İĞRENÇ SİYASET…
İĞRENÇ SİYASET…- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi
Tam bir hafta önce yani 6 Şubat sabaha doğru Saat: 04.17'de Pazarcık'ta meydana gelen 7.7'lik ve 13.24'te, yani 9 saat sonra Elbistan'da yaşanan 7.6'lık iki deprem ile yıkıldık, yüreğimiz yandı, yanmaya da devam ediyor.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ilde etkili olan iki büyük deprem, yerli ve yabancı birçok uzman tarafından asrın en büyük doğal afeti olarak nitelendirilirken "son yüzyılın en büyük felaketi" olarak da kayıtlara girmiş oldu.
1 haftadır yüreğimiz, kalbimiz, duygularımız deprem bölgesindeki kardeşlerimizle birlikte attı. Onların yaşadığı acıyı onlar kadar olmasa da iliklerimize kadar hissettik. Bir çoğunuzun sabahlara kadar ekran karşısında umutlu bekleyişle sabahladığınızdan şüphem yok.
Tabi bu olay birliğin, bütünlüğün, yardımlaşmanın da perçinlenmesini bir kez daha sağlamış oldu. İmkanı olan imkanı dahilinde, olmayan elinden gelen ne varsa deprem bölgesine göndererek küçük büyük demeden katkı sağlamaya çalıştı. Öyle duygu dolu yardımlara şahit olduk ki gözyaşları sel oldu. Tüm bunlar eminim ki yaralar sarılmaya başlandıktan sonra gün be gün paylaşılacaktır. Ancak benim dikkat çekmek istediğim en önemli konu siyaset…
Daha önce de söylemiştim ben siyasetten çok anlamam, yani siyaset-politika ikilemi içinde olanlardan birisiyim. Ancak böyle olmak asla duyarsızlık veya vurdumduymazlık olarak anlaşılmasın.
Elbette olayların içindeki resimleri görmek ve ona göre değerlendirme ile aktarım yapmak da mesleğimin en önemli boyutlarından biridir.
Şu bir haftadır "son yüzyılın en büyük felaketi" olarak adlandırılan afeti birebir takip ediyorum. Bölgedeki arkadaşlarımdan bilgiler alıyorum. 14-15 yakınını kaybeden arkadaşlarla da yardım gönüllüsü olan insanlarla da temas halindeyim.
Ve onların söylemlerini EMPATİ yaparak süzüp hafızama not düşüyorum. Yani geçen haftaki yazımda da belirttiğim üzere oradaki tepkileri de takdirleri de empati ile değerlendiriyorum.
Oncu buncu şuncu olarak değil, önce bir insan olarak. Ne olursanız olun kim olursanız olun böylesi bir vahim olay karşısında öncelik hiç şüphesiz insan oluyor. Eşini dostunu evladını yakınını enkaz altından kurtarmak isteyen yüreklerden tutun enkazın altından kendi imkanları ile çırpınarak çıkmaya çalışanlara kadar herkesin tek düşüncesi yaşama tutunmak oluyor. İzliyorsunuz kurtarma görüntülerini, arama kurtarma çalışanlarının iğneyle kuyu kazmasını, bir can için saatlerce ilmik ilmik o betonların arasından bir cana ulaşma gayretini. Rabbim yardımcıları olsun.
Acı taze, acı hala devam ediyor. Vefat edenlerden kimi defnedildi kimi hala enkaz altında çıkartılmayı bekliyor. Rabbim rahmet eylesin, mekanlarını cennet eylesin. Ancak buna karşın alan çok büyük ve birçok insan henüz yakınlarının naaşlarını alabilmiş değil. Gerçekten anlatılmaz bir duygu…
Ama buna karşın daha 7 günlük milli yas dün güneş batımıyla bitmiş olmasına karşın bu acı üzerinden siyaset yapan, olayı kendi tarafına yontmaya çalışanların olması gerçekten depremden daha büyük bir deprem oluşturuyor.
Ya arkadaş sevmeyebilirsiniz, muhalif olabilirsiniz, haklı olduğunuz başlıklar da olabilir, yanlış gördükleriniz de olabilir ancak bunların zamanı daha enkaz altında insanlar varken mi yapılır? Bunların söylemi bir cana ulaşmak için gecesini gündüzüne katan insanların gayretleri devam ederken mi yapılır? Bu ne iğrençliktir, bu ne kendini bilmezliktir, bu ne insanlıktan nasibini almamazlıktır.
Muhalefetlik acı üzerinden siyaset yapmak mıdır? Dünya yardıma gelmiş sahada bir canımızı daha nasıl hayata döndürebilirizin hesabını yaparken siz nasıl olur da kendi arzularınızı yapılanları hiçe sayarak öne çıkartırsınız? Üniversitelerin uzaktan eğitiminden tutun da yapılacak yardımlara kadar her şeyi siyasi malzeme olarak kullanmak nedir? Üniversiteler konusunda profesör hocaların önerileri oluyor ve eminim ki dikkate alınacaktır. Ancak gençleri bu eğitim konusunu kullanarak 10 ildeki arkadaşları ile karşı karşıya getirmeyin. Bakın sosyal medyada eğitim hayatının engellenmesini istemeyen bir arkadaşın yorumuna depremzede bir kardeşimizin yazdıkları çok manidar ve sözün bittiği yerdir. Kardeşimiz şunu yazmıştı “Siz eğitim hayatı engellenmesin derken annesini babasını yakınını kaybetmiş olan bizleri de düşünüyor musunuz? Siz eğitim hayatı derken bizim aldığımız nefesin acısını düşünüyor musunuz? Bu acılar yaşanırken hangi eğitimden bahsediyorsun?”
Yemin ederim nutkum tutuldu. Buyurun cevap verin bu yakınını kaybetmiş kardeşimizin sorularına…
Empati yapın beyler empati, 10 ilin yaşadığı acıyı hissederek düşünün, bugün o enkaz altında yakını olan siz olarak düşünün.
Elbette bu afette hatası günahı suçu olanlar için iş işten geçmeden önlem alınsın, ki alınıyor da zaten. Kimsenin yaptığı kimsenin yanına kar kalmıyor. Ancak genel siyasetinizi bugün karşı durarak değil bu acılara merhem olarak kullanın. Nasıl haber alır almaz topyekûn hareket ettik yardım için bugünde geride kalanlarımızı hayata tutundurmak için hareket edeceğiz. Hatamızı günahımızı da masaya yatıracağız. Burada görev sadece devlete hükümete iktidara değil hepimize düşüyor. Yarınlarımızın daha güvenli yaşam alanları için herkesin elini değil bedenini taşın altına koyması gerekiyor.
Kalın sağlıcakla…
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.