“Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?” (Muhammed 24)
Cehennemliklerin dosttan pişmanlığı
“O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: “Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!”
“Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!”
“Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir.”
Peygamber, “Ey Rabbim! Kavmim şu Kur’an’ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi” dedi.” (1)
Kur’an ile irtibatımız Peygamber Efendimizin şikâyet ettiklerinden mi?
Peygamber efendimiz (sav) bu ayette Cenab-ı Allah’a Kur’an’ı hayatından dışlayan kavmini şöyle şikayet ediyor:
“Peygamber, “Ey Rabbim! Kavmim şu Kur’an’ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi” dedi.”
Ben terk etmedim her zaman okuyorum demek bu şikayetten bizi her zaman kurtarmaz. Peygamber Efendimizin bu şikayetine muhatap olmamak için Kur’an okuyuşumuzu yeniden sorgulayalım.
Rahleden kalktıktan sonra okuduğumuz ayetler bizi ne kadar etkilemektedir?
Amellerimizde, yaşantımızda Kur’an ne kadar etkili olmaktadır?
Tevhit mücadelesi yapan Peygamberlerin kıssalarından dersler çıkarıyor muyuz? Helak olan kavimlerin düştükleri hatalara düşmemek için gayret gösteriyor muyuz? …
Soruları çoğaltmak mümkündür. Herkes Kur’an okuyuşunu ve Kur’an ile olan irtibatını sorgulamalı, Peygamber Efendimizin şikayet ettiği kişilerden olup olmadığını yeniden gözden geçirmelidir.
İyi dost ile kötü dostun misali
Allahu Teala insanların dünya ve ahiret saadetini elde edebilmeleri için dostluğun ölçülerini Kur’an-ı Kerimde bizlere bildirmiştir.
Kur’an’a göre müminlerin dostları; Allah, peygamber ve müminlerdir.
Peygamber Efendimiz (SAV) ; “ Salih dost koku satan kimse gibidir. Bu kimsenin sana bir hayrı dokunmasa bile kokusu isabet eder. Kötü dost ise demirci körüğünü çeken kimse gibidir. Onun siyahlığından sana bir şey dokunmasa bile dumanı zarar verir” (Ebu Davud) buyurarak dosta dikkat etmenin önemini vurgulamış, “Allah’ım! Hilekar dosttan sana sığınırım” diye de dua etmiştir.
Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edinenler
“Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?
Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.” (2)
Rahman’ın Has Kullarının özellikleri
“Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.
Onlar, Rabblerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir. Onlar, şöyle diyenlerdir: “Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helâktir!”
“Şüphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası.” Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.
Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar. Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî kalır.
Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.
Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.
Onlar, kendilerine Rabblerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler.
Onlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir.
İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır. Orada ebedî kalırlar. Orası ne güzel bir durak ve ne güzel bir konaktır!
(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.” (3)
Cehennemliklerin pişmanlığı
“Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek.
Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.
Orada onlar birbirleriyle çekişerek şöyle derler: “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.” “Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.” “Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.” “İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok.” “Candan bir dostumuz da yok.” “Keşke (dünyaya) bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”
Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi.” (4)
Cehennemliklerin bu pişmanlıkları ancak bir temenni olarak kalacaktır. Çünkü oradan dönüş ve yeniden bir dünya hayatı yoktur. Cehennemliklerin bu pişmanlıklarını yaşamak istemeyenler fırsat varken hayatlarına çeki düzen vermek zorundadırlar.
Şeytanlar günaha düşkün olanlara iner
“Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? ᅠOnlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler.” (5)
Kur'an, hidayet rehberidir
“Tâ. Sîn. Bunlar Kur'an'ın, apaçık bir Kitab'ın âyetleridir. Kur'an, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü'minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir. Şüphesiz, ahiret hayatına inanmayanların işlerini biz kendilerine güzel göstermişizdir de o yüzden bocalayıp dururlar. İşte bunlar, azabı en ağır olanlardır; ahirette en çok ziyana uğrayacaklar da onlardır.” (6)
“Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.” (7)
Hiç kimse gaybı bilemez
“De ki: "Allah’tan başka göklerde olsun yerde olsun hiç kimse gaybı bilemez." Onlar
ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.” (8)
Tarih olan kavimlerin akıbetlerinden ibret almak için şöyle emredilir; “De ki: "Yeryüzünde dolaşın da günahkârların sonu nice oldu, görün!" (9)
Hiçbir kimsenin gaybı bilemeyeceği bu kadar kesin olarak ayette belirtilmiş olmasına rağmen İslam’ın gerçeklerinden bihaber Müslümanlar maalesef cennet pazarlayıcı şarlatanların sohbetlerine itibar ederek onlara tabi olabilmektedirler.
Kur’an’ı anlamak ve onunla amel etmek temennisi ile…
-----
1) Furkan 27-30
2) Furkan 43-44
3) Furkan 63-77
4) Şuarâ 91-103
5) Şuarâ 221-222
6) Neml 1-5
7) Neml 19
8) Neml 65
9) Neml 69
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ