Çatışmalı iletişim veya iletişimsizliğin olduğu evliliklere bakıldığında genellikle şu görülür: Karı ve koca, birbirlerine temas etmeyen iki paralel çizgi halindedirler. Biri duygusal olarak kıpır kıpırdır, duygularını ifade eder, gösterir ve aynı şekilde karşılık görmek ister. Ancak diğeri bunun aksi bir yapıdadır.
Duygusal olarak küttür; ağırbaşlı, suskun, içine gömülü yaşar. Böyle bir evliliğin tanığıyım. Kadın Artvinli, Karadenizli; heyecan dolu, duygularını yaşayan ve gösteren biri. Ancak eşi tam aksi…
İkisi de öğretim üyesi olmasına rağmen iletişimde problem yaşıyorlardı. Kadın dışına dönükken erkek içine kapanık; kadın kendinden dışarı çıkarak mutlu olurken, erkek içine kaçarak mutlu oluyor. Anlaşılacağı gibi, meselenin çözümü için kadın arayışa girmişti.
“Ne yapabilirim, ne yapabiliriz?” diye sormuştu.
Orada söylediğimiz, bu tür problemi olan her evlilik için geçerli. Dediğimiz ve dikkat çektiğimiz, “altın orta nokta kuralı”dır. Bu kurala göre; iki taraf da birbirlerine doğru birer adım atacaktır. Koca bir adım, kadın bir adım; böylelikle adımlar artacak…
Kadın biraz durulacak, erkek ise biraz hareketlenecek… İkisi de kısmen kendilerini değiştirerek orta yerde buluşacaklar.
Kadın kendinden vazgeçmeden, birazcık eşine benzemeden, hep eşinden hareketlenmesini ve kendisine benzemesini isterse, onu büsbütün yitirir. Koca bu durumda bir saldırı karşısında olduğunu hisseder, esaret altına alınmak istediğini düşünür. Bu sebeple kadın eşini düzeltmekten ziyade ona yakınlaşmaya çalışmalıdır; kısmen ona benzeyerek, onun duyargalarını açabilir. Şüphesiz eş de bu yakınlaşmadan etkilenir, kendisinin de bir iki adım atması gerektiğini düşünür.
Arızalı evliliklerde genellikle eşler birbirlerini düzeltme yoluna gider. Kadın erkeği, erkek kadını… Kendini değiştirmeyi, düzeltmeyi düşünmez; bütün hatanın karşı tarafta olduğu zannedilir. Burada bir kibir durumu, narsizm var.
Eşini kendine benzetmeye çalışmak çiğ bir şeydir.
Hayır, hiç kimse mükemmel değil; birinin gerçekliği başkasının, herkesin gerçekliği olamaz. Evlilik, iki insanın gerçekliğinin karşılaştığı bir yerdir; iki taraf da kendince doğru şeyler barındırıyordur. Örnekteki evlilikte görüldüğü üzere, mutlak dışarı dönüklük, yoğun içe kapanıklık, ikisi de mutlak iyi ve kötü değildir. İkisi de aşırı uçtur; iyi olan denge halidir: Orta nokta…
Orta nokta, eşlerin birbirlerinin ilgilerini anlamaya çalışması halidir. Koca dışarıda hareketli ve seyahat halinde olmaktan çok evde oturup kitap okumayı seviyorsa, kadın bir şekilde kitaplara yakın durmayı öğrenmeli. Erkek de eşinin bu dışadönük yönünü önemsemeli, birazcık dışarı çıkarak içindeki yoğunluktan kurtulmalı.
Evet, iletişim emek ister!
Emek verilmeden sağlıklı ve sahih bir iletişim gerçekleştirilemez.
Emek verildiğinde ise yavaş yavaş iletişimin kurulduğu görülecektir. İletişim konusunda kitaplar yazılıyor, konunun uzmanları vardır. Bunlardan istifade yoluna gidilebilir.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü-Psikiyatrist