GAZZE CİHADI ZAFER Mİ?

Hamas’ın Gazze’de 7 Ekim’de başlattığı haksızlığa, zulme karşı başkaldırısı tarihe mal olacak gelişmelere sahne oldu olmaya devam ediyor. 7 Ekim öncesini yani 1948’den bu günlere kadar geçen zaman içinde, batı destekli (önce İngiltere sonra ABD önderliğindeki) İsrail zulmünü, Siyonist işgalini, Yahudilerin yaptığı sivil çocuk katliamlarını bilmeden, anlamadan, Filistinlilerin bu hurucunu anlamak mümkün olmaz.
Bir asra yakındır mal, can, ırz, namus güvenliği olmayan adeta bir köle gibi yaşamaya mahkûm edilen Filistinliler adına Hamas, silah olarak, sayı ve güç olarak çok zayıf olmasına rağmen Gazze’de bu harekâtı başlatarak dünyada büyük bir değişimin fitilini ateşledi. Gazze toprakları elden gitse de, 2 milyon kişi yerlerinden yurtlarından çıkarılsa da, binlerce çocuk kadın başta olmak üzere insan şehit düşse de, bu gazi şehir, ABD ve Batının verdiği ağır silahlarla yapılan bombardımanlar sonu yerle bir olsa da… Gazzeliler, Hamas zafer kazanmış görünüyor.
Savaşları büyük yapan sadece görünen sonuçları, orduların büyüklüğü, ölenlerin (şehit olanların) çokluğu… Değildir. Öyle olsaydı tarihte yapılmış ve dünya tarihine mal olmuş birçok savaş/zafer unutulur giderdi. Savaşları büyük yapan sadece savaşın yapıldığı devir/dönem, bölge, netice değil; ilerideki zamanlarda bölgeye, dünyaya, insanlığa yapacağı tesirlerdir. Bu teze Dünya Tarihinden, Türk Tarihinden, İslam Tarihinden… Birçok örnek verebiliriz. Mesela İslam tarihinden çarpıcı bir misal: Rabbimiz, fetih süresini peygamberimiz döneminde Müslümanların kazandığı zaferler (Bedir, Hendek, Hayber, Mekke , Huneyn Zaferleri …) için değil de Hudeybiye Antlaşması için inzal etmiştir. (Ki Bu antlaşmaya sahabe efendilerimizin bir kısmı “aleyhimize” diyerek karşı çıkmışlardı.)
İslami düşünce de hayat/ zaman sadece bu dünya ile sınırlı değildir. Gerçek hayat kabir, haşir, mizan, sırat’tan sonra başlayacak ve sonsuza dek sürecek hayattır. Bu sebepledir ki Müslümanlar zaferi sadece bu dünyada kazanılan zaferler ve elde edilen kazançlar ile ölçmezler. Müslümanlar kendilerini, yaptıkları cihadlar nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın (zafer veya mağlubiyet) eğer bu eylemler onlara ahirette cenneti kazandırmışsa gerçek zaferi kazanmış sayarlar.
Gazze Cihadına, Hamas’ın direnişine bu gözle baktığımız zaman Gazzeliler, şehirlerini kaybetmiş olsalar da, çoğu kadın, çoluk, çocuk, sivil olmak üzere çok can yitirmiş olsalar da bir zafer elde ettiler. Çünkü bu zafer onlara, ebedi saadet yurdu olan ahirette cenneti kazandırmıştır. Bundan büyük zafer, bundan büyük kazanç olur mu? Tabi bu büyük zaferle onlar cenneti kazanırken insanlığa da büyük bir kazanç sundular. Çünkü Ademoğulları bu mücadelede şu gerçeği öğrendi: “Meğer tüm dünya küçük bir azınlığın elinde esir imiş. Bu ‘azgın azınlık’ ele geçirdiği iletişim, finansal güç, bilim, sanat… Silahları ile tekmil âdemoğullarına karayı ak, batılı hak gösteriyormuş. Bu zalimler güruhu, ellerinde tuttukları bu güçlerle sadece kişilere, şirketlere değil koca koca devletlere diz çöktürüyorlarmış.”
Bu tezin ne kadar gerçek olduğunu bu savaşta! başta ABD devleti ve onun temsilcileri olmak üzere, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada gibi devletlerin başkanlarının İsrail’in önünde diz çökmeleri göstermiştir. Öbür taraftan batıya muhalif olan (Çin ve Rusya) devletlerin, dut yemişler bülbül gibi susmaları, adı var kendi yok İslam Âleminin ibretlik hali o ‘azgın azınlığın’ nasıl bir güce sahip olduğunu gözler önüne serdi.
Filistinliler, yaptıkları bu eşsiz mücadele ile tüm insanlığı derin bir uykudan uyandırdılar. Bu zafer, İki asra yakındır tüm dünyaya para, iletişim, sanat… Gibi silahlarla hâkim olan ve propaganda ile bu gücünü iyi gizleyen; “barış, demokrasi, hukuk, insanlık, merhamet, biz mazlumuz, soykırıma uğradık, ezildik…” söylemlerini dillerine pelesenk edenlerin gerçek yüzlerini ortaya çıkardı. Dünya bu zafer ile 1001 başlı zalim ejderhanın gerçek yüzünü gördü. İşte bu neticedir ki Gazze Cihadı bir zaferdir.