“Bir insana bu kadar toprak yeter”!
“Bir insana bu kadar toprak yeter”!- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi
Hırs, azim, mücadele, çaba ve vazgeçmeyip zorluklara karşı göğüs gerip ilerlemek hayatımızın içinde yer alan öncelikli kavramlardan bazılarıdır.
Dolayısıyla yaşantımızın devamı ve geleceğe ait hedeflerde bu doğrultuda belirleniyor genelde, ancak bu belirlemeyi yaparken kimi zaman o kadar çok ölçüyü kaçırıyoruz ki geleceği düşünürken var olan zamandaki kayıpları göremez hale geliyoruz. Kimimiz iş kurarak kimimiz eğitim öğretim sonucunda bir yerlere gelerek hayatı idame ettirmenin mücadelesini veriyoruz.
Kimimiz geceyi gündüze karıştırırken kimi haramı helale karıştırıyor. Dahası hırs o kadar artıyor ki kendi payımız veya hakkımızın ötesinde başkalarının da hakkına el uzatma durumları olabiliyor.
Kolay para kazanma yollarına kafa yorulduğu kadar mevcut parayı elde tutup artırmanın düşüncelerinden uzaklaşıyoruz.
Tüm bunları niye ifade ediyorum ?
Geçtiğimiz hafta Şeb-i Arus dergimiz için sanayileri gezerken bazı firmaların kapandığını görüp merakla neden kapandıklarını sordum. Açıkçası öncelikli düşüncem günümüz ekonomik şartların zorluğu ve gelirin gideri karşılayamamış olması olarak düşündüm. Ancak olayın öyle olmadığını kapanan firmaların paralarını bankaya yatırdığını öyle bir gelir yöntemi seçtiğini öğrenince haramın helale, alın terinin soğuk terlere karıştığı bilgisi ile açıkçası üzüldüm.
Sonuçta kapanan firmanın yanında çalışan insanların varlığı ve bununla beraber istihdam gerçeğinin de büyük darbe alması ülke ekonomisine büyük bir zarar getiriyor. Ben ekonomi uzmanı değilim, ancak bildiğim, gördüğüm bir gerçek var ki o da ekonomi yönetiminin bu konuyla alakalı ciddi karar ve yaptırımlarının olmasıdır. Hem ülke ekonomisini iyileştirmek için kararlar alınırken bir yandan da ülke ekonomisine zarar vermek hiçbir mantıkla açıklanamaz.
Günümüzde kolay para için birçok akıl aşındırılırken banka faiz mevduat hesabı gibi teşvik edici uygulamalara bir ayar gerekiyor düşüncesindeyim. Kim ne yapar ne eder bilmem beni de ilgilendirmez ancak konu ülkemizin ekonomik durumu, istihdam durumu olunca işte orada iki kez düşünürüm. Daha çok kazanmak elbette herkesin isteği ve arzusudur ancak bunu yaparken değerleri de göz ardı etmemek gerek. Bunla alakalı Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Bunu alıntıyı paylaşmak istiyorum:
“ Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir ağanın karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için ağaya gidip talebini iletir.
Gerçekten de ağa herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir.
Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar kat ettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der.
“Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”
Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer.
Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez.
Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış.
Koşar, koşar, ama kesilir takati.
Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar.
Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz.
Ağa olanları izlemektedir.
Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır.
Pahom’u bu mezara gömerler.
Ağa Pahom’un mezarının başında durur şöyle der:
“Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”
Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev…
Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük!
Kalın sağlıcakla.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.