TRANSFER DÖNEMİ BAŞLADI MI?

2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesinde siyasi arenada hareketlilik başladı. Hep söyledik, Parlamenter Sistem’de önce seçim sonra pazarlık- pardon- koalisyon ya da tek başına iktidar var idi. Cumhurbaşkanlığı Seçim Sistemi’nde önce koalisyon ya da anlaşma, sonra seçim. Onun içindir ki, bir taraftan “Aday belli, karar net” mitingleri diğer taraftan da altılı masa toplantıları devam ediyor. Kulağımıza yeni kulis bilgileri ve ittifaklar gelmekte.

Bir bakıma da seçmen kararını verip oy kullanmadan önce başkan kim, yardımcıları kim bilmek istiyor. Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ne göre aslında parlamentonun yasama haricinde bir yetkisi de görevi de yok. Biz bunu henüz kanıksayamadık ama yürütme tamamıyla cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen bakanlar ve cumhurbaşkanlığı kabinesi tarafından deruhte ediliyor. Buna rağmen altılı masa tarafından uygulanması düşünülen bir protokol doğrultusunda yönetim sağlanacak.

Böyle bir protokol doğrultusunda oluşturulacak yönetimde yetkisiz bir cumhurbaşkanı modeli daha bir oturuyor. Bizim insanımız lider bazlı bir kültürden geldiğinden amiyane tabirle davul ve tokmağı bir kişiye vermek ister. Tek davulda 6-8 tokmak verirseniz, tokmak sahiplerinin seslerini daha fazla duyurma hevesinden davul belli bir süre sonra dayanamayıp patlama durumu söz konusu olur.

Seçim yaklaşırken partiler arasında geçişler de hızlandı. Takvimin 8 ay gibi bir süreye indirgenmesi kişileri ve partileri harekete geçirdi. Siyasi partilerimiz toplumun onayladığı, şöhret ve birikimli insanlarını milletvekili adayı yapmak adına, listelerin güvenilirliği ve hizmet listeleri olduğunun ispatı içerisinde olacaklar. Kendi adaylarından ziyade, halkın, milletin, yurttaşların adaylarını ön plana çıkaracaklar. Adayların halkın teveccühüne mazhar olması adına uğraş verecekler.

Şu anki seçim takviminde ise partilere katılımı ön plana çıkarma durumunda oluyorlar. En basitinden falanca belde ya da ilçedeki meclis üyelerinin partilerine üye kaydını gündeme getirecekler.

Geçen hafta içerisinde bazı siyasi kişilerin istifaları ve parti rozeti takmalarına şahit olduk. Daha önceleri TSK’da teğmen olan ve CHP tarafından milletvekili listesine alınan Mehmet Ali Çelebi, partisinden istifa ederek Memleket Partisi’ne katılmıştı. Partisinden tekrar istifa eden Çelebi, AK Parti’nin grup toplantısında rozet taktı ve AK Parti saflarına geçti.

AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba da Twitter hesabından açıklamalarda bulundu. Parti üyeliğinden ve milletvekilliğinden istifa ettiğini duyurdu. Milletvekilliğinden istifasını, seçmenin hakkının geçmesini istemediği için yaptığını söyledi. Fakıbaba Urfa’da belediye başkanlığı yapmış, bakanlık yapmış, milletvekilliği yapmakta olan biridir. İstifa gerekçesi olarak da, liyakatsiz ekiple çalışamayacağını vurguladı. Dahası yine kendi ifadesine göre, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile birinde 3,5, diğerinde 2,5 saatlik iki görüşme yapmıştır. Sayın Akşener, istifa öncesi Fakıbaba’yı ikna etti ki, kendileri İYİ Parti’de siyaset yapmayı planladığını ifade etti.

Sayın Fakıbaba, liyakatli ya da liyakatsiz kadrolar niçin önceden değil de seçime ramak kala ortaya çıktı? Ya da şöyle sormak lazım. Liyakat meselesini daha önce çözemediniz mi?

Bir diğer siyasi, AK Parti 22. Dönem Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez de parti grubunda İYİ Parti rozetini taktı. Özetle, “Yurtsever, kararlı, yürekli bir lider ve onun yol arkadaşları ile buluştuğum için yaratana şükrediyorum” dedi.

Sırada Oktay Vural ve Atilla Kaya olduğundan bahsediliyor. Yine AK Parti 22. Dönem Ağrı Milletvekili Naci Aslan da CHP’ye katıldı.

Bundan sonra bu tür haberlere alışkın olmalıyız. Toplumda kabul görmüş milli sporcu, eski bakan ya da milletvekilleri, sivil toplum platformlarının farklı kesimlerinde görev almış insanlar ilhama gelerek siyasal görüş ve düşüncelerini bir kez daha gözden geçirebilirler. Toplum bu tür yaklaşımlara geçmişte pek prim vermedi ancak bundan sonrakini birlikte göreceğiz.

Galiba seçim yaklaşıyor.