DUYANLARA DUYMAYANLARA SORANLARA SORMAYANLARA
DUYANLARA DUYMAYANLARA SORANLARA SORMAYANLARA- Lütfi AYHAN- Yeni Meram Gazetesi
Yazıyı yazmak için bilgisayarın başına geçtim , Cengiz Kurtoğlu’nun, “Duyanlara Duymayanlara şarkısını açtım. (https://www.youtube.com/watch?v=UKqZyO5luQQ)
(Her şey her şey, senin için
Dualarım duygularım
Düşlerimde bakışların
Hep seni söylüyor şarkılarım
Umrumda değil kim duyarsa duysun
Varsın olsun kim görürse görsün...
Duyanlara duymayanlara
Soranlara sormayanlara
Ben onu çok seviyorum)
Kulağım bu namelerde, gönül kuşum zirvelerde, duygularım bulutlarda olduğu halde yüce bir dağın doruğunda hayal meyal birini görüyorum. Maveradan gelen bu kişinin hali, çok sevdiği birini (anasını, yârini, yavrusunu, vatanını..) kaybetmiş hüzünlü insanları andırıyor. Yüreği gam, özlem, hasretle yanıyor. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı, üstü başı perişan bir vaziyette, beli bükülmüş bir halde, başını sağa sola çeviriyor. Saçlarını savuran rüzgârın uğultusuna onun derin ve acı inlemeleri karışıyor. Bu vaziyette iken tüm dünya duysun diye bu şarkıyı söylüyor. Tıpkı Cumhurbaşkanımız R. T Erdoğan’ın son seçim mitinglerinde, seçim otobüsünün üstünde, meydanda toplanan insanlarla birlikte söylemesi gibi. Erdoğan’da, miting alanına toplanan ve kendisine bir baba, bir abi, bir kardeş, bir anne gibi mahiyetini tam anlayamadıkları kuvvetli bir sevgi ile bakan vatandaşlar ile beraber bu şarkıyı söylüyor. Onlar da bu şarkı ile barışı, sevgiyi, umudu tüm cihana yaymak istiyorlar. Kadın- erkek, genç- yaşlı, açık- kapalı, takkeli – küpeli, kotlu- şalvarlı insanlar Erdoğan’la birlikte bu şarkıyı söylerken adeta kendilerinden geçiyorlar. Bu iki manzaranın eşliğinde başladım klavyenin tuşlarına vurmaya:
SEÇİM SİYASET SANAT
Toplantılar, mitingler, açık oturumlar, partiler, liderler, ittifaklar, sloganlar, neşeli hüzünlü sahneler, şarkılar, şiirler, sloganlar, kazananlar kaybedenler, üzülenler, sevinenler… Tam bir karnaval havası vardı bu seçimlerde güzel ülkemde. Milletimiz bir yandan Maraş Depreminin acısı ile yürek yangını yaşarken, öbür yandan baharın kışkırtıcı güzelliği içinde seçim mitinglerine gitti, Siyasi konuşmalara, açık oturumlara kulak verdi. Meydanlar, renk renk bayraklarla, pankartlarla donatıldı. Seçim (Allaha şükür) kazasız belasız tamamlandı. ABD’nin son seçimindeki olayları hatırlayınca vatandaşımızın ne kadar medeni ne kadar olgun olduğu bir kez daha ispatlandı. Ben bu yazımda Sayın Erdoğan’ın siyasete kattığı büyük bir güzellikten bahsetmek istiyorum: Sayın Erdoğan siyasete girdiği andan itibaren, hem İHL’li olmasının verdiği avantajla hem de gençlik döneminde hayranı olduğu Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi yaşayan ustalarla tanış olmasının avantajı ile toplantılarda şiirin o büyülü ve büyük etkisinden hep faydalandı. Arif Nihat Asya, Mehmet Akif gibi rahmetli olmuş şairler de O'nun gönül ülkesine bazen alev kadar kızgın, bazen gül kadar yumuşak mısralar ekti. İşte şimdi bu mısralar Reisin konuşmalarına birebir yansıyor. Böylece onun siyaset konuşmaları adeta bir şiir şölenine dönüşüyor. Buna bir de çok kaliteli, çok güzel yapılmış seçim şarkılarını ekleyince miting alanları adeta bir sanat gösterisine dönüşüyor.
BU ŞARKI BURDA BİTMEZ
Hapse gireceği sırada doldurduğu şiir kaseti (Bu şarkı burada bitmez) o dönemde rekor kırmıştı. (sonra cd olarak basıldı. Şimdi internette yüklü) O şiirlerdeki müzikler de gerçekten çok etkileyici idi. (https://www.youtube.com/watch?v=ka0TzHOHDEo&t=1340s). O şiirlerden beni en çok etkileyen iki şiir, 1- Beni Yakışına. 2- Hayal limanında demirleyen gemiye şiirlerdir.
ERDOĞANIN FARKI
Sayın Erdoğan’ı diğer siyasilerden (rakiplerinden) ayıran en belirgin özelliklerden biri de tabi ve hasbi olması. O, camide başında takke ile Kur’an okurken, seçim otobüsünün üstünde “Soranlaraaa” şarkısına eşlik ederken, şiirler okurken rahmetli Erol Olçak’un cenazesinde ağlarken, (https://www.youtube.com/watch?v=DlWbKrwc2oE), bindiği attan düşerken, kendisini evladı gibi gören bir teyzeye sarılırken, sakallı bir amcanın sakalını okşarken, bir fakirin sofrasına otururken, annesinin ayağını öperken, gerektiğinde mütevazi, gerektiğinde öfkeli olurken hep samimi, hep içten bir tavır sergiliyor. Bu samimiliği mitinglerine de yansıyor. Bu seçimde de güzel seçim şarkıları vardı Erdoğan’ın. Ben en çok “Duyanlara duymayanlaraa” şarkısını sevdim. Konya mitingine gittiğinde gördüm ki halk bu “uzun adamı” duru, saf ve hasbi bir sevgi ile seviyor. Halk, seçim otobüsünden çalınan ve meydanı gümbürteten müziğe eşlik eden Erdoğan’a katılıyor ve O’nunla birlikte;
“Duyanlara duymayanlara
Soranlara sormayanlara
Ben onu seviyorum
seviyorum seviyorum çok..”
Diye haykırıyor. Erdoğan’ın en büyük farkı galiba bu hasbiliği, bu sanat severliği. 14 VE 28 Mayıs Seçimleri ülkemize ve bölgemize barış, huzur, bereket ve saadet getirsin inşallah.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.