ERDOĞAN'IN MÜCADELESİ-Mustafa KAPLAN- Yeni Meram Gazetesi
Erdoğan Belediye başkanlığından itibaren iç ve dış vesayetçiler, basın ve yayımla çok mücadele etti. Ama mücadelelerini de hep kazandı. 23 defa suikasta uğradığı söylenir. Allah onu milletin duaları ile koruyor. Dışta AB, ABD ve Siyonist Yahudiler. İçte askeri ve sivil bürokrasi, FETÖ, ADD gibi varlığı kendinden menkul sivil toplum kuruluşları vs.
O 2009 yılına kadar herkesle iyi geçindi. Zira ona verilen görevde buda vardı. Hangi görevden mi bahsediyorum…? Anlatalım. Erbakan hoca kendi metotlarının sonuç vermeyeceğini anladı. Partisine bakmadan 17 kişiyi topladı. Bunlar içinde Erdoğan ve Muhsin Yazıcıoğlu da vardı. Erdoğan’ın parti kurmasına, kendilerinin aşırı muhalefet yaparak bu organizenin deşifre edilmemesini kararlaştırdılar. Erdoğan Ak Parti’yi kurdu. 2002’de seçim yapıldı, AK Parti tek başına iktidar oldu.
Ancak lider başbakan olamadı. Başbakan olan Gül, sorumluluk almıyordu. ABD’nin istediği teskere çıkmadı. ABD bu konuda CHP’ye müracaat etti, Baykal’ın desteği ile bu sorunda aşıldı. Erdoğan başbakan oldu, 2009’a kadar vesayetçiler ile iyi geçindi. “BOP’’ yani Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanıyım bile dedi. Ancak, 2009 Davos toplantısında İsrail Cumhurbaşkanına “One Minute’’ dedi. Bu dışarıya ilk rest çekmesi idi. İçeriye de dişini gösterip, MGK toplantısında laiklik, irtica vs. açıklamalar yapan Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’a “Kes lan!’’ deyip masaya elini vurdu. Bu çıkışmalar vesayetçileri harekete geçirdi. ABD NATO’cu askerleri kullanarak onu devirmeye çalıştı. Askerler bu işi yapamadı. NATO’cu olmayan subaylar buna en büyük engeldi. ABD bu defa kendi kurup beslediği FETÖ’yü devreye soktu. FETÖ önce tüm askeriyeyi ele geçirmek için önemli komutanlıkları algı ve asılsız iddialarla yargılatıp hapse attırdı, emekli veya ihraç ettirdi. ABD göz yumdu, yani kendi adamlarını askeriyeden önemli yerlere getirmek için NATO’cu subayları yargı eli ile hallaç pamuğu gibi attı, dağıttı. Aslında bu durum Erdoğan’ın da işine geliyordu. İkisi de ona düşmandı. Pensilvanya’da ki elebaşı onu sevmiyordu. O da onu sevmezdi. ABD’nin FETÖ’ ye verdiği asıl görev Erdoğan’ı devirmekti. FETÖ, 2010 referandumundan sonra hukuksal yönden biraz daha güç kazandı. Artık bu işi bitirmeli idi. MİT müsteşarı ifade krizi, MİT tırlarının krizi, 17/25 yargı krizi son olarakta 15 Temmuz Darbesi gibi süreçler yaşandı. Aziz Türk Milleti hükümetinin, devletinin, vatanının yanında durdu. Vatan bölünmedi, işgal edilmedi. Erdoğan’la birlikte Türkiye kazandı.
ABD ve Siyonist İsrail üzerimize sadece FETÖ’yu salmadı. Yine 40 yıldır kurup beslediği PKK yı da üzerimize saldı. Erdoğan önceleri PKK ile barış süreci uygulaması yaptı, PKK bu uygulamayı kazanım saydı. Hendekler kazdı, tüneller açtı. Adeta Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu işgal etti. Ancak burada da devlet aklı vardı. Dağdaki teröristlerin çoğu şehirlere indi. Devlet güçleri çevirip imha etti. Bu arada IHA ve SİHA yardımı ile sınır dışına karadan ve havadan harekatlar düzenlenerek çok sayıda terörist imha edildi, PKK/PYD’nin beli kırıldı. Yine Erdoğan kazandı. Hep kazandı. Çünkü niyeti halis. Ameli hep Hak için halka yönelikti. Mazlumların babası, kimsesizlerin kimi idi…. Ona yapılan ekonomik saldırıları ve Suriye harekatlarını da başka yazımda analiz edeceğim inşallah….