ER YARIN HAKKIN DİVANINDA BELLİ OLUR

Gaflet ile Hakk’ı buldum diyenler
Er yarın Hak divanında bellolur.
Ahret tedarikin gördüm diyenler
Er yarın Hak divanında bellolur.
“Dünya bir penceredir her gelen bakıp geçecek, hayat bir maratondur kazanan ahirette belli olacak.”
Bu günlere bakarak karamsar olmak, zamana bir bütün olarak bakmamanın göstergesidir. Son yıllardaki mağlubiyetlerimiz (Filistin, Arakan, Bosna, Türkistan…) son asırlardaki yenilgilerimiz, (Balkan bozgunu, 93 Harbi, I. Dünya savaşında kaybettiğimiz büyük topraklar...) ister istemez tüm Ümmet-i Muhammedi ve Türkiye’de yaşayan bizleri çok üzüyor ve ye’se sürüklüyor. Hâlbuki bu dünya ve bu hayat bir maratondur. Kim galip kim mağlup varış noktasında belli olacak.
MİZAN DA BELLİ OLACAK
Bildiğiniz gibi maraton takriben 42 kilometredir. Koşuda 25. 38. hatta 41. kilometrelerde kimin önde olduğu önemli değildir. 42. kilometreye kim önce varırsa şampiyon odur. Bazı milletler/devletler, kişiler 25. km de, 30. kilometrede önde olabilirler. Onların önde olması zafer kazandıkları anlamına gelmez, çünkü henüz yarış bitmemiştir. Fertler için yarış ölünce, devletler için yarış yıkılınca biter ama resmi ve gerçek sonuç VAR incelemesinden (Mizandan) sonra belli olur.
Son üç yüz yıldır İslam ümmeti maratonda gerilerde görünüyor. Hâlbuki Peygamberimiz döneminde başlayan Hz. Ömer efendimiz zamanında hızlanan ataklardan itibaren Ümmet-i Muhammed, asırlarca maratonda en önde idi. O adil ve güçlü halife ile başlayan "zaferler asrı" son üç yüz yıla kadar devam etti. (Emevi, Abbasi, Selçuklu dönemlerinde ve Osmanlı devrinde 1774’e kadar, Ümmet hep önde idi.)
ZAFER ŞARKILARINI UNUTTUK AĞITLAR YAKIYORUZ ŞİMDİ
Düşünebiliyor musunuz Hz. Ömer efendimiz zamanında Müslüman Araplar o dönemin iki süper gücünde birine son vermişler (Sasaniler) öbürünün (Bizans) topraklarının önemli bir kısmını almışlar. Müslümanların henüz yeni kurulmuş Medine İslam Devleti (622), kendisinden sayısal olarak, askeri güç, toprak, silah, askeri malzeme, tecrübe olarak çok ileride olan (çünkü her iki imparatorluk da asırlardır ilk iki sırayı paylaşıyorlardı ve çok büyük devletleri yıkarak, pek geniş topraklar elde etmişlerdi) o dönemin iki süper gücünden birine son verdi, öbürünü ise perişan etti. Akılla ve zahiri ilimlerle kolay anlaşılamayan bu çok büyük zaferler henüz tarihçiler, sosyologlar, siyaset bilimcileri ve askeri uzmanlar tarafından yeterince ve tam açıklanmamıştır.
ZAFERLER ÇAĞI: 622-1774
Ümmetin maratonu önde götürdüğü yıllarda bir bakıyoruz Ümmetin askerleri olan Müslüman Araplar (4 halife, Emevi ve Abbasi dönemlerinde) bu günkü Suriye’de, Irakta, Mısır’da, Filistin’de, İran’da, Kafkaslarda, Azerbaycan’da, Orta Asya’da, Libya’da, Cezayir’de, Tunus’ta, Fas’ta, İspanya'da zafer üstüne zafer kazanıyorlar. Müslüman Türk Askerleri (Selçuklular, Karahanlılar, Gazneliler, Zengiler, Memlüklüler, Osmanlılar ) zamanında ise Anadolu’da, İstanbul’da, Balkanlarda Macaristan’da, Avusturya’da, Viyana’da, Hindistan’da, Afrika'da at oynatıyorlar, kılıç şakırdatıyorlar, burçlara mütemadiyen zafer sancakları dikiyorlar. Bu zaferler çağında öne çıkan komutanlar o kadar çok ki bir kaçını buraya yazayım; Hz Ali, Hz Hamza, Halid Bin Velid, Amr Bin El As, Ubeyd’e Bin Cerrah, Tarık Bin Ziyad…Muhammed Alpaslan, Gazneli Mahmut, Kılıçaslan, Nurettin Mahmut, Selahaddin Eyyubi, Fatih Sultan Mehmet , Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayrettin Paşa … Bugün bu şanlı ataların adları çocuklarımızda isim olarak halen dipdiri yaşamaya devam ediyor.
GÜN DOĞMUŞ GÜN BATMIŞ EBED BİZİMDİR
Bu satırları yazmamın ana nedeni, Zalim İsrail Devletinin Gazze’de tüm dünyanın ve tekmil Müslümanların gözleri önünde binlerce çocuğu, binlerce kadını, yaşlıyı tüm insani duygulardan sıyrılmış bir şiddetle, tüm evrensel savaş kurallarına aykırı bir hiddetle acımasızca ve pervasızca katletmesi hadisesinin, Müslümanlarda meydana getirdiği korku, telaş, ümitsizlik, karamsarlık duygularını izale etmek. Bu dünya ve tarihe ibret gözüyle bakanlar bilirler ki bu dünya ne Süleyman’a kaldı ne Firavuna, ne , İsa'ya kaldı Haman’a, ne Karun’a kaldı ne Musa'ya. Öylede aynı şekilde bu yalan dünya ne ABD ye kalacak ne Rusya’ya, ne Çin’e kalacak ne İsrail’e; ne Hristiyan’a kalacak, ne Yahudi’ye, ne Müslüman’a, ne de Ateist’e. Herkes gidecek, kıyamet kopacak, mahşer olacak, mizan kurulacak, maraton bitecek. İşte o zaman belli olacak hak ile batıl, işte o zaman ayrılacak iyi ile kötü, işte o zaman belli olacak cennetlikler ve cehennemlikler. Kısaca “Er hakkın divanında belli olacak”