■ Özgür basını olmayan bir ülkede
yaşanmaz . (Thomas Jefferson)
■ Basın hürriyeti kalkarsa vicdan, eğitim, konuşma hürriyetleri de kalkar. ( Roosevelt)
***
Ne zaman basının sorunlarından ve içi boş bayramlarından söz edilse Mireabeau’ nun “Basın Özgürlüğünün” alfabesi niteliğindeki özdeyişini anımsarım;
■ Basın Özgürlüğü öyle bir özgürlüktür ki, onsuz diğer özgürlüklerin hiç biri yaşayamaz.
Günümüzde basınımızın birincil sorunu özgürlüğüne odaklıdır. Öncelikle bu sorun çözülmeli sonra başka boyutlara geçilmelidir.
■ Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok; ruhunuzu satmayın yeter.
(Nelson Mandela)
---
Basınımızın iki Bayramına da bilerek “içi boş “ dedim, “bomboş” deseydim doğruyu tam anlamıyla dile getirmiş olacaktım. Çalışanlarla Çalıştıranlar arasındaki ilişkileri düzenleyen 5953 sayılı 13. Haziran 1952 tarihli yasada, 212 sayılı yasayla yapılan değişikliklerin
10 Ocak 1961’de yürürlüğe girmesine ilişkin anlamlandırma Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlanıyor. Bayram yasasına dönük günümüzde geçerliliğini yitirmiş görünüyor.
1961 yılında 5953 sayılı yasa,1961 yılında 212 yasayla değiştirilmiş, bir dizi yeni haklar getirilmiş, çağdaş düzeyde uygulama olarak heyecan uyandırmıştı İşe iyi niyetle başlanmış ancak ne var ki, daha sonra rafa kaldırılmıştır.
Basın dünyasında birlik ve beraberlik bilinci zedelenmiştir. Her önüne gelenin “gazeteci“ olarak takdim edildiği bu karmaşada ahde vefa kavramı da buzdolabına kaldırılmıştır. İşten çıkarılan Gazeteci sayısı giderek çoğalırken, 10 Ocak Bayramında hüznün egemen olması doğal karşılanmalıdır. Bu bağlamda basınımız yandaş ve muhalefet gibi keskin çizgilerle ikiye ayrılmış, birbirini suçlamalar sür-git devam edip gitmiştir ve gitmektedir. Fikir ve düşünce ayrılıklarının olması ve tartışılması demokrasinin gereğidir. Ancak sınırları geçip hakaret ve iftiralara dek dönüştürülmesi kabul edilemez çok büyük yanlıştır. Basının bugün perişan, darmadağın manzara maalesef budur.
Gazeteciler, yazdıkları haberlerden dolayı cezaevlerine gönderiliyorsa bu aynı zamanda demokrasinin önüne taş koymaktır. Nitekim Başbakan Sayın Davutoğlu da gazetecilerin yazdıkları yazı ve haberlerden dolayı tutuklu yargılanmalarının doğru olmadığını söyledi. Yürüklükteki yasalara göre ortada açık bir suç varsa, suçu işleyene ceza verilmelidir, o başka.
Gazeteci için “ Yaşadığı çağın tanığıdır.” diye bir söylem vardır. Bu bağlamda gazeteci, olay ve olayların üstüne gidecek, veri toplayacak, nesnel pencereden bakıp yazacak, kamuoyunu bilgilendirme ve oluşturma işlevi ile denetim görevini sağlıklı biçimde yerine getirecektir.
■ Çalışanlar için ne güzel nimetler, ne mükemmel ödüller vardır. (Ayet)
■ İnsan, ancak çalıştığını kazanır. (Mevlana)
...
Gelelim diğer Bayrama. Basın Bayramı ise, sansürün kaldırılması temeline oturmaktadır. Ancak günümüzde de sansür konusu tartışmaya açıktır. Sansür belki biçimsel olarak kaldırılmıştır, ancak sıkça sorulan soru gündemden düşmemektedir;
“ Örtülü sansür devam ediyor mu?”
Yanıt şöyle olacak; İlan ve reklâm veren kişi, kurum ve kuruluşların baskısı var mı, var!
Siyasal iradenin baskısı var mı, var!
Kimi sivil toplu örgütlerinin baskısı var mı, var. Bunlar da bal gibi sansür olduğuna göre..
Bunlar da örtülü sansürün somut örnekleridir.
Sonuç mu; yorum ortadadır.
■ Fikirler, cebir ve şiddetle top ve tüfekle asla öldürülemez. Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.
■ Hakikatı konuşmaktan korkmayınız.
(Mustafa Kemal Atatürk)
---
Basına dönük, Bayramlarda rutin haline gelen “Vatan, Millet, Sakarya” edebiyatıyla alışılmış kalıplar içinde açıklamalar yapmak yerine sorunların çözümü sözde değil özde ele alınarak sonuçlandırılır, “Senin Basının” ve “Benim Basınım” anlayışı ortadan kalkarsa bu denli gelişmede iki Bayram da anlamsal içerikte kutlanır, taşlar yerine oturur.
■ Sansür, bir topumun kendine güvenmediğinin kanıtıdır. (Stewart)
---
■ El vereydi nimet-i vaslın eğer bayramda
Gam yemezdi sâim-i hicranın ol eyyâma dek.
Ey sevgili! Senin ayrılık orucunu tutan âşıkın, eğer vuslat nimetine bayramda ulaşacağını bilseydi o güne kadar gam yiyerek orucunu bozmazdı. (Şeyhülislam Yahya)
---
■ Meclis, konuşma ve basın hürriyetlerini kısan kanunlar yapamaz. (ABD Anayasası)
■ Basından yoksun olan ülkeler, adaletin yararlarından da yoksun olurlar.
(Namık Kemal)