Dünyanın dörtte üçü sularla kaplıdır. İnsanoğlu sığamadı denizlere… Aşık Veysel’ in söylediği gibi;
“Şu geniş dünyaya sığmayan gönül, şimdi bir odaya kapandı kaldı”
Gemiler, taşıyıcı deniz araçlarıdır. Gemiler vardır; yolcu taşır (Cruise gemiler), yük ve yakıt taşır. Gemiler denizleri, okyanusları aşar, yolculuğu boyunca nice fırtınalara ve dalgalara karşı koyar. Kaptan gemisini limana ulaştırmanın çabasında olur.
Açık denizde gemi yolculuğu oldukça farklıdır. Yolcularla birlikte, kaptan yalnız değildir. Geminin kaptanı, gemiyi en üst katta bulunan kaptan köşkünden yürütür. Kaptan köşkünde geminin yönetiminden sorumlu olan baş, kuyruk ve yan taraflarına bakan yardımcı kaptanları yer alır. Kaptan köşkü bütün gemiye hâkim noktada konumlanmıştır. Gemideki kaptan ve yardımcıları geminin sağlığından, makinadan, temizliğinden, yemekhaneden, temiz-kirli su tesisatından ve havalandırmadan ayrı ayrı sorumludur. Netice itibariyle kaptan ve yardımcıları, bütün gemiyi birlikte, beraber yürütür ve yönetir.
Açık denizdeki yolcu gemileri, seyahat eden yolcuları bir limandan diğer bir limana götürür ve getirir. Gemilerde en üstte kaptan köşkünün yanı sıra; güvertede teraslar, kafeler, kafeteryalar ve yüzme havuzu bulunur. Güvertede eğlence, animasyon, yeme içme eylemleri çok coşkulu olur. Alt katlarda yolcuların yatıp kalktığı kamaralar (odalar) bulunur. Geminin dış yüzeyinde balkonu ve pencereleri olan dış kamaralar dizilidir. Orta alanında ise dışarıya bakmayan penceresi ve balkonu olmayan karanlık kamaralar yer alır. Yolcu katında; lokantalar, kafeteryalar, kapalı alanlar, çok amaçlı salonlar, diskolar, kumarhane, mağazalar, fitness ve saunalar, merdivenler ve holler yer alır. Geminin yolcuları için bu mekanlarda yeme-içme, eğlenme, dolaşma ve dinlenme eylemleri sınırsız ve soluksuz yaşanır. Yolcu katının altında ise; gemi yolcularına hizmet eden, personel, temizlikçi, komiler ve çalışanlara ait alanlar bulunur.
Geminin en alt katında ise makine dairesi, tesisat odaları, motor, temiz-kirli su depoları, ambarlar erzak depoları bulunur.
Açık denizde gemi yolculuğu öyle bir şeydir ki; en üstte kaptan köşkünde gemi dümeninin başında gemiyi yürütenler, güvertede eğlenenler, yiyenler içenler, yolcu katlarında yine gece-gündüz yeyip içenler eğlenenler onun aşağısında ise gece-gündüz çalışanlar bulunduğu farklı dünyaların insanlarının yaşadığı bir ülkedir. Bütün bunların yanı sıra gemiyi kemiren, yiyeceklere musallat olan gemi fareleri de var. Kısacası bugünün dünyasını topyekûn bir gemide görmek mümkündür.
Açık denizde gemi aynı rotada her zaman gidip-gelse dahi deniz bu ya! Zaman zaman dalgalı zaman zaman fırtınalı günü ve saati belli olmayan bir yolculuğa maruz kalabiliyor. Kaptanın bu yolculuk boyunca hangi dalgalarla boğuştuğunu, hangi dalgalarla mücadele ettiğini kaptan ve takım arkadaşlarından başkası bilemez. Kimse bilmez ki geminin limana nasıl getirildiğini. Tarihte hafızalarda kalan dünyanın en büyük gemisi Titanik, kıtalar arası yolculuklarda aynı güzergahı takip ettiği halde ve batmaz denilmesine rağmen kayalıklara çarparak okyanus derinliklerinde kaybolmuştur. Bu geminin batışı hemen bir anda olmamıştır. Kazadan sonra da yolcuların eğlencesi, coşkusu, yeme-içme çabası, hırsı ve hevesi, ihtirasları devam etmiştir. Geminin batmakta olduğunun farkına bile varamamışlardır. Ta ki gemi büyük bir hasar görerek ikiye bölününceye kadar, yolcular tehlikenin farkına vararak kendi canını kurtarma çabasına düşmüşlerdir. Kaza sonunda çok sayıda ölen olmasına karşılık sağ kurtulanlar da olmuştur. “Bunlar kimler?” derseniz gemiden kurtulanlar çoğunlukla çocuklar ve kadınlardır.
Açık denizde bir değil, birden çok gemi vardır. İşte bu açık deniz gemi yolculuğunda, dünyanın yaşadığı virüs salgını, bütün gemileri sarsmaktadır.
Günümüz Katolik lideri Papa Francis “Hepimiz aynı gemideyiz” diye açıklama yapıyor.
Ne zaman biz aynı gemide olabildik ki, bugün aynı gemide olabilelim? Mümkün müdür sizce? Olmadık ve olamadık, hiçbir zaman da olamayacağız aynı gemide. Biz istedik, onlar istemedi. Şimdi onlar zorda kaldı. “Dünya beşten büyüktür” sözü bugün daha iyi anlaşıldı. Aynı geminin yolcuları Fransa, İtalya ve bunun gibi ülkeler gemiyi terk ediyorlar. Nedendir acaba?
Günümüzde yaşadığımız virüslü günler de açık denizde gemi yolculuğuna çok benziyor. Dünya üzerinde bir yolculuktur yaşadıklarımız. Bakalım önümüzde nasıl fırtınalara ve dalgalara maruz kalırız. Açık denizde gemiyi yönetmek ve yürütmek her kaptanın işi değildir.
Deniz kabardı, kamaralardan çıkmasak iyi olur. Hatta gemiyi tümüyle karantinaya almakta fayda var. Allah yolumuzu açık eylesin. Hepimiz birlikte el ele vermeliyiz, bu gemiyi güvenli limana taşımalıyız.
Çünkü deniz bu ne yapacağı belli olmaz…
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ