EY KULUM! BEN SENİNLEYDİM, PEKİ SEN KİMİNLEYDİN?
EY KULUM! BEN SENİNLEYDİM, PEKİ SEN KİMİNLEYDİN?- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Kıymetli dostlar, hocam bir gün, "Hayat, kalbin bir kasılıp bir gevşemesi gibidir" demişti.
Yani bir darlık, bir ferahlık salıncağındaymışız gibi. Kalp grafiği gibi; bir yukarı bir aşağı…
"Hayat yarı tatlı, yarı bayat" demişler.
Dostlarla eskiden bir araya geldiğimizde; Kuantum fiziğini ve bunun insanla ilişkisini, insana yansımasını konuşurduk. Şimdilerde ise; faturalar, zamlar, insanların birbirlerine artık tahammül etmeyişini ve daha pek çok sıkıntı sohbetimizin ana başlığı oluyor.
Ayrıca biz acıdan, sıkıntıdan beslenen bir milletiz. "Kocam şöyle dedi, kayınvalidem böyle yaptı, patron haksızlık yaptı" vb. suni acının içinde debelenip duruyoruz.
Bize sayısız lezzet sunan şu dünyaya bir güzellik bırakmayı, eser bırakmayı düşünelim artık. Ne güzel söylemiş Hadim ilçemizde meftun bulunan Hazreti Hadimi: "Kamil odur ki, koya bir yerde bir eser; eseri olmayanın yerinde yeller eser.”
Yetmedi mi söylenmelerimiz, sıkılmadık mı bu tavırlarımızdan? Çiçekler ekelim ormanlara, sümbüller, lavantalar. Çiçek kokulu sözler bırakalım ardımızdan. Bu güzelim dünyanın ruhunu kutsayalım, yetmez mi bunca incittiğimiz?
Hayatın merkezinde kendimiz olalım mesela. Sabahleyin kalkınca umarım aynaya bakarken gülümsüyorsunuzdur. Çünkü Allah, her birimizin yüzünü şefkat eliyle, sevgiyle yarattı. Yüzünüze bakarken bunu anımsayın. Oldum olası aynaya gülümseyenlerdenim şükür.
Baktığın her insan aynan, bir de bu gözle bak onlara. Karşımdakinin yüzünü, ağzını, burnunu, kaşını, gözünü yaratan El, severek yarattı. Beni seven onu da çok sevdi. Onunla da aynı şekilde ilgilendi.
İşte bu yaklaşım karşımdakine gülümsemenin yanında olağanüstü bir şefkat duymaya vesile oluyor. O zaman insan nasıl incitsin karşısındakini, nasıl beğenmesin, nasıl kıymet vermesin? Hele ki şu aralar kime dönsem bir darlıkta, bir sıkışıklıkta nasıl şefkat göstermeyelim birbirimize o halde?
İncittiğimiz her insanda O'nu incitiyoruz, beğenmediklerimizde açık ve net biçimde O'nu beğenmiyoruz.
Peki ya sevdiğimizde?
Çiçekler, yapraklar, böcekler, her şey öyle. Hele ki yakından bakınca yaratılmışa ve insanoğlunun yüzüne bilhassa, hayretle birlikte bir haşyet duygusu sanıyor.
Allah'ı uzakta sanıyoruz. Değil. Diyor ki Evrad-ı Mevleviyye'de: Sen öyle bir zahirsin ki (görünen) Senden daha üstün bir Zahir yoktur. O bize bizle görünüyor.
Haddini bil ve uyan insanoğlu. Sevmediğin, beğenmediğin, incittiğin, çekiştirdiğin kim bir düşün. Ya sevdiğin zaman kimi seviyorsun esasta?
En evvela da kendime söylüyorum bunları.
"Kendini bilen, Rabb'ini bilir" hadisi mucibince kendimizi keşfederken kâinatı da keşfetmiş oluyoruz. Haliyle tefekkür gözlüğünü de takmalıyız.
Gökyüzünü mücevherler gibi ışıldayan yıldızlarla süslediğin ve bana onları seyretme zevki, imkanı, afiyeti ve vakti verdiğin için teşekkür ederim Allah'ım.
Serin gecede, bu enfes dağ kokulu havayı, gecenin göğünün mest eden mavisini, anbean şekil ve yer değiştiren zarif bulutları, titreşmekte olan şehir ışıklarını, evlerin hayat emaresi iç ışıklarını, göğe uzanmış kuru ağaç dallarını seyretme zevki, imkânı, afiyeti ve vakti verdiğin için teşekkür ederim Allah'ım.
Gözlerimi ve baktıkça genişleyen kalbimi seyir terası olan âlemine, sere serpe açılan bir pencere kıldığın için sonsuz kere sonsuz kez teşekkür ediyor, şükrediyorum.
Yaşamak kolay değil, dünya zor, dünya rahat yeri değil, ama her an bir şe'nde oluşunla şahit kılıyorsun ki her an ilgili, her an yakın, her an varsın, varsın, varsın ve hep buradasın. İşte tam şimdi buradasın. Yeter ki farkına varayım.
Dilerim, "Ey kulum, Ben ömrün boyunca seninleydim, peki sen kiminleydin?"
Nidası yankılanmadan her nefeste hep uyanık, hep farkında olalım. Amin.
Değil mi ki, yeryüzünde tek bir günah vardır, o da Allah'tan gafil alınan nefestir. Üzerine çok tefekkür etmek lazım…
Farkındalığımızın arttığı, bilinçli ve şuurlu hayırlı bir ömür diliyorum.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.