ÇARE “ÇALIŞMAYAN!” KADINLARDA
ÇARE “ÇALIŞMAYAN!” KADINLARDA-Lütfi AYHAN-Yeni Meram Gazetesi
(Bendeniz bu konuda daha önce birkaç yazı kaleme almıştım. Aşağıdaki son yazıyı Sayın Cumhurbaşkanımızın son kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamalardan önce yazmış, düzeltmelerden sonra 21 Mayıs Salı günü göndermek için hazırlık yapmıştım. Cumhurbaşkanımızın açıklamaları bendenizin yazısı ile paralellik göstermekte. Başkanımız diyor ki: “…Aile, kültür emperyalizmine karşı en sağlam kalemizdir. Son yıllarda aileye yönelik tehditlerin giderek arttığını müşahede ediyoruz. 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızı 2023 yılında 1,51’e gerilemiştir. Sadece boşanma ve evlilikten uzaklaşma değil, küresel cinsiyetsizleştirme projeleri de aileyi tehdit ediyor…” )
EV HANIMLARI ÇALIŞMIYOR MU?
Çalışmayan ne demek? Çalışanın zıddı. Çalışmayan kelimesi ile tembel kelimesi arasında bir bağ var mı? Çalışmayan kişinin (kadının) bir engeli, bir hastalığı olmadığı için çalışmıyorsa bu hal başka, çalışması gerektiği halde çalışmıyorsa bu durum bir başka. Bir ev hanımını “çalışmayan kadın” kategorisine koymak akla, ilme, gerçeğe, sosyolojiye, psikolojiye zıttır. Bu cümlede üstü kapalı bir tahfif, suçlama ve alay vardır. Çünkü tembellik tüm kültürlerde ve dinlerde kınanmış bir huydur. Türkiye’de “çalışmayan kadın” denince akla hemen ev hanımları geliyor. Söylenenin zıttına ev hanımları o kadar çok çalışıyorlar, o kadar farklı meslekleri icra ediyorlar ki sormayın. İşinin hakkını veren bir ev hanımı, hem iyi bir eğitmen/öğretmen, hem iyi bir terzi, hem iyi bir aşçı, hem iyi bir psikolog, hem iyi bir ekonomist, hem iyi bir temizlikçi ve hem iyi bir hasta bakıcı ve hemşiredir…
BATI’NIN DEĞERLERİ ÖLÇÜ OLURSA
Son iki yüz yıla yakındır bilim, sanat, sanayi, teknoloji, ekonomi, siyaset alanlarında lider olan batı, masum milletleri, mazlum coğrafyaları işgal etti ve sömürdü. Bununla da kalmayıp kendi batıl, kötü, zalim, insanlıktan, merhametten uzak kültürlerini ve medeniyetlerini tüm dünyaya (mataf bir şeymiş gibi) kabul ettirdi. Çünkü onlar dünyaya iletişim, finans silah ve teknolojik üstünlükle hükmediyorlar. Bu sebepten onların fıtrata zıt düşünceleri ve hayat tarzları tüm dünyaya hâkim oldu. İşte onlardan biri de aile mevzudur. Ailede kadının, erkeğin, çocukların, dedenin, ninenin ve diğer akrabaların rolleri batı kültürünün rengine boyandı. Batının kendi tarihi, coğrafyası, kültürü icabı olaylara, insana, ahlaka, aileye bakışını irdelemeden, kendi kültür ve inancını bir yana iterek alan, taklit eden, yücelten kişiler ve milletler ne batılı olabildi ne kendi özünü koruyabildi. Buna en iyi misal bizim tarihimiz ve yaşadıklarımızdır. Asırlarca Batıyı idare eden, onlara her alanda diz çöktüren, ellerinden Anadolu’yu Akdeniz’i, İstanbul’u, Balkanları, Doğu Avrupa’yı… Alan Türk Milleti, Sünnetullah icabı ( Âl-i İmrân 140-141: “ sonraları yenilmiştir.
NÜFUSTAKİ AZALIŞ TEHLİKE SINIRLARINI AŞTI
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın en çok üzerinde durduğu konulardan biri olan nüfus artışı meselesi maalesef fiyasko ile sonuçlandı. Aynı başarısızlık aile ve eğitim içinde geçerli. Ekonomi, alt yapı, dindar insanların hakları gibi konularda başarılı olan Sayın Başkanımız bu konularda maalesef başarılı olamadı.(Ekonomi şu anda pekiyi değil. Lakin bunu Pandemi ve depremin etkisinde düşünmek gerek)
2023 istatistiklerine göre doğurganlık oranı 1.51 oldu. Bu oran bir önceki yıl 1.63’tü. Oysa ki doğumların ölümleri dengeleyebilmesi için söz konusu oranın 2.1 olması gerekiyor. 2001’den bu yana hızlı bir düşüş trendi var. 2001’de doğurganlık oranı 2.38 idi ve nüfusun kendini yenilemesi için gerekli oranın üzerindeydi. Bu arada 1.51 oranı ABD’nin 1.61’lik oranından bile düşük. Eğer bu gidişat devam ederse Türkiye, Almanya ve Japonya gibi yaşlı milletler sınıfına dahil olacak. Bu duruma nasıl geldik? Bunun birinci sebebi toplumun modern, batılı hayat tarzını benimsemesi. Bu duruma gelmemizde akıllı telefonlar ve onlara yüklenen sosyal medyadan (X, facebook, Whatsap, İnstgram, youtube….) bilinçli üfürülen propagandalar gelir. (Türkiye insanı, akıllı telefonda zaman geçirme oranında ilk üçte imiş) Nüfus azalışını ekonomiye bağlayanlara” Japonya ve Almanya fakir mi? “ diye sormak gerek.
ÇARE NE?
Ak Parti hükümetlerinin yaptığı yanlışlardan biri de aileye, kadına bakış açısıdır. Kadınları sürekli aile dışında çalışmaya teşvik etmek, dışarıda çalışan kadınlara çok fazla imkân sağlamak, ev hanımlığını bir meslek olarak görmeyip onlara ekonomik destek vermemek... Büyük bir yanlıştı. Bu hata ülkeyi buralara getirdi. Hükümet hemen/acilen/ bir an evvel ev hanımlığını meslek kabul edip evlenen kadınlara, doğan her çocuğa primler-ücretler vererek ev hanımlığını teşvik etmeli. Bu zor ve ulvi, erdemli ve kadim mesleği (Ev hanımlığını) ekonomik yönden cazip hale getirip, psikolojik ve sosyolojik olarak desteklemekten başka çare yok çünkü. Yanlış ve biraz da kasıtlı kullanılan “Çalışmayan Hanımlar” deyimini de tarihe gömelim ki evlerimiz birer saadet yurduna dönüşsün. Çocuklarımız, kendileri için en iyi ilaç, karakterlerinin olumlu gelişmesinde en iyi gıda olan anne kokusundan, anne merhametinden bolca faydalansın.
-
Salim Yılmaz2024-05-22 16:13:43Bir ev hanımını “çalışmayan kadın” kategorisine koymak akla, ilme, gerçeğe, sosyolojiye, psikolojiye zıttır
-
Nazif Koca2024-05-23 08:51:362 38'den 1.51'e müthiş bir düşüş..En az 3 çocuk diyen sayın başkan buna tedbir almalı. Bu hüsranın birçok iç ve dış sebebi var . Devletin yaptığı hataların en büyüğü. ömür boyu nafaka kanun. Bu kanun gençleri ve aileleri evlilikten ve çocuktan uzaklaştırıyor