RUHUNUZU ÖZGÜRLEŞTİREN GÜCÜN FARKINDA MISINIZ?
RUHUNUZU ÖZGÜRLEŞTİREN GÜCÜN FARKINDA MISINIZ?- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
“Kim bağışlarsa Allah da onu bağışlar. Kim affederse Allah da onu affeder. Kim öfkesini yutarsa, Allah da onu mükafatlandırır.” diye buyuruyor sevgili peygamber efendimiz..
Kıymetli dostlar, hayatın yükünü taşımak gerçekten kolay değil. Bir yandan geçim derdi ile hayatta ve ayakta kalmaya çalışıyoruz. Diğer yandan sırtımızda kaldırmakta zorlandığımız manevi yüklerimiz var..
Şu kısacık hayatımızda belimizin büken küslükleri, kinleri, nefretleri kendimize acımadan ekledik. Aslında bu duygular nefsi emmareye aittir. Aynı zamanda bu duygular suçluluk duygusunu körükler. İnsanın enerjisini düşürür. Birisiyle küs olduğunuzda insanın içini bir huzursuzluk kaplar. O kişiyle konuşmamak için karşılaşmamaya çalışırsınız. Bu da insanın hayata karşı şevkini performansını düşürür. Dolayısıyla beynimizin enerjisini boş yere harcamış oluruz.
Küs olduğumuz kişi her aklımıza geldiğinde beynimiz korku hormonu salgılamaya başlar, salgılanan bu korku hormonuysa bizim özgür- ce hareket etmemizi engeller. 0 nefretin altında eziliriz. Haklı olmamıza rağmen vücut her halükarda reaksiyona geçer. Vücudun beynin dengeye gelmesi için tek çare “affetmek..”
Peki affetmek kolay mı? Hiç de kolay değil.. Burada girizgahta yazdığım ruhumuzu hafifleten hadisi şerifi hatırlayalım. Kendimize yıllarca ömür boyu eziyet etmektense, bu işi kökten halledelim. Beynimizi öfkenin, nefretin zincirlerinden kurtaralım. O zaman göreceğiz ki karşı tarafı bağışlarken, aslında kendimizi bağışlamış oluyoruz..
Asıl büyüklük, karşı taraf hak ettiği halde bağışlamak da. “iyilikle kötülük bir olmaz, Kötülüğü en güzel şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir” buyuruyor Fussilet Suresi 34’üncü Ayet-i Kerimede..
Bizler kötülüğü en güzel şekilde savanlardan olalım. Aklımıza küsmek, kırılmak, gücenmek mi geldi. Bu kötü düşünceyi en güzel şekilde savalım. Bağışlamanın yumuşak yüzüne teslim edelim tüm kötü duygularımızı.
Sevgili dostlar aslında kırılmak, gücenmek nefsimizin bize olan büyük bir oyunudur. Bize uyanık olmak düşer. Küsen, gücenen bir insan aslında nefsini büyük görüyor demektir.
Öyle şey olur mu, ne demek istiyorsun? diyebilirsiniz. O zaman şöyle izah edeyim: Bir Allah dostu diyor ki; “Kimseyi incitme sen, kimseye incinme hem.” Evet incitmemek tamam ama incinmemek neden? Çünkü incinmenin içinde gizli bir benlik duygusu yatar. “Bana nasıl böyle davranır, ben bunu hak edecek insan mıyım?” diye fısıldar nefsimiz bize. Tehlike de burada başlar. Güçlü insan küsmez. Güçlü insan nefret etmez, kin beslemez.. O artık nefsinden arınmıştır. Sadece olan biteni seyreyler, müdahale etmez. Tabii bu bahsettiğimiz şeyler nefsimize ağır geldiği için zordur..
Hayatımızda işler istediğimiz gibi gitmiyor mu? O zaman dönüp bakalım kendimize eski alışkanlıklarımıza.. En ufak bir şey de küsen darılan çıt kırıldım olan biz miyiz? Çocukluk travmalarımızdan yaralarımızdan dolayı her şeyi yanlış anlayan bir miyiz? Algılarımızı değiştirelim. Farkındalığımızı artıralım. Bilinçlenelim. Sorumluluklarımızın farkında olalım. Geçmişimizle barışalım. Hayata baktığımız pencereyi temizleyelim. Bakın o zaman hayatın akışı nasıl değişiyor..
Hz Mevlana'nın güzel bir sözüyle yazımızı tamamlayalım: “Dün dünde kaldı cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım..”
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.