G-20 ÜLKELERİ ZİRVE DEKLARASYONU

G20 (Group of 20), uluslararası sistemde başlıca gelişmiş ülkeler ile önemi ve ağırlığı artmakta olan yükselen ekonomilerin küresel ekonomik karar alma süreçlerinde daha fazla temsil edilmesi ve uluslararası mali sistemin daha istikrarlı bir yapıya kavuşturulması amacıyla, 1997’deki Asya ve 1998’deki Rusya krizlerinin ardından 1999 yılında Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları düzeyinde oluşturulmuş, uluslararası bir platformdur. Üyeler: Türkiye, ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Birleşik Krallık, Brezilya, ÇHC, Endonezya, Fransa, Güney Afrika Cumhuriyeti, Hindistan, İtalya, Japonya, Kanada, Kore Cumhuriyeti, Meksika, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan ve Avrupa Birliği. Son kararla Afrika Birliği de bu gruba katılmıştır.

OECD verilerine göre, dünya ekonomisinin yaklaşık %85’ini, ticaretinin %75’ini ve nüfusunun üçte ikisini temsil etmekte olan G20, farklı kıtalardan gelişmiş ve yükselen ekonomileri aynı platformda bir araya getiren, kapsayıcı yapısıyla uluslararası ekonomik düzlemde profili giderek yükselen bir oluşum olarak kendisini göstermektedir. 2008 yılında meydana gelen küresel krizin ardından G20 Liderler düzeyinde toplanmaya başlamıştır. (https://www.mfa.gov.tr/g-20-tr.tr.mfa) Son toplantı 9-10 Eylül’de Yeni Delhi’de Hindistan’ın ev sahipliğinde yapılmış, Rusya ve Çin liderleri toplantıya katılmamışlardır.

Türkiye Cumhurbaşkanı seviyesindeki katılımıyla Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan birçok ülkenin lideriyle biraya gelmiş, ikili toplantılar da yapmıştır. (https://www.tccb.gov.tr/haberler/)

“Tek Yeryüzü, Tek Aile-Tek Gelecek” (One Earth, One Family, One Future) başlığıyla Liderler Beyannamesi yayınlanmıştır.

83 maddede toplanan konularda, SDG (Sustanible Development Goals) Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ele alınmıştır.

Liderler Önsözde, verecekleri kararların insanların ve gezegenin geleceğini belirleyeceğini, bunun için taahhüt ettikleri çevredeki ekosistemle uyum içinde yaşama felsefesi Küresel zorlukları ele almak için somut eylemler olduğunu belirtmektedir. Burada iklim değişikliğinin doğurduğu sorunlar yanında dünya piyasalarında emtia fiyatlarının doğurduğu ekonomik sıkıntılara dikkat çekilmektedir.

Güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeyi hızlandırmak, 2030 Gündeminin tam ve etkin uygulamasını sağlamak, düşük emisyonlu, çevreye duyarlı kalkınma yollarını benimsemek, sağlık sorunlarını çözmek, Paris Anlaşmasının gerçekleştirmesine yönelik çabayı hızlandırmak ve kaynakları artırmak, çok taraflı kalkınma bankalarına öncelik vermek, dijital hizmetler ve dijital kamu altyapısına erişimi kolaylaştırmak üzerinde durulmuştur. Ayrıca Ukrayna’daki savaşla ilgili olarak ülkelerin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı vurgulanmış, nükleer silah kullanımı veya kullanım tehdidine karşı çıkılmıştır.

G20'nin uluslararası ekonomik işbirliği için önde gelen bir forum olup jeopolitik ve güvenlik konularını çözüme kavuşturacak bir platform olmadığını ancak, bu konuların küresel ekonomi üzerinde önemli sonuçları olabileceği deklarasyonda teyit edilmiştir.

Deklarasyonun 11’nci maddesi Türkiye’yi övgü ile şöyledir: “Türkiye'nin çabalarını ve Rusya Federasyonu ile Birleşmiş Milletler Sekretaryası arasında Rus Gıda Ürünleri ve Gübrelerinin Dünya Pazarlarına Tanıtılmasına İlişkin Mutabakat Zaptı ve Ukrayna Limanlarından Tahıl ve Gıda Maddelerinin Güvenli Taşınması Girişimi'nden (Karadeniz Girişimi) oluşan BM arabuluculuğundaki İstanbul Anlaşmalarını takdir ediyor ve Rusya Federasyonu ve Ukrayna'dan tahıl, gıda maddeleri ve gübre/girdi sevkiyatlarının derhal ve engelsiz bir şekilde yapılmasını teminen bunların tam, zamanında ve etkili bir şekilde uygulanması çağrısında bulunuyoruz. Bu, başta Afrika'dakiler olmak üzere gelişmekte olan ve en az gelişmiş ülkelerdeki talebin karşılanması için gereklidir.”

Dikkat çeken hususlardan birisi de 21’nci yüzyılda çok taraflı kurumların üzerinde durulması ve uluslararası finans konusuna dikkat çekilmesidir. Hindistan’ın Avrupa’ya bağlayacak yeni bir koridor üzerinde duruldu.

Dini değerlere saldırı, özellikle Avrupa’da Kur’an-ı kerime saldırı konusunda BM aldığı kararın 78’nci maddesi deklarasyonda şöyle yer almıştır: “BM Genel Kurulu'nun A/RES/77/318 sayılı kararını, özellikle de dini ve kültürel çeşitliliğe saygıyı, diyalogu ve hoşgörüyü teşvik etme taahhüdünü not ediyoruz. Ayrıca din veya inanç özgürlüğü, düşünce veya ifade özgürlüğü, barışçıl toplanma hakkı ve örgütlenme özgürlüğünün birbirine bağlı, birbiriyle ilişkili ve birbirini güçlendiren haklar olduğunu vurguluyor ve bu hakların din veya inanca dayalı her türlü hoşgörüsüzlük ve ayrımcılıkla mücadelede oynayabileceği rolü vurguluyoruz. Bu bağlamda, dini sembollere ve kutsal kitaplara yönelik olanlar da dâhil olmak üzere, ulusal yasal çerçeveler saklı kalmak kaydıyla, kişilere yönelik dini nefret eylemlerinin yanı sıra sembolik nitelikte olanları da şiddetle kınıyoruz.”