Devlet demiryolları, 19. yüzyılın son çeyreği ile 20. yüzyılın ortalarına kadar Anadolu kentlerinin ulaşım ağının en önemli olmuştur. Osmanlı Dönemi’nde inşa edilmiş olan demiryolları, Anadolu’nun Kurtuluş Savaşı’na şahitlik etmiş ve kazanılmasında önemli bir yere sahiptir. Demiryolları ve gar binaları sosyal ve ekonomik gelişim açısından Türk toplumuna önemli katkılar sağlamıştır. Osmanlı demiryolu hattı Anadolu kentlerinde yeni sosyal yaşamın gelişmesinde etkili olmuştur. Demiryollarının toplumsal yaşama katkıları bağlamında, demiryolu ağına sahip kentlerde ekonomik ve sosyal gelişmişliğin diğer kentlere göre daha ileri bir düzeye ulaştığı söylenebilir.
Demiryollarının geçtiği köylerde, kasabalarda, şehirlerde kısacası hemen hemen her yerde bir canlanma, gelişme, üretimin ve istihdamın artması, kültürel alış‐verişin gelişmesi, kentleşmenin hızlanması, göçün artması gibi, sosyal ve ekonomik değişimler meydana gelmiştir. Yapıldığı dönemin tarihsel sürecini dışa vuran demiryolu binaları, inşa edilmelerinin ardından kentte meydana getirdikleri değişimle ve oluşturdukları yeni kentsel alanla bir dönemi simgelemektedirler.
Yirminci yüzyıl başlarında, Konya "İstasyon ve Hükümet Konağı" yalın tasarım özelliğiyle dikkat çeker. Konya Garı, oteller ve gar aile bahçesi, döneminde ilgi görmüş, anıların yaşanmış olduğu bir mekandır. Geçmişte göçler, isyanlar yaşamış; yıllar boyu içinden seyyahlar, tüccarlar, sanatkârlar ve sanatçılar geçmiştir. Bunca yaşanmışlıklarla doğal olarak bu mekanlar anıların içinde süzülerek gelmiştir.
Kayıp şehrin izlerini sürdüğüm bu yazı yolculuğunda, zengin geçmişinden görüntü ve yaşantı parçaları sunduğum gibi; gar binasına ve aile bahçesine giren bütün insanların hayatları öykülerle doludur. Kuşkusuz şehrin her yerinde olduğu bu anılar; Konya Garı’na gelip giden trenlerin ve insanların eseridir. Kentin bu dünyaya açılan kapısından içeri sürekli yeni insanlar ve yeni düşünceler girmiştir.
İstasyon Gar aile bahçesinde yılda birkaç kez ve haftada iki gün halka açık konser düzenlenir. Her çarşamba ve cuma günleri akşam programı, çarşamba günleri gündüz ise bayanlar matinesi düzenlenir. Dönemin büyük programlarına TRT radyosundan saz ve ses sanatçıları yansıra, yerelden de Kör Ahmet ve Konya Bozkır Ekibi katılır. Programın en büyük sanatçısı ise Bedia Akartürk’ tür. Konya bülbülü diye anılan Bedia bu şehrin insanlarının gönlünü kazanmış bir sanatçıdır. Konya kentinin belleğinde unutulmaz anılar bırakmıştır.
Sene 1970' lerde babam gençliğinde, amcamla birlikte gar aile bahçesindeki konserlerden birine giderler. Seyircilerin bulunduğu alanda yükseltilmiş tribünün en arka bölümüne otururlar. Yaz akşamları serin olduğu için de dizlerinin üzerine bir örtü alırlar. Gar aile bahçesindeki konserde sazlar ve sesler canlı olarak birbirine ahenk içindedir. Şarkıların verdiği coşkuya dinleyiciler de neşeyle kendisini kaptırır. Babam da bu coşkuya duyarsız kalamaz ve yüksek sesle; “Bedia…! Ömürlü ol…!” diye seslenir. Ancak, aşağıdaki güvenlik görevlileri kendi aralarında sessizce; “coştu, amca coştu…!” diye konuşurlar.
Babam küçüklüğünde cura, saz çalmış ve türküler okumuş. Ayrıca sesi güzel olduğu için fahri müezzinlik ve imamlık da yapmıştır. Bizlere de uzun süre canlı türküler söylemiş ve aynı zamanda Kuran Kerim’den ayetler okumuş biridir. İnsanların duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilmeleri, kendilerini bilmeleri ve karşı tarafa da saygı duyabilmeleri önemlidir.
İstasyon Gar Aile bahçesinde sazların sesi, insanların neşesi ve coşkusu yakından geçen trenin düdük sesine karışırcasına bütün hüzünleri almış ve uzaklara götürmüştür. İnsanlar gar aile bahçesinden çoluk çocuk neşe içerisinde hep birlikte yaya olarak evlerine dönerler. Bir sonraki sezona kadar, Gar aile bahçesinde yaşanmış duygular, neşeli hatıralar diden dile dolaşarak anılarda yerini almıştır.
“Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayınız…!” Hacı Bektaş-ı Veli
Gar aile bahçesinde, yıllar boyunca bu kentin köylüsü, şehirlisi, genç ve yaşlısı, yılda birkaç defa da olsa eğlenmeyi, neşe ve sevinci hep birlikte yaşayabilmiştir. Toplumsal yapı farklılıkları olsa da bu şehrin insanları kültürel alış-verişi bu tür mekânlarda sağlamıştır. İnsanlar aralarındaki kültürel farlılıkları daha yakından tanıma fırsatı bulmuş ve güçlü bir kültürel bağ oluşmuştur.
Toplumsal birliğin ve beraberliğin sağlandığı bu mekanlar kentin belleğinde yer etmiştir. Kısacası, Gar Aile Bahçesi Konya folklorunun ve halk müziğinin geliştiği, buna bağlı olarak da eğlence hayatının yaşandığı bir kültürel dönemin mekânı olmuştur.
“Kendi kültürü ile ilgisi olmayan insan, ülkesinin yabancısıdır.” Ludwig Tieck
Tek olmak ayrılık getirir. Mevlâna da birlik ile ilgili söylediği sözler de ise; her zaman kardeşçe, dostça, birlik içinde yaşamayı dile getirmiştir. Bir olmak demek, tek kişi olmak demek değildir. Bir olmak hep birlikte tek yürek olmak demektir. Birlik olan yerde bolluk, bereket, mutluluk ve huzur bulunur. Mevlana’nın söylediği sözlerde de herkesin Allah’ın kulu olduğunu, ayrımcılık yapılmaması gerektiği ve birlik olması gerektiği anlatılır.
Sözün özü;
Topluluktan bir an bile ayrılmak, iyi bil ki şeytanın hilesinden ibarettir... “Dost ol; (eğer bulamıyorsan) put yapan gibi taştan bile olsa, kendine bir arkadaş bul..!” Hz. Mevlâna
Dostluğumla, dostlarıma sevgilerimle..!
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ