Konya
°C
Yeni Meram

‘’Kalabalık Yalnızlık’’ ile asgari ücretin bir ilişkisi var mı?

‘’Kalabalık Yalnızlık’’ ile asgari ücretin bir ilişkisi var mı?-Hamdi BAĞCI-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
26.12.2024 00:05
26.12.2024 10:06
0
1330
ABONE OL

Dünyada başka kaç ülkede asgari ücret, bu kadar gündem olur bilmiyorum ama bizim ülkemizde, sanki fakirliğin sürekliğini sağladığı içindir mi nedir bilmiyorum, belirli bir süre, (medyada Suriye konuşuluyor ve asgari ücret mümkün değil o arkadaşları ilgilendirmiyor olsa da) toplumun en önemli gündem maddesi oluyor.

Sayın Bakan Vedat Işıkhan, perşembe ya da cuma günü Asgari Ücret Komisyonunu toplayacağını söylemişti ama ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum, salı akşamı apar topar Asgari Ücret Komisyonu toplandı ve asgari ücret açıklandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan da 1 Ocak 2025 tarihinden geçerli olacak asgari ücretin net 22 bin 104 lira olarak belirlendiğini bildirdi. TÜRK-İŞ bu toplantıya, “aniden çağrıldığı için” katılmadı ama neticede işçi olmasa da zaten oluyor, o komisyon toplandı, rakam da açıklandı.

Işıkhan, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in, sözünden de yola çıkarak, “En büyük teşekkürü alın terinin hakkının verilmesi yaklaşımımıza ve işçiyi, işvereni, istihdamı da aynı anda koruma kararlılığımıza liderlik eden Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’a etmek istiyorum.” dedi. İşçi, alın terinin verildiğini düşünüyor mu? Bilmiyorum inanın, temsilcilerinin toplantıya katılmadığını biliyoruz ama diyecek de bir şey yok.

Burada sadece şunu ifade edelim, patronlar bu rakamdan memnun. Asgari ücrete yüzde 30 zam verildiği için şimdi özel sektör, asgari ücretin üzerindeki maaşlara da asgari ücret üzerinden zam yapacak. Doğal olarak patronların o noktada da eli rahatladı. Neticede patronlar daha çok kazanacak, kazananlar patronlar olacak ama bu sürecin siyasi vebali de Recep Tayyip Erdoğan’a yüklenecek. Bu konuyu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dikkatine sunuyoruz ve biz bu konuyu kapatıp “kalabalık yalnızlık” konusuna geçiyoruz.

Neyse asıl sorumuza geçelim, “kalabalık yalnızlık” ile asgari ücretin bir ilişkisi var mı? Yok, hayır bir ilişkisi yok! Ben işte iki konu da gündem olduğu için başlığı böyle yazmış oldum!

Gündem konumuz “kalabalık yalnızlık” kelimesi… Türk Dil Kurumu, Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi (İLAUM) ile işbirliği yapmış ve yılın kelimesini bulmak için harekete geçmişler. Arama motorlarına bakmışlar, araştırmalar yapmışlar ve oylamaya değer olarak “kalabalık yalnızlık”, “merhamet”, “yabancılaşma”, “algoritma”, “yozlaşma”, “yapay zekâ” ve “dijital yorgunluk” kelimelerini bulmuşlar.

Bu kelimeler üzerinden de yaptıkları anket sonunda, (ankete kaç kişi katıldı? Bu katılımı yapan insanlar kimlerdi? Bunlarla ilgili bir bilgi yok) 2024 yılının kelimesi olarak “kalabalık yalnızlık” kelimesini bulmuşlar. Çağımızı, çağımızın insanını tam da izah eden bir kelime. Gerçi TDK biraz ruhsuz ifadelerle, teknik ifadelerle bunu anlatmış ama ona da olsun diyelim.

Pek kimsenin konuyla ilgili bir açıklamasını görmedim, sadece değerli dostum M. Ali Köseoğlu, sosyal medya hesabından konuya ilişkin bir paylaşım yaptı. Onun dışında kimsenin gündemi olmadı sizin anlayacağınız konu, sadece ajanslar haber yaptı, işte siteler de haberi yayınladı… Oldu da bitti maşaAllah...

Ama ben bu kelimenin üzerinde de kalabalıktaki yalnızlığın toplumu nereye götürdüğü üzerinde de bir şekilde, durulması gerektiğini düşünüyorum.

Şunu da yazayım, biraz incelediğiniz de aslında kalabalık yalnızlık sorunsalının sadece bugünün konusu olmadığını da görürsünüz. Kalabalık yalnızlık, insanın başka insanlara yabancılaşması olarak irdeleniyor ve mesela Hegel yabancılaşmayı özel mülkiyetin sonucu olarak görüyor. Hegel’e göre insanın emeği ve bilgisi ile şekillenen dünya yine insanın kendisini başka insanlara yabancı hissetmesine sebep oluyor, insan temel gereksinimlerini karşılamaya çalışırken doğayı dönüştürüyor, nesneleştiriyor ve fakat bu arada aynı insanın dünyası küçülüyor ve önce dünyaya, sonra da bütün insanlara yabancılaşıyor, bu da insanın kalabalıklar içinde yalnızlaşmasını beraberinde getiriyor. İbni Haldun ise yabancılaşmayı Mukaddime adlı eserinde yerleşik hayata geçen bedeviler üzerinden anlatmış. Öyle ki bedeviler göçebe hayatın getirdiklerinden sıyrılarak ‘medeni’ bir hal almakta ve böylece yabancılaşmaktadırlar. Gazali de amaçsızlığın yabancılaşmayı getireceğini vurgulamış.

Neticede yabancılaşma yukarıda da ifade ettiğimiz gibi insanın bugününün sorunu değil. Ama bugünün yabancılaşması çok ağır bir patolojik duruma tekabül ediyor. Sosyal medya ve diğer bütün iletişim kanalları insanı birbirine yaklaştıramıyor, asıl paradoks bu. Yabancılaşma ağır yalnızlığı getiriyor, bu da çağın büyük çöküşüyle birleştiğinde akıl almaz bir yıkıma neden olabiliyor. Yalnızlık tehlikeli insanlar türetiyor, bu da yeni türedilerin acımasız bir sosyal hayat oluşturmasını beraberinde getiriyor. Metroda bir insan bir insanı alenen yakıyor, insanlar bu ateşi söndürmeye çalışmıyor, ellerinde birer cep telefonu, o anın videosunu çekmeye çalışıyorlar. Görüldüğü gibi kalabalık yalnızlık, yabancılaşma, merhamet, acıma gibi duyguları da yok ediyor. Zaten konunun bir adım ötesinde yabancılaşmış insan acımadan annesini, babasını, çocuklarını, eşini katledebilen bir caniye dönüşebiliyor, daha da ileri de ise insan kendini de acımasızca katledebiliyor. Kalabalık yalnızlığın ortaya çıkardığı büyük kaos ise bir tarafta kirletilen dünya, bir tarafta ise kendilerini de tüketen insanlar olarak karşımıza çıkıyor.

Ve tabi bütün bunlar neden oluyor? Asıl sorgulamamız gereken konu da sanırım bu. İslam, mesela, insanların bu büyük yalnızlığına bir çare üretebilir mi?

Ben İslam’ın çare üreteceği noktasında şüphe duymuyorum da asıl bildiğim ve beni korkutan gerçek ise Müslümanların bu büyük kaosa bir çare üretmekten çok uzak olduğu gerçeğidir. Keşke, paylaşım, merhamet, selam, barış, huzur, sekine gibi kelimeler insanlarımızın hayatına hâkim olabilseydi.

Bu yalnızlıktan toplumu kurtarmak, selam vermek, selam almak, yüzlerinde güllerin açtığı insanlar yetiştirebilmek, merhameti hâkim kılmak hayata, paylaşımı, yardımlaşmayı hâkim kılabilmek…

Keşke bunlar başarılsaydı. Bunların başarılması için bir çaba ortaya konmalı bence…

Ama kime konuyu nasıl anlatacağız… Asıl sorun da bu…

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.