Emperyalizm gençliğimizi elimizden alarak bizi yok etmek istiyor- Mustafa KAPLAN- Yeni Meram Gazetesi
Milli eğitim nereye? İyiye mi, kötüye mi? Bu sorunun cevabını bir eğitimci olarak yıllardır arıyorum. En son geldiğim nokta maalesef kötüye. Her hükümet kantite (yani araç gereç, derslik, okullaşma v.s) yönünden bir şeyler yapmak istedi. Özellikle de AK Parti hükümetlerinin bu husustaki başarılarını fevkalade önemli ve takdire değer buluyorum. Ama ya kalite nereye gidiyor? Eğitimdeki kalite giderek zayıflıyor. Bu gün kaliteli eğitim veren okullar özel okullar ile öğrencileri seçilme ile alınan Anadolu Liseleri ve Fen Liseleridir. Anadolu liselerinin kalitesi bile tartışmalıdır. Her özel okulun kaliteli eğitim verdiğini de söyleyemeyiz.
Kaldı ki, bu kalite aslında öğretimdedir. Eğitimdeki kalite her eğitim safhasında giderek zayıflıyor. Bu zayıflamada elbette kültür emperyalizminin katkısı büyüktür. Burada internet denen çağdaş canavar ile televizyondaki bazı programların etkisi tartışılmaz. Gençlerimiz buralarda kendilerini dolayısı ile milletimizin geleceğini heba ediyorlar. Gençlerimiz değerlerimizden koparılıyor. Dininden kültüründen uzak, günlük 100 kelime ile ve argo jargonu ile konuşan bir gençlik yetişiyor. Bu sürecin uluslar arası emperyalizm odaklarının yönetiminde, milyarlarca dolar harcanarak yürütüldüğü de biliniyor. Unutmayalım ki gençliği olmayan, gençliği iyi eğitilmeyen milletlerin sonu da olmaz. Emperyalizm bizim gençliğimizi elimizden alarak bizi yok etmek istiyor.
Ya biz ne yapıyoruz? Bizde onlara bilinçli veya bilinçsiz olarak yardımcı oluyoruz. Öğretimimizi dolayısı ile eğitimimizi bozmak için elimizden geleni yapıyoruz. Dilim varmıyor ama şu gerçek bilinmelidir. Bu gün liselerde hatta ortaokullarda sınıflarda öğretmenlerin öğrencileri susturmak için yaptığı çaba ders anlatmak için harcadığı çabadan fazladır. Sınıflarda öğretmenlerin büyük çoğunluğu ders yapamıyor. Neden mi? Sınıfta kalmak yok, devamsızlıktan kalmak yok, yaramazlık yapan öğrenciyi disipline vermek yok, öğretmene tedip hakkı yok ( ceza verme, uslandırma) Eee… Böyle bir sistemde bunu bilen öğrenci şuursuzsa öğrenim yapmak istemiyorsa veli zoru ile okula geliyorsa neden ders çalışsın? Onun derdi gününü gün etmek.
Peki bu durumda öğretmen ne yapsın? Böyle bir sistemde sınıflarda öğretmen hakimiyeti olabilir mi? Sınıflarda öğretmen hakimiyeti olmayan, ders anlatılamayan bir eğitim sisteminde kaliteden bahsedilebilir mi? Sayın yöneticiler, kantitedeki imkan açısından en güzel materyalleri veriniz. Eğitim öğretmenle olur. Öğretmen merkezli eğitim sistemi ile olur. Görüyoruz ki, bu eğitim sistemi ile 8 sınıfta okuma yazma ve dört işlemi bilmeyen, liselerde en basit Tarih ve Coğrafya bilgilerinden yoksun bireyler yetiştiriyoruz.
İşin garibi bu şekilde bilgisiz, donanımsız kişiler, dershane eğitimi veya açık üniversite yöntemi ile üniversite sıralarına geliyorlar. Oralarda da bu kalitesizlik devam ediyor. Üniversitelerde de her üç -dört yılda çıkan aflar ile, üniversite öğretimi de tamamlanıyor ama geneli boş ve bomboş amaçsız, idealsiz, geleceğe güvenle bakamayan bir gençlik ortaya çıkıyor. Bu gençliğin oluşturduğu bir toplum… Ya sonumuz ne olacak? Övünüyoruz, nüfusumuzun şu kadarı üniversite, şu kadarı da lise eğitimi almış. Neye yarar anlayamıyorum. Boşa harcanan emekler, paralar, boşluğa itilmiş gençler… Bu sistem gençlerimizi boşa öğütüyor. Değirmen boşa dönüyor. Çıkan ürün bozuk, değerlerimizden kopuk . Geneli bize yabancı gibi… Çare mi soruyorsunuz? Sınıfta kalmalı, elemeli, öğretmen merkezli, değerlerine sıkı sıkıya bağlı idealist eğitim… Öğrencilerimiz, özgür fikirli, değerlerimize bağlı, donanımlı, bilgili olsunlar. Efendim sınıfta kalmalı elemeli eğitimde sınıfta kalan öğrenciler için harcanan para boşa gidiyor mu diyorsunuz. Beyler, bu eğitim sistemi ile elinize verilen malzemeyi defolu hale getiriyorsunuz. Yıllarca o malzemeyi güya eğitmek için uğraşıyorsunuz ama sonuçta malzeme yine defolu ve kalitesiz oluyor. İşe yaramıyor. Alıp çöpe atıyorsunuz. Ya bunca yıl harcadığınız emek ve para nereye gidiyor. Eleyin, elenenler içinde başka yönlendirmeler yapalım. İlla inşaatlarda amelelik, kahvede garsonluk yapan pazarlarda sebze satan kişinin lise veya üniversite mezunu olması mı gerekiyor. Japonya eğitim sistemine bakar mısınız? Bırakalım şu batası Batıyı.