KİMİ CUMHURBAŞKANI ADAYI YAPARLAR?

Adaylık konusundan önce partilerin idari kadrolarında yer alan zevatların bazı açıklamalarına gelelim. Şunu vurgulamakta fayda var, partilerin özellikle genel merkezlerinde yönetici kadroda yer alan kişilerin açıklamaları hem kendini hem partisini hem de uluslararası boyutta ise ülkemizin ülkeler ile olan ilişkilerini bağlar. Dolayısıyla çok iyi düşünerek, birçok elekten geçirerek konuşmak icap eder.
Uluslararası ilişkilerde çok çaba harcayan idarecilerimiz adeta suyu üfleyerek içerken Birleşik Arap Emirlikleri ile ilgili Grup Başkanvekili olarak çıkıp, “Baktılar Türkiye’ye diz çöktüremiyorlar, teslim oldular.” Söylemi yenilir yutulur değil ki! Bu manasız ve düşünülmeden söylenmiş söz için AK Parti Sözcüsü Sayın Ömer Çelik’ten “Yapılan açıklamalar partimizin görüşlerini yansıtmamaktadır” türünden bir açıklama geldi.
Grup Başkanvekili Avrupa’da kiraların bin 500 Euro civarında olduğu, aynı evin Türkiye’de 125 Euro olduğundan dem vurdu. Bizce girilmemesi gereken konular ve limanlar. Siz böyle bir örnekten bahsederseniz, karşıdaki vatandaş da Avrupa’da uygulanan döviz cinsinden asgari ücretten bahsederse!
Bir diğer konu da seçim tahmini. Tahmin farklı şeydir, iddia farklı ve hedef farklı şeydir. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sayın Cumhurbaşkanımız yüzde 52,3’lük destek ile makamına oturmuştur. “Hedefimiz yüzde 75 ve üzerinde oy almak.” diyebilirsiniz ancak “Yüzde 75 ve üzerinde destek alacağız.” demek, bilemiyoruz ama iddialı bir yaklaşım mıdır?
Siyasi partilerin üst yönetici kadrolarında yer alan parti büyüklerinin söz söylerken ayarlarını kalbur ayarından un eleği ayarına çıkarmaları gerekmez mi?
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanlığı adaylığı konusuna geldiğimizde, HDP’siz bir “Altılı Masa”da şu ana kadar bir karar yok. Sayın Kılıçdaroğlu, “Erdoğan kendi adaylığını ve seçim kararını ne zaman açıklarsa adayı açıklarız.” diyor. Ancak Cumhur İttifakı’nın adayını sağır sultan bile biliyor. Şu aşamada ufukta herhangi bir erken ya da baskın seçim görünmüyor. Seçim tarihi de Haziran 2023’te olduğuna göre, hangi seçim kararı, anlayabilmiş değiliz.
Bugün “Altılı Masa”da bulunmayan ancak desteğinin adresi belli olan HDP’nin görüşlerini aktarmak istedik. HDP’nin yetkili isimlerinden Ahmet Türk, bir süre önce Sayın Kılıçdaroğlu ile kahvaltı yaptıklarını, önümüzdeki seçimler, ittifaklar ve gündeme ilişkin değerlendirmede bulunduklarını söyledi. Sayın Türk, “Kılıçdaroğlu’nun HDP’ye yönelik baskı, zulüm ve tutuklamalar konusundaki suskunluğunu” eleştirdiğini ifade etti. Ayrıca, “Siz HDP’ye niçin uzak duruyorsunuz?” demiş.
Ahmet Türk’ün bir diğer eleştiri konusu, “Ekrem İmamoğlu’nun Diyarbakır ve akabinde Rize konuşması arasında dağlar kadar fark var.” Hatta Sayın Türk, “Bu dilin hangisi doğru?” diye sormuş. Belki de en önemli açıklaması da Mansur Yavaşla alakalı. “Aday olması halinde, Kürtlerin ona oy vereceklerini sanmıyorum.” Dedi. Doğru da aynı adaya Ankara yerel seçiminde oy verilmedi mi?
Millet İttifakı’nın CHP kanadından bakıldığında doğal aday Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Zira son 20 yılda seçimi kazanma ihtimalinin en yüksek olduğu dönem. Ayrıca şu ana kadar kaybedilen bütün seçimlerin telafisi sağlanmış olacaktır. Zaten Sayın Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarına görevlerine daha sıkı çalışması talimatını vermiştir.
Diğer taraftan parti içerisinde farklı düşünenlere de “Yardımcı olunmayacaksa, yolumuzdan çekilin.” Ültimatomu vermedi mi? Hatta parti meclisindeki Kılıçdaroğlu taraftarı isimler, Sayın Genel Başkan’ın partinin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmesi için görüş birliği içindeler. Bu adaylık mevzusu da yüksek bir frekansta dillendirilmekte. Hep birlikte göreceğiz, Millet İttifakı ya da CHP’nin cumhurbaşkanı adayında hangi güçler devrede olacak. Asıl durumu vahim olup cumhurbaşkanlığı adaylığında CHP ile HDP arasında kalan siyasi partilerimizin tavrı ne olacak? Belki de en büyük handikap, seçimin ikinci tura kalması durumunda partilerin kimin ya da kimlerin yanında yer alacağı…
Şunu biliyoruz galiba: Bir ay sonra, seçime bir yıl kaldı.