Konya
°C
Yeni Meram

EĞİTİM SİSTEMİMİZİN MESELELERİ-2

EĞİTİM SİSTEMİMİZİN MESELELERİ-2- Abdurrahman KUTLU- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
09.01.2023 01:55
08.01.2023 15:58
0
2106
ABONE OL

Z-Kuşağı diye adlandırılan yeni genç nesil, artık kendilerine nasihat verilmesi yerine, büyüklerinden, yetkililerden, devlet idarecilerinden kendilerine örnek olacak, morallerini düzeltecek olumlu davranışlar beklediklerini açıkça ifade etmektedirler. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere, eğitim me-selesi çok yönlü özellikleri ve hassasiyetleri olan bir alandır. Bunun sadece okulla yürütelemeyeceği açıktır. Bu hassasiyetleri bilen ve onlara özen gösteren ülkeler eğitimde başarılı oldukları gibi, refah toplumu olup, geleceklerini de garanti altına almış olurlar. Başarılarda tesadüflere yer yoktur. Şahıslar için de, ülkeler için de böyledir. Ülkemizde yaşanan acı tecrübeleri de göz önüne alarak eğitimde belki de en önemli husus; eğitimin hangi yaş ve seviyede olursa olsun, mut-laka devlet eliyle veya devletin ciddi kontrolün-de yürütülmesidir. Buna yeterince dikkat edil-memesi halinde, ülkenin çocuklarının nasıl suistimal edilerek, başka amaçlar için kullanıldıklarını 15 Temmuz sürecine nasıl gelindiği acı tecrübelerle görülmüştür. Diğer taraftan fakir fu-karanın çocuklarının bazı yurtlarda, kurslarda tacizlere uğradıkları, hatta tedbirsizlik sebebiyle can kayıplarına uğradıkları ülke gündeminde azımsanmayacak sayıda yer almıştır. Cumhuriyet kurulduktan sonra, ilk çıkarılan kanunlardan olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile, bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlanarak, azınlık ve misyoner okullarının hepsi sıkı denetim ve gözetim altına alınmıştır. Bursa’da yabancıların kontrolünde olan “Bursa Amerikan Kız Koleji”nde iki kız öğrencinin Hristiyan olduğunu öğrenen Atatürk okulu tamamen kapattırmış, Müdire Hanım başta olmak üzere bazı öğretmenler hapis ve para cezası ile cezalandırılmıştı. Eğitim ciddi bir iştir. İhmal etmeye, hafife almaya gelmez. Bu alanda yapılacak ihmalin bedeli ağır olur. Eğitim sistemimizdeki bazı önemli meseleleleri başlıklar halinde sıralamak istersek: Eğitim; okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim seviyesinde mutlaka devlet tarafından veya devletin ciddi kontrolü altında yürütülmelidir. Eğitim okul öncesi dönemden üniversiye kadar bir bütünlük içinde ele alınıp, planlamalıdır. Eğitim istikrar içinde, sabırla ve dikkatli gözlemle yürütülmesi gereken bir iştir. Eğitimde sık sık değişiklik yapmak, eğitimin temel felsefesine uymaz. Eğitim uzun soluklu bir süreç olması sebebiyle, hükümetlere göre değil, devlet politikası olarak yürütülmelidir. Hükümetler öneminden dolayı eğitime her-zaman yeterli kaynağı ayırmalıdır. Her öğrenciye üniversite kapılarını açık tut-makla beraber, bütün öğrencileri üniversite mezunu yapma gayretinde olunmamalıdır (hiç-bir gelişmiş ülkenin de böyle bir hedefi yoktur). Öğrenciler üniversite kapılarına yığılmadan, büyük çoğunluğunu ortaöğretim seviyesinde meslek okullarına (liselerine) yönlendirilmelidir. Üniversite giriş sınavlarında fakültelerde okuma hakkı kazanan öğrenci oranı % 25-30 seviyesinde olduğu dikkate alınınca, Ortaöğretim seviyesinde olan öğrencilerin %70-75‘nin meslek liselerine yönledirilebileceği anlaşılır. Üniversite mezunlarının da işsizlik oranının yüksek olduğu bir gerçektir. Meslek lisesi mezunlarının ve Meslek Yüksek Okulları (MYO) mezunlarının daha kolay iş bulduklarının farkında olunması gerekir. Kaliteli Meslek Liselerinde ve MYO’larında yetişen öğrenciler, ülkenin ara eleman ihtiyacını karşılamanın yanında, erken meslek sahibi olmaları sebebiyle üretime katkı sağlayacaklardır. Öğretmenlik programlarının, ülkeni gelecek-te de ihtiyaçları göz önüne alınarak iyi bir planlama içinde daha seçici davranıp, öğrencilerin özel programlarla yetiştirilmesinde fayda var. Üniversite sayısının 208’ e ulaştığı ve çoğunluğunun kuruluşlarının çok eski olmadığı ülkemizde, Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) organizasyonuna, denetim ve gözetimi-ne ihtiyaç olduğu önemli bir gerçektir. Üyelerinin yarısı sadece Genel Kurul toplantılarına gelen YÖK’ün bugünkü yapısıyla artan iş yükü ve çeşidinin hakkından gelmesi mümkün değildir. Bu sebeple YÖK’ün daha dinamik, fonksiyonel bir yapıya ve teşkilatmaya kavuşturulması yararlı olur. İlköğretim ve Ortaöğretim seviyesindeki öğrencilerimize, okul ayırımı yapmadan dinimizin esasları, öngördüğü ahlaki prensipler doğru bir şekilde öğretilmelidir. Din eğitimi ve öğretimi özellikli bir alandır. Çocuğun yaşına ve seviyesine göre verilmesi gerekir, bu alanda yetişmiş pedokojik formasyon sahibi olan öğretmenler tarafından verilmelidir. Din eğitminde de diğer eğitim alanlarında olduğu gibi, okullarda digital eğitim araçlarından yararlanacağı için, çocukların Kur’an okumayı bile bir kaç haftada kolayca öğreneceklerine şüphe yoktur. Özellikle yaz tatillerinde devlet; çocuklar için sanat, spor, müzik , sosyal vb. etkinlikler düzenleyerek veya düzenleterek çocukların her yönden iyi yetişmesini sağlamanın yanında, uyuşturucu alışkanlığı gibi her türlü zararlı alış-kanlıklardan koruyacak tedbirler almalı, bu yöndeki çalışmaların kapasitesini artırmalıdır. Toplam öğrenci sayımızın 30 milyon civarına ulaştığı düşünülürse, birçok ülkenin nüfusundan fazla olan bu zenginliğimizin her alanda iyi yetişmelerini sağlanmanın gayreti içinde olmalıyız.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.