GÖÇLER VE GÖÇMENLER

Türkiye Osmanlı’nın devamı olan bir devlettir. Yani bir imparatorluk bakiyesidir. İmparatorluğun sınırları üç kıtaya yayılmış olduğundan ayrı dil, din ve ırktan çok çeşitli milletlerden vatandaşları vardı. Bu milletler içerisindeki Müslümanlar daima Anadolu’yu baba ocağı görmüşlerdir. Başları sıkışınca da Anadolu’ya göç etmişlerdir. Osmanlı fütuhat zamanlarında fetih ettiği bölgelerdeki halkların dil ve dinlerine hiç karışmamış, kendiliğinden Müslüman olanlara da sahip çıkmıştır. Yalnızca Fatih devrinde o zaman Karamanoğlu Beyliğinin sınırları içinde kalan bugünkü İç Anadolu Bölgesi Karamanoğlu Beyliğinden fethedildiğinde bölgedeki kalkışmaları önlemek için buradan Balkanlara Müslüman Türk nüfusun bir kısmı göçtürülmüştür. Şimdi Balkanlar’da bulunan Müslüman Türkler o insanların torunlarıdır. Bölgeye o zaman Karaman dendiği için bugün Balkanlar’daki Müslüman Türkler atalarının Karaman’dan geldiğini söylemektedirler. Oysa Karaman eskiden Konya’nın bir ilçesi idi, bugün küçük bir ildir. O ahalinin ataları sadece Karaman’dan değil İç Anadolu’daki şehirlerden gitmiştir. 1974 Kıbrıs Barış Harekatından sonra da Türkiye’den bazı aileler KKTC’ye isteğe bağlı olarak göç ettirilmişlerdir. Tersine göçlere ilk defa 1877 Osmanlı Rus harbi (93 Harbi) sonrasında Rus mezaliminden kaçan ve Anadolu ile o zaman Osmanlı toprağı olan Suriye’ye iskan edilen Çerkez asıllı Müslümanlardır. Daha sonra 1912 Balkan Harbi sonrası yine Balkan mezalimden kaçan ve Anadolu’ya yerleştirilen başta Türkler olmak üzere her ırktan Müslümanlardır. Bu her iki göç sırasında da göç yollarında milyonlarca kişi ölmüştür. 1980’li yıllarda Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkov ülkesinde bulunan Müslüman Türklere soykırım derecesinde baskı uygulamış, bunun sonucunda yüz binlerce Müslüman Türk ülkemize gönderilmiş ve başta Bursa olmak üzere çeşitli illerimizde iskan edilmiştir. Yine Özal zamanında Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ülkesinde bulunan Kürtlere zehirli gaz atması sonucu o insanlardan yüz binlercesi ülkemize göç etmiş, geçici olarak iskan edilmiş, bir müddet sonra bu insanların önemli bir bölümü isteği ile geriye dönmüştür. Kafkasya’dan gelen çoğunluğu Türk olan Müslümanlar da ülkemizde iskan edilmektedir. Bu göç olaylarını niye anlatıyorum. Son zamanlarda anketlerde oy oranı yüzde bir görünen kendisi de Kafkas göçmeni olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ sırf gündem olmak ve hükümete karşı halkı kışkırtmak için Suriyeli göçmenler konusunu yine kaşıdı. Bir yerlerden talimat aldığı söylenen bu kişinin amacının konuyu kullanarak halkımızı galeyana getirip iç savaş çıkartmak istediği söyleniyor. Değerlerine bağlı olan milletimizin böylesi provokasyonlara itibar etmeyeceğini düşünüyorum. Kaldı ki biz misafir sever bir milletiz. Kapımıza sığınana gavur bile olsa inancımız gereği kötü davranamayız. Bu insanlar Müslüman… Cetvelle çizilmiş sınırlarımızın dışında kalan eski devletimizin vatandaşları… Aciz, bakıma muhtaçlar dışında hepsi çeşitli iş kollarında düşük ücretlerle arı gibi çalışarak kıt kanaat geçiniyorlar. Bu insanlar olmasa Türkiye’deki bazı iş kollarının işçi sıkıntısı çekeceği de söylenmektedir. Aynı zamanda birçoğu da sigortalı durumdaymış. Hastanelerimizden yararlanıyorsa primleri karşılığı yararlanmaktadırlar. Kamplarda yaşayanlara yapılan briket evlerin parasını iç ve dış hayır kurumları veriyor. Yine kamplarda yaşayanların iaşelerini bu kurumlar karşılıyor. Devletimiz sadece organize ediyor. Güvenliği de Suriye Geçici Hükümeti yerel polis gücü sağlıyor. Allah cc yardım edeni, sadaka vereni görür, gözetir. Bakınız Karadeniz’de bulduğumuz 200 milyar dolarlık gaz bize Allah’ın bu yüzden verdiği mükafat olabilir. Dikkatli olalım. Oyuna gelmeyelim. Biz ümmetiz.