“ᅠKur’an okuyacağın vakit, o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.” (Nahl 98)
Cennette ailemiz ile birlikte olacak mıyız?
“İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.” (1)
Müminlerin ahirette yakınlarıyla beraber olup olamayacakları konusuna değinilerek cennet hayatının güzelliklerini düşünenlerin hatırından geçebilecek önemli bir soruya bu ayetle cevap verilmiş olmaktadır. Bu ayetten ve başka birçok delilden anlaşıldığına göre cennete girmenin ön şartı iman sahibi olmaktır. Burada ayrıca, yüce Allah’ın müminlere, ahiret mutluluğunu, iman konusunda aynı yolu izleyen nesilleriyle birlikte yaşama imkânı lutfedeceği, bunun için onların iyi amellerinden bir eksiltmeye de ihtiyaç olmayacağı bildirilmektedir.
Takva sahibi büyük günahlardan kaçınır
“Onlar(iyilik işleyenler), ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve çirkin işlerden uzak duran kimselerdir. Şüphesiz Rabbin, bağışlaması çok geniş olandır. Sizi, topraktan yarattığında da ve analarınızın karnında ceninler iken de, en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, Allah'a karşı gelmekten sakınanları en iyi bilendir.” (2)
Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez
“Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. İnsan için ancak çalıştığı vardır. Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir. Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir. Şüphesiz en son varış Rabbinedir. Şüphesiz O, güldürür ve ağlatır. Şüphesiz O, öldürür ve diriltir.” (3)
Dünya hayatı insana verilmiş bir çalışma ve kazanma fırsatıdır. Ölünce bu fırsat elden gider ve "amel" defteri kapanır. Peygamberimiz (SAV) "amel" defterleri ölümlerinden sonra da açık kalacak olanları şöyle belirtir:
"İnsan ölünce sevap defteri kapanır. Yalnız şu üç kimsenin sevapları öldükten sonra da artmaya devam eder:
1- Ana-babası için dua eden hayırlı bir evlat bırakan kimse,
2- Arkada kamuya yararlı bir eser bırakarak ölen kimse,
3- İnsanlara faydalı bir bilgi öğreten kimse." (Müslim)
Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz
“Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?” (4)
Kur’an düşünmeye davet ediyor
“Andolsun biz, Kur'anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?” (5)
Kur’an üzerinde düşünmek ve öğüt almak bu surede dört defa tekrar edilerek insanlar düşünmeye davet edilmiştir.
Hz. Ömer (RA): Birinin Kur’an okuması sizi aldatmasın. O dilimizdeki bir sözdür. Asıl siz onu kim hayatına koyuyor, ona itibar edin.
Fudayl b. Yaz (RA): Kur’an sadece kendisi ile amel olunmak için indirildi; insanlarsa onun kıraatini amel edindiler.
Abdullah b. Mesud: “Kur’an’ın lafızlarını ezberlemek zor, onunla amel etmek ise bize kolay geliyordu. Bizden sonra gelenlere ise, Kur’an’ı ezberlemek kolay, onunla amel etmek ise zor gelir” sözü ile sanki günümüzdeki Kur’an okuyuşlarını tarif etmektedir. Kur’an’ı amel etmek, öğüt alıp düşünmek için okuyalım.
Ölçüde haddi aşmayın
“Rahmân, Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti.” (6)
Rabbimiz insana ‘Okumak, yazmak ve beyan etmek’ yetenekleri vermiştir. Bu yetenekler doğru kullanılır ve değerlendirilirse insanın hakikati araması, bulması gerçekleşecek ve Rabbini daha iyi tanıyacaktır. Rabbini tanıyan ve itaat eden bir kul olarak yaratılış amacına uygun bir hayat yaşayacaktır.
“Ölçüde haddi aşmayın. Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.” (7)
Kainatın nizamı adalet ve dengeye dayanır. Ölçüde haddi aşmadan, adaletten ayrılmadan beşeri ve sosyal ilişkileri gerçekleştirmek gerekir. Adaletin tesis edilmediği, keyfiliğin hüküm sürdüğü, güçlü ve kuvvetlilerin zayıfları ezdiği bir nizamın hakim olduğu yerde olduğu kainat nizamı bozulmaya başlar. Nizam bozulunca da her alanda fesatlar başlar. İnsana düşen görev; aşırılıklardan kaçınması, mutedil bir şekilde hareket etmesi, adaletin tesis edilmesi için gayret göstermesidir. Bu nizam haksızlık ve adaletsizliği kabul etmez. Değil büyük bir zulüm, terazide hile yapmak suretiyle müşterinin hakkını yemek gibi küçük bir haksızlık dahi, adalet ve denge üzerine kurulu bu alemin nizamını sarsar.
Rahman Suresinde “O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?” ayeti, her ayette farklı nimetler hatırlatılarak, bu nimetlerden hangisini yalanlayabilirsiniz? vurgulu suali ile Allahu Teala’nın Rahman ve Rab oluşu tekrar tekrar hatırlatılmıştır.
Allah Teâlâ’nın Rahman ismiyle başlayan sûre, azamet ve kerem sahibi rabbimizin adının ne kadar yüce olduğuna yapılan vurgulu bir ifadeyle sona ermektedir. “Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı yücelerden yücedir.” (8)
Kur’an’ı anlamak ve onunla amel etmek temennisi ile…
-----
1) Tûr 21
2) Necm 32
3) Necm 38-44
4) Necm 59-61
5) Kamer 17,22,32,40
6) Rahmân 1-5
7) Rahmân 8-9
8) Rahmân 78
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ