İTTİHAT TERAKKİ’DEN CHP’YE-Mustafa KAPLAN- Yeni Meram Gazetesi
İttihat ve Terakki, Yahudi sermayesi ile kurulup beslenen üyelerinin çoğunluğu mason olan bir partiydi ve Osmanlı’yı bu parti yıktı. 1. Dünya Savaşı’nda bazı paşalarının ihaneti sonucu devlet yenik sayıldı. Bu partinin birinci adamları yurt dışına kaçtı( Talat, Enver ve Cemal Paşalar). İkinci adamları ise birinci mecliste Müdafai Hukuk Grubunu kurdu sonrasında ise CHP’yi kurdular. CHP’yi kuran kadronun da çoğunluğu masondu. Mesela en tanınmışlardan İsmet İnönü 17. dereceden masondu. CHP’nin politikaları da ittihatçılar gibi milletin değerlerine tersti. CHP cumhuriyetin ilanından sonra dine aykırı beyan ve eylemlerini iyice artırdı. Halk bezdi, bıktı. Nihayet 1950 yılında Demokrat Partiyi iktidara getirdi. Demokrat Parti milletin değerleriyle barışıktı. Bu konuyla alakalı önemli açılımlar yaptı. En önemli açılımı ise ezanı orijinal halinde okutması idi. Zira CHP ezanı Türkçe okutuyordu. Tanrı uludur, Tanrı uludur, Tanrıdan yoktur başka tapacak yoktur v.s
CHP özellikle de dış meselelerde genelde -Deniz Baykal dönemi hariç- iktidar gibi düşünmez. Ülkenin menfaatlerini koruyucu olacağına halkın değerleriyle ters iş ve işlemler içinde olur. Yani iktidarında da muhalefette de millete zulmetmiştir. Sürekli olumsuzluklar içinde olmuştur. Kemal Kılıçdaroğlu başkan oluncaya kadar hiç olmazsa parti içinde milliyetçi bir damar vardı. Özellikle de dış meselelerde bazı durumlarda iktidarın yanında olurdu. Deniz Baykal’ı FETÖ kasetle genel başkanlıktan düşürünce yerine gelen Kemal Kılıçdaroğlu partideki milliyetçi unsurları bir biçimde partiden uzaklaştırdı. Parti sanki bir meşrebin-meshebin eline geçti. Açıkça söylersek Kemal Kılıçdaroğlu kendi meşrebine mensup kişileri parti yöntemine getirdi veya delegelikleri o meşrebe göre dizayn etti. Hatta partinin her kademesini o meşrebin elamanlarına verdi. Yani buradan şunu çıkarabiliriz. Kemal Kılıçdaroğlu’nu ancak o meşrebe mensup başka kişi devirebilir. Aksi halde Kılıçdaroğlu istemeden genel başkanlıktan gitmesi çok zordur.
Kemal Kılıçdaroğlu partinin içini böyle dizayn ederken dış politika görüşünü de pozisyonunu da değiştirdi. Artık dış politikada CHP’yi CHP’liler yönetmiyor. HDP, PKK, FETÖ ve ABD derin devleti yönetiyor. Kemal Kılıçdaroğlu bu odakların ağzına bakıyor. Onlar öksürse Kemal Kılıçdaroğlu’da öksürüyor. Türkiye’nin menfaati hiç önemli değil. İsterse aleyhine olsun o politikayı destekliyor hatta PKK ve PYD’yi öven cümleler bile kuruyor. Hayret!
İç politikayı da Sayın R.T. Erdoğan düşmanlığı üzerine kurdular. Her yaptığı, söylediği laf kötü gibi lanse ediyorlar. Önemli miktarda tazminatlarda para kaybetmesine rağmen bu politikadan vazgeçmiyorlar. Oysa demokrasilerde ana muhalefet iktidarın alternatifidir AMA BİZDE MAALESEF…