HZ. MEVLANA’NIN FELSEFESİ

Adamın biri hasta komşusunu ziyarete gider. “Nasılsın komşum” der. “Hastayım, ölüyorum” der. Adam sağır olduğu için “Oh oh maşallah” der. “Ne yediniz iyileştiniz“ der. Hasta adam sinirle “zehir” der. Duymayan adam “Aman komşum en güzel ilaç” der. “Peki, seni kim iyileştirdi” der. İyice kızan adam “Azrail” deyince, “Oh oh, ne iyi doktor “ der ve evine mutlu döner. Hasta adam sinirden köpürür...

Mevlâna Hz. Der “Neden köpürüyorsun, adam sağır.” İşte bunun gibi ilme, ahlâka sağır olanlar vardır. Sen onlara bir şey öğretemezsin. Nasıl madden sağırlara hürmet ediyorsun, manen sağırlara da etmeliyiz. Mevlâna Hz. Bizlere öğrettiği en elzem şeylerden bir tanesi de sevgi, hürmet...

Ayette buyurulur: “Her şey beni tesbih eder” Şuurlu bir mümin ayaklarını yere vura vura yürümez. Kainatta ruh taşıyan varlığın kalbini kıramaz. Hele ki kavga gürültü asla yapamaz. Yaratılmış her zerreye sonsuz saygı hürmet duyar. Bunun sebebi, Hakk’ın her yerden her şeyden tecelli ettiğinin idrakine varmıştır. Yapanın, yaptıranın Allah olduğunu bilir.

Hakikî bir Müslüman olmak için şehadetin anlamını yaşamaya başlar. Kelime-i Şehadet “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü” ‘Ben şahitlik ederim ki’ derken neye şahitlik ettiğimizi bilmeliyiz. Her yaratılmışta Allah’ı göreceğiz. Ancak öyle Müslüman oluruz. Böceğe de, ağaca da, insana da hürmet edeceğiz. Kötü bir insan olsa bile herkesin idrakinin farklı olduğunu bilip hürmet edeceğiz.

Bu farkındalığa ulaşan hakiki Müslümanın huzurunu düşünebiliyor musunuz? Bu bilince ulaşan şahsiyetinin ışığı tüm kainata yansımaz mı? Tıpkı Mevlâna hazretleri gibi. Dünya da birçok kişi “Rumi ile dünyaya nasıl bakarım”ın derdinde.

Mevlâna felsefesi tamamen hakiki İslam’ın felsefesidir. Yine öğrettiği önemli bilgilerden bir tanesi, elmas ve kömürün aynı olduğu. Arasındaki tek farkın birinin çok acı çekerek toprak altında çok sıkıntıyla yüzey değiştirip elmas olduğunu ve krallara taç olduğunu öğrendik. Kömürün ise hiç acı çekmediği için üstte kalarak ancak yanarsa insanlara faydalı olabildiğini öğrendik. Onun için acı ve sıkıntılar insana lütuf gibi gelir.

Ölümü düğün gecesi olarak ifade eden mürşid-i kâmilden bahsediyorum. Bu nasıl bir aşktır... Ayette “Onlar Allah’a kavuşmayı canı gönülden arzu ederler” ifadesi buyrulur. Gerçekten arzu edenlerden miyiz? Mevlâna haftasında Mevlâna bilincine ulaşıp, yaşayanlardan olabilmek dileğiyle...