DEVŞİRİLMİŞ İLAHİYATÇILAR

   Cumhuriyetin 101. yılını 29 Ekim 2024 günü kutladık. Milletimiz 16 devlet kurmuş bunların hepsini de içimizdeki çekişmelerle yine kendimiz yıkmışız. Her devletimiz kendinden önceki devletimizin devamıdır. O halde Cumhuriyette Osmanlı’nın devamıdır. Kutlu olsun.

Bugünkü yazımızın konusu ise devşirilmiş ilahiyatçılar… Gün geçmiyor ki yazılı, görsel veya sosyal medyada İslam akidelerine aykırı, onları ifsat hatta inkar eden bir açıklama görmeyelim. Bu açıklamaları yapanlara bakıyoruz çoğunluğu güya ilahiyatçı ya da sapkın tarikat mensupları… Önce hadislere saldırdılar. Bazı hadisleri inkarla işe başladılar. Sonraları birkaçı hariç hadisleri, sünnetleri kabul etmediklerini söylediler. Bize Kuran yeter, diyorlar. Bunlar arasında Prof. Dr. Mustafa Öztürk denen hadis profesörü haşa Kuran’ın Allah kelamı olamayacağını dahi söylemiştir. Yine bir ilahiyatçı profesör bir konuda ayet bile olsa akla uymuyorsa ben kabul etmem, diyor. Hangi akıl, kimin aklı? Sonrasında bunlar Kuran’ı eleştirmeye başladılar. Sapkın tarikatçılarda zayıf hadisleri bile delil göstererek önemli konularda hüküm ihdas ettiler. Tarikatçılardan bazısı da İslam’a aykırı fikirler beyan ediyor. Mesela şeyhine öyle sıfatlar yüklüyor ki şeyh efendi sanki insan değil haşa ilah… Bunlara bakınca sanki bir odaktan yönetilen, görevlendirilen kişiler olduğu şüphesi uyanıyor insanda. Zira Vatikan-Siyon ittifakının İslam’ı bozmak için ajanlar yetiştirdiği tarihi bir gerçektir. Siyonistlerin beyanları bu durumu gösteriyor. Haçlıların Kabe’de imamlık yapabilen ajanlar yetiştirdiği de bir gerçektir. Yine Mossad beyanlarından anlıyoruz ki İslam ülkelerindeki tarikatların büyük çoğunluğunu onlar kontrol ediyor. Ülkemizdeki İslam dışı beyanların dış güdümlü olduğu görülüyor. Çok dikkatli olmalıyız. Diyanet İşleri Başkanlığı bunlarla etkin mücadele yapmalıdır.