Rokselan Aleksandra) aşkı, yatak odası görüntüleri ile sergileniyordu. Son bölümlerde de kadınların giysileri cinsellik sergiliyor. Filmin izleyicilere verdiği, vermek istediği fikir Osmanlı’nın zirve yaptığı zamanların padişahı olan Kanuni’yi, kadın düşkünü, iradesiz bir kişi olarak gösterip onun şahsında da Osmanlı’yı bu günün gündeminde küçültmek istiyordu. Hatta onu ve Osmanlı’yı aşağılamak mı? Evet. Olaya en bilinmez, noktadan bakıyorlar. Baktırıyorlar. Haremden…
Devletleri yöneten devletluların harem hayatları, özellikle de Doğu kökenli haremler hep merak edilmiştir. Osmanlı haremi de çok merak edilir. Acaba cihan devletini yöneten padişahların haremi nasıldır? Burada esas merak edilen Osmanlı haremindeki özel hele hele padişahların eşleri-cariyeleri ile olan özgün hayatlarıdır. Bilinmediği içinde hayal ediliyor. Özellikle de Batılı veya Batılı gibi düşünen hayalciler kasıtlı olarak harem hayatının içine aşırı cinsellik koyarlar. Yukarıdaki dizi filminde olduğu gibi... Gerçek böyle mi ? Hayır. Osmanlı haremi, Enderun’u da içine alan başlı başına bir okuldur. Enderunda devlet yönetiminde kullanılacak memurlar yetiştirilir. Haremde ise padişahlara, şehzadelere ve bu memurlara hanım yapılacak kızlar eğitilir, yetiştirilir. Hürrem’in Kanuni üzerindeki etkisi ile devlet düzeninde birtakım tasarruflar yaptığı doğrudur. Ancak bu etki sırf güzelliği ve cinselliği sonucu değildir. Hürrem, çok zeki bir kadındır, hırslıdır. Hürrem ve damadı -Mihrimah Sultan’ın kocası- Rüstem Paşadan etkilenen Kanuni, yoldaşım dediği, çocukluk arkadaşı Makbul İbrahim Paşayı, oğlu Şehzade Mustafa’yı ve beş tane torununu öldürtmüştür. Rüstem Paşa kendisinin yaptırdığı ve İbrahim Paşa için gizli gizil kullandığı mühürle ilgili “İbrahim Paşa Sultan mührü kullanıyor, ülkenin bir bölümünde sultanlığını ilan etmek amacında, demişlerdir. Şehzade Mustafa içinse onun adına mühür kazdırıp bu mühürle İran Şahı Tahmasb ile güya babasını devirmek için mektuplaşmış gösterilmiştir. Tahtı söz konusu olan Kanuni, her ikisini de devlete isyan ettiler zehabı ile öldürtmüştür. Tarihçiler, Osmanlı’nın yıkılmasına giden yolun başlangıcını Hürrem’in Kanuni üzerindeki etkisi olarak gösterirler. Bu doğru mudur? Kısmen doğrudur. Bu nedenle de ben ve benim gibi düşünen kişiler Hürrem’i sevmeyiz. Bu gün Türk halkının büyük çoğunluğu da bu düşüncededir. Hürrem sevilmez. Ancak, bir Sultan eşi ve Müslüman olarak onun dizideki gibi açık saçık giyindiğini, yabancı erkekler önüne bu şekilde çıktığı da doğru değildir. Muhteşem Yüzyıl senaristleri, sırf Osmanlıyı kötülemek için kasıtlı olarak bu şekilde gösteriyorlar. Bazı insanlar cinselliği sanata güya saygı noktasında hoş görebilirler. Ancak, biz ve bizim gibi, tarihine, ceddine saygılı olanlar bu hali hoş göremezler. Göremeyiz. Filmin başka ülkelerde gösteriminde, özellikle de Orta doğu ve Balkanlarda yapacağı tahribatı düşününce, aksi düşünülebilir mi? Filmi çekenler her ne kadar biz tarihe ışık tutuyoruz, bu cinsellik kokan sahneler gerçek olmayabilir, bizim hayalimiz deseler de biz sonuca bakıyoruz. Kanuniyi anlatmak için bu sahneler şart mıydı? Dizi yapacak hikaye veya roman bulamadınız mı? MESELA FRANSIZ VEYA İNGİLİZ, RUS SARAYLARINDAKİ REZİLLİKLER NE GÜNE DURUYOR?
Burada kesinlikle kasıt arıyoruz. Neden mi? Devletimizin Orta Doğu, Balkanlara açıldığı ve o bölgelerdeki milletleri Türkiye’yi lider hatta hami gibi gördüğü bir ortam hasıl oldu. Bu ortamı sağlayan ortak bağ nedir? Dinimiz, tarihimiz ve ortak kültürümüzdür. Bu bağlılıkta Osmanlı baş köşededir. Türkiye’nin İsrail ve arkasındaki güçlerle, didiştiği bu zamanlarda, o bölge halklarına bu filmle şu mu denmek isteniyor: ‘Bakın sizin özendiğiniz, imrendiğiniz, geçmişimiz dediğiniz Osmanlı’nın en büyük padişahlarından biri olan Kanuni nasılmış, siz bunlara mı özeniyorsunuz? Bunlar saraylarda güzel kadınlar ile yataklardan çıkmayan insanlar… Alın görün bakalım Osmanlı’yı’ Bu film sahneleri, Kanuninin kanuniliğini, padişah olduğu dönemde ülkenin sınırlarını iki katına çıkardığını, o dönemdeki hukuk devleti ilkelerinin zirvede olduğunu, halkın refah içinde yaşadığını bir çırpıda insanların zihninden siliverir. İnsanlar, vay be, derler! Amaçta sanırım vay be, dedirtmektir! Dizi senaristinin Osmanlı düşmanı olduğu tescilli İşçi Partili olması da düşünülürse acaba mı deyip şüphelere kapılmak zor olmuyor. Değerli okurlarım. Osmanlı ve Kanuni bu filmlerdeki gibi değildir. O devirlerin din anlayışı içinde elbette cariyelik müessesesi vardır. İslam’a uygundur da. Padişahların da haremlerinde cariyeler bulunur. Hatta sırf padişahların değil devlet adamlarının bile haremleri ve cariyeleri vardır. Cariyelik sisteminde temel amaç şudur: Devlet yöneticileri şehvet yönünden tatminsiz olmamaları, tatminsizliğin verdiği bir yanlış davranış içinde bulunmamalarıdır. Kaldı ki, harem özel ve özgün hayattır. Orada ne olur, olmuş bilinmez. Ancak yaşayanlar bilir. Bu sahnelerde Kanuni gibi, ömründe içki içmemiş, her yaptığı iş için Şeyhülislamdan fetva almış, aldığı fetvaları da bir sandık içinde öldüğünde mezarına koyulmasını vasiyet etmiş, bu hali ile Şeyhlülislam Ebusuud Efendiyi dahi mezarı başında: “Sultan Süleyman, sen kurtuldun ya ben…” dedirtmiştir. Bu incelikte bir kişiyi içki ve kadın zebunu göstermek iyi niyetli olamaz. Bunların ceddimizi bu şekilde kötülemelerine de müsaade edilemez.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.