GEÇMİŞİ BİLMEYEN GELECEĞE YÖN VEREMEZ

100. yılını yaşadığımız Cumhuriyetimizin bugününden geçmişimize doğru gittiğimizde 1299-1923 yılları arasında varlığını sürdürmüş, 16. yüzyıla doğru dünyanın en güçlü imparatorluğu haline gelmiş ve 624 yıl boyunca doğu ve batı arasında bir köprü işlevi gören Osmanlı İmparatorluğuna ve onun da öncesinde Selçuklu Devleti de dahil anlı şanlı ve kültürel zenginliğe sahip bir geçmişe sahip olduğumuzu görüyoruz.
Ancak bugün bu geçmişe ne kadar hakimiz, ne kadar bilgi sahibiyiz ve şanlı geçmişin o yıkılmayan kültür ve DNA’mıza işleyen karakteristik yapısına ne kadar uyabiliyoruz? İşte tüm bu soruların cevabı yine kendimizde gizli…
Geçmişimizin izlerini bulmak istediğimizde bakmamız gereken en önemli yer hiç şüphesiz birçok yöntemle bugünlere kadar taşıdığımız bilgi mirasıdır. Kısacası tarih olarak adlandırdığımız bu devasa kaynak topluluğu geçmişi anlamak için gerekli olduğu kadar, geleceği düzgün temeller üstüne inşa etmek için de önemli bir yapı taşı olduğunu unutmamak gerekir.
Tarihimizi bilmek o kadim medeniyetlerin izlerini görmek incelemek oluşturulacak temeller için vazgeçilmez bir değerdir.
Bu değer kapsamında şehrimizde Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere özellikle Selçuklu Belediyesi çok önemli bir hizmeti yerine getirerek çok önemli bir faaliyet gerçekleştiriyor. Tarihimizin asla unutulmayan ve silinmeyen o günkü izlerinin barındırıldığı şehirlere düzenlenen geziler ile geçmiş gelecekle birleştiriliyor.
Bu hizmetlerin nasıl gerçekleştiğini yerinde görmek için geçtiğimiz hafta başında Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı başta olmak üzere bir heyetle” Selçuklu Torunları Osmanlı'nın İzinde” kültür turları kapsamında Bursa’ya gittik. Bunun için öncelikle Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı ve ekibine teşekkür ediyorum.
"Anlatılmaz, yaşanır" tadında olan bu turlarda katılımcılar için noktasal mekanlar seçilirken bizzat yerinde gördüğünüz ve yaşadığınız o kültür geçmişle duyulan gururun dışa yansıması şeklinde oluyor. Nasıl ki Selçuklunun izlerini o havasını Konya’da yaşıyorsak Osmanlı İmparatorluğu'nun o zorlu kuruluş sürecini Bursa’da yaşıyorsunuz.
Cumalıkızık köyü ziyareti ile başlayan ve ardından Panorama Fetih Müzesi, Yeşil Külliye, Emir Sultan Camii ve Türbesi, Osman Gazi Türbesi, Orhan Gazi Türbesi, Tophane, Ulu Camii, Bedesten Kapalı Çarşısı ve Kozahan gibi önemli tarihi ve kültürel mekanları yerinde görmek o havayı teneffüs etmek önemli ancak en önemlisi 624 yıl dünyaya hükmetmenin bedelinin öyle kolay olmadığını idrak etmek olduğunu düşünüyorum. Ecdadımızın Bursa fethi için 23 yıl bıkmadan usanmadan yaptığı kuşatmayı düşündüğünüzde nasıl bir bilinç ve azmin varlığını tasavvur etmek sizi sizden alıyor.
Olayın sadece devlet kurmak ve yönetmek olmasının ötesinde detaylarda yer alan başlıkların en önemlisi inanç olarak karşımıza çıkıyor. En küçük canlının dahi değerinin tartışılmaz olduğu geçmişimizde medeniyetle birlikte pek çok kültürel zenginliğimizin olduğunu görmek, onları bugünlere taşımamızın hepimizin en asli görevlerinden olduğunun bilinmesi gerekir. Bu nedenle de bu tür organizasyonların devamının müjdesini Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı’dan almak şehrimiz adına bizleri ayrıca mutlu etti.
***
Şanlı geçmişimizden yola çıkarak bugün Gazze’de bebek katili İsrail’in yaptığı soykırıma gösterdiğimiz tepkinin yanı sıra orada katledilen bebek çocuk kadınları görmek ve bir şeyler yapamamak bireysel olarak yüreklerimizi parçalayan bu duygunun bize geçmişimizden gelen bir duruş olduğunu unutmamak gerekiyor. Dini, dili, ırkı ve konumu ne olursa olsun mazlum ve masum olmasının yanı sıra İNSAN olması önceliğimizdir. Çünkü bunu bize mensubu olduğumuz dinimizin emrettiğini biliyor, öyle yaşıyoruz.
“Gazze’den bize ne”? demek hem dinimize hem geçmişimizde atalarımızın verdiği mücadeleye ihanetten başka bir şey olmaz. Olay sadece Filistin- Gazze olayı da değil, aynı duyguyu Uygur Türkleri içinde yaşıyor olmak önemlidir. Dolayısıyla nerede bir masum, bir mazlum varsa katlediliyor öldürülüyor yerinden yurdundun ediliyorsa onlar içinde bu tepkiyi göstermek İnsanlığımızın gereğidir.
Kalın sağlıcakla.