ENFLASYON BU AY ZİRVE YAPACAK!

Seçim ve bayram sonrası normale dönen yaşantımızın en başta yer alan konusu olan geçim, her geçen gün genel anlamda zorlu süreçler yaşatmaya devam ediyor.
Ülke olarak darboğazdan geçtiğimiz şu günlerde alım gücünün düşmesi ve her şeyin ateş pahası olması ekonomik anlamda her haneyi olmasa da çoğunlukta olan haneleri derinden etkiliyor.
Dün aldığınızı bugün alamadığınız bir ortamda, en temel ihtiyaçların dışındaki alımlar lüks sınıfına girerken en temel ihtiyaçlarda dahi artık alırken daha detaylı düşünür hale gelinmiş oldu.
Bu aslında geçmişte hep dert yandığımız “Aşırı tüketim çılgınlığı ve israf” söylemleri için iyi bir gelişme olurken bu sürecin de o dönemki gibi orantısız olması haliyle vatandaşı etkiliyor.
Yani aslına bakarsanız bizim iyide de kötüde de bir ayarımız yok.
Ekonomi ile alakalı yazılarımda altını çizdiğim en önemli konu “Ben bir ekonomist değilim, ancak piyasaların içindeki geçtiği durumu yaşayan bir birey olarak gözlemlediğim artıyı-eksiyi paylaşmadan geçemem” onun için bu konuda ekonomistleri takip ederek söylemlerine kulak veriyorum.
Geçmiş yıllardaki -bu 20-30 yıllık bir geçmiş- baktığımda o dönemlere ait birçok kalıplaşmış söylem vardı ki bunların en önemlisi “Enflasyon canavarı” söylemiydi.
Hatta o dönem bununla alakalı dinazorvari görseller gazetelerin manşetlerini süsler insanlara bu durum anlatılırdı.
Artık dijital dünyanın yaşantısında bu tür görseller olmasa da o canavarlığı fiyat istikrarsızlıklarında direkt, birebir yaşıyoruz. Özellikle son dönemlerde bunu iliklere kadar hissediyor oluyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda araç arızamız için sanayiye bir selam verelim dedik, aman Allah’ım mümkün olsa yanından bile geçilmeyecekti. İşçiliği, emeği anlıyor ve saygı duyuyorum ancak parça fiyatları almış başını gitmiş. Bir avuç cıvata diye geçiştirdiğiniz o parçalar artık altınla yarışır hale gelmiş. Önce bir vidayı, bir somunu önemsemezken şimdilerde o bir parça bile büyük önem taşıyor hale gelmiş.
Onun için aman elinizdeki avucunuzdakine sahip çıkın ve dikkatli kullanın. Bu sadece sanayi için değil hayatın her anlamı için öyle tabii ki. Hoş, böyle de olmasa kıymet değer bilinmeyecekti sanırım.
Şimdi bu kadar ayrıntı sonrası geleyim yazının başlığına…
Enflasyonun bu ay zirve yapacağını söyleyen ben değilim hemen belirteyim, bu cümleyi kuran Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek.
Düzenlenen bir programda 2026 yılında enflasyonun tek haneli rakamlara düşeceğini söyleyen Şimşek, “Mayıs ayında yüzde 70’in üzerinde bir enflasyonla zirveyi bulacağız. Daha sonra uygulamaya koyduğumuz programla birlikte enflasyon hızlı bir şekilde düşecek ve 2026 yılında tekrar tek haneli enflasyona dönmüş olacağız. Uzun bir yolculuk ama başaracağız çünkü iyi bir programımız var. Bizim en büyük önceliğimiz fiyat istikrarı. Yani enflasyonun tek haneye düşürülmesi, mali disiplin ve tabii ki yapısal dönüşüm. Yapısal dönüşümden kastettiğimiz yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve sanayide dönüşüm. Bütün bunlar bize daha yüksek sürdürülebilir büyüme imkanını artıracak” şeklinde konuşurken Türkiye'nin enflasyonun maalesef oldukça yüksek olduğunun da altını çizmesi işin başındaki isim olan kişi olarak her şeyin kontrol altında olduğunu ve mücadelenin sürdüğünü de gösteriyor.
Şimdi zirve yapacak olması hayır mı şer mi bunu zaman gösterecek ancak şu Kurban Bayramı öncesi fiyat istikrarı konusunda somut adımlar atıp bunu çarşıya pazara yansıtmak en büyük öncelik olması gerekiyor.
Çünkü geçmiş dönemde yaşadığımız ‘ayağı yorgana göre uzatmamak’ söylemi günümüzde tam tersine dönmüş durumda. Vatandaş olarak yorgandan da olmamak adına lüksü temel ihtiyaçla bir tutmadan plan program yapmak kaçınılmaz bir gerçek olacaktır.
***
Son olarak da bugün iç sahada oynanacak ve yeşil beyazlı temsilcimiz için büyük önem taşıyan Fenerbahçe maçına değinmek istiyorum. Türkiye ekonomisinin darboğazı gibi bir süreç içinde bulunan temsilcimiz Konyaspor, ligde tutunmak adına mücadelesini son maça kadar sürdürecek. Şu süreçte geçmişi yargılayıp ahlar vahlar etme zamanı değil, şimdi önceliğimiz takımımızı ligde tutabilmenin mücadelesi olmalı. Yani "Köprüden geçene kadar..." olayı diyeyim. Şimdi önceliğimiz köprüyü geçmek ve kalan haftalarda takımımıza tüm desteği vermek. Saha dışında bu takıma gönül vermiş taraftarlar, saha içinde taşıdığı formanın değer ve kıymetini bilen futbolcuların mücadelesi ile inşallah ligde kalacağız. İnancım bu yönde gerisi Allah’ın takdiri…
Kalın sağlıcakla.