TRUMP’IN DÜNYA DÜZENİ

20 Ocak’ta görevi ikinci kez devralan ABD’nin 47. Başkanı Donald Trump bu kez sıra dışı kararları ile dünya gündeminde. Demokrat aday Kamala Harris’i destekleyen bütün çevre, sanatçı ve kuruluşlara rağmen ipi göğüsledi. Mücadele verdi, kendisini tebrik etmek gerekir.
Anlaşılamayan durum şu. Trump sanki ABD Başkanı değil, sanki dünya başkanı gibi davranıyor. Kendisi de yaveri milyarder iş insanı Elon Musk gibi kapitalist düşünüyor. Yapılan siyaset ve eylemler bana ve bize ne getirir? Daha sonra da ülkeye ne getirir, siyaseti. Ne kadar haklılar bilemeyiz ancak yaveri Musk, her gün bir kişiye bir milyon dolar vermedi mi? Kapitalist zihniyet bir verdi mi 10 alması lazım.
Burada en büyük problem dünyanın tek kutba doğru kayması olsa gerektir. Rusya faktörü ortadan kalkmak üzere. Onun başına Ukrayna krizini attılar. Onlar Zelensky şovmeni ile uğraşsın dursun.
Konu Ukrayna’dan açılmışken Trump, Rusya’yı tehdit ediyor. Savaşı bitirmediği takdirde bütün ekonomik yaptırımları uygulayacağını vurguladı. ABD’nin şu ana kadar Ukrayna’ya harcadığı 300-350 milyar doların bir şekilde geri alınmasını istiyor. Utanmadan, “Onların verimli toprakları ve yeraltı madenleri var. Bir geri ödeme anlaşması sağlanmalı.” Diyor. Arkasından da bu ne perhiz dercesine, “Ukrayna bir gün Rusya’nın bir parçası olabilir ya da olmayabilir.” güzellemesi yaptı.
Trump, ABD’ye yakın Meksika ve civarında bir dizi karar aldı. Şu ana kadar 11 bin göçmeni iade etmiş, ülkeler arasında duvar örüyor, sınır bölgesine asker gönderiyor. Sınırda yakalanan göçmenlerin Guantanamo’da tutulmasını hatta deniz kuvvetlerine de tutsaklar için bir mekân oluşturma talimatını verdi. Yine kendi ülkesini ilgilendiren yıllık 72 milyar doları bulan dış yardımların 90 gün süre ile durdurulması talimatı verdi. Tabii ki yandaşları, yoldaşları ve hamileri olan iki ülke hariç. İsrail (3.3 milyar dolar) Mısır (1.3 milyar dolar). Hatta el altından yardımlar verilecekken ülkeye getirisinin ön planda tutulmasını istedi. Trump’ın tüm federal hibeleri, kredileri ve diğer mali yardımları askıya alması mahkeme kararı ile geri alındı.
Yine ülke içinde yaptığı olumlu uygulamalar da yok değil. Özetin özeti, tüm trans bireyler ve LGBT’ye karşı savaş açmış durumda. “Ülkede erkek var, kadın var, üçüncü bir birey yok.” diyor. 9 Şubat tarihinde Meksika Körfezi’nin üzerinden geçerken “Bu körfezin ismi bundan böyle Amerika Körfezi’dir, böyle biline.” diyor.
Trump efendide inci çok. “41 milyon nüfuslu, 9,98 milyon kilometre kare alana sahip ve Rusya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci ülkesi konumundaki Kanada, bizim 51. eyaletimiz olsun.” diyor. Yine kapitalist düşünce ile “Kanada’ya yılda 200 milyar dolar sübvansiyon ödüyoruz.” diyor.
Dünyayı ilgilendiren Trump uygulamaları, ülkeleri rahatsız ediyor. Çelik ve alüminyum ithalatında yüzde 25 oranında ek gümrük vergisi getirmesi Çin dâhil birçok ülkeyi huzursuz etti. Bazı uygulamalar ABD ile AB’nin eski birlikteliklerinin olmayacağı yönünde. Ayrıca ABD’nin BM’nin İnsan Hakları Konseyi’nden çekilmesini emretti. Panama Kanalı’nı, ABD’nin kontrolüne almak arzusunda.
Gelelim Orta Doğu’ya. Rusya ve İran’ın kabuğuna çekilmesi ile birlikte Trump, kendini Orta Doğu’nun tek jandarması olarak görüyor. Suriye ile Gazze problemi. Suriye’deki gelişmeler doğrudan Türkiye’yi ilgilendiriyor. Türkiye ile kâğıt üzerinde kalmış bir müttefiklik var ve sözde kalıyor. İşin özünde ise hamisi İsrail çıkarlarına hizmet eden bir YPG- PKK ortaklığı var. “Suriye’den çekileceğiz.” Diyenlere de kulak asmamak lazım. ABD’nin “derin”i ve Pentagon çekilme konusunda bakalım ne düşünür?
Gazze… Bir dostumuz da çok eskiden “Gazze’nin altının değeri ölçülemez.” demişti. En son esir takası ile ilgili Hamas’ın durdurduğunu açıklamasından sonra Netanyahu’nun da savaşın tüm hedeflerine ulaşılana kadar devam edeceğini açıkladı. Bu açıklamalardan sonra Orta Doğu’nun jandarması olduğunu sanan Trump, “Eğer bütün esirler cumartesi gününe kadar serbest bırakılmaz ise anlaşma sona ermeli ama bu İsrail’e kalmış bir şey. Bırakın kıyamet kopsun.” dedi. Zaten mermiler senden. Filistinliler de Mısır ve Ürdün’e sürülsün, oradaki yerleşkelerden geri dönmemek üzere. Gazze’nin kontrolü ABD’ye geçsin.
Yer altı zenginlikleri çok iyi olmazsa bu kadar yakıp yıkmazlar. Bizdeki Doğu ve Güneydoğu’dan çıkan petrol bile o bölgenin karıştırılmasına bir örnektir.
Arap ülkelerinin atanmış liderleri ne yapıyorlar? Trump’ın onlara gelip “Sen 350 milyar dolar, sen 100 milyar dolarlık silah alımı yapacaksın.” talimatını bekliyorlar.