KUŞATMA
KUŞATMA- Mustafa KAPLAN- Yeni Meram Gazetesi
2. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD dünya üzerinde süper güç olduğunu kabul ettirdi. Biz de 1952 yılında NATO’ya girdik. NATO üyesi olduktan sonra başta ABD olmak üzere Batılı devletler bizim iç işlerimize karışır oldular. Güya 1923’ten itibaren demokrasi ile yönetiliyoruz desek de gerçekte öyle değil. Zaten 1950’ye kadar tek partili ısmarlama bir demokrasimiz vardı. 1950’den sonra da 2007’ye kadar ülkemiz gerçek bir demokrasi yaşayamadı. Askeri ve sivil bürokrasiyi ele geçiren ABD ve Avrupa devletleri ülkemizde birkaç örnek hariç her istediklerini yaptırdılar. Taleplerine karşı gelenleri astırdılar. Bakanlarımız ve başbakanlarımıza hep tepeden baktılar. Özellikle ABD bizim başbakanlarımızın ABD başkanları ile görüşebilmek için günlerce bekletildikleri tarihi kayıtlardır. Ekonomimizin güçlendirmemek için sürekli oyunlar oynadılar. Her başbakanımız onların politikalarına uymak zorunda kaldı. Erbakan hariç. Onu da 28 Şubat darbesi ile indirdiler. Ülke ekonomik ve siyasi olarak tam kuşatma durumunda idi. 2007’ye kadar Erdoğan’da onların politikalarına uydu. Hatta BOB eş başkanıyım bile, dedi. İç bürokrasiye ve ekonomiye hakim olduktan sonra 2007 Davos zirvesinde İsrail cumhurbaşkanına ‘one munite’ diyerek Batı’ya restini çekti. Bundan sonra Türkiye’nin ve Erdoğan’ın başına gelmeyen kalmadı: Gezi parkı kalkışması, 17-25 Aralık hukuk darbesi ve nihayet 15 Temmuz 2016 günü yapılan başarısız askeri darbe…Ancak hiçbirinde başarılı olamadılar. Bu kalkışmaların hepsinde terör örgütleri beraber hareket ettiler. Özellikle de FETO ve PKK arkalarında da ABD ve Batı devletleri vardı. Amaçları Türkiye’yi işgal edip bölmekti, başaramadılar. Türk halkının irfanı buna müsaade etmedi. Halk daima ülkesinin ve onun bölünmez bütünlüğünün yanında oldu. Şimdi de Fetö ve PKK ile yapmadıkları işgal ve bölme işini Yunanistan eli ile yapmak istiyorlar. Yunanistan ekonomisi batakta olmasına rağmen sürekli silahlanıyor. ABD ve Fransa’da silah satar olarak bu silahlanmaya destek oluyor. Ege denizindeki adalara Lozan ve Paris antlaşmalarına aykırı olarak asker ve silah yığıyor. Her platformda Türkiye aleyhine davranışlar içinde oluyor. ABD ise bu davranışlara ses çıkarmıyor. Hatta Yunan topraklarında 8 tane askeri üs kurarak o üslere askeri araç-gereç ve çok sayıda asker getirmiş durumda… Peki bu çabalar kime karşı? Sözde Rusya’ya karşı ama gerçekte Türkiye’ye karşı… ABD ülkemizi Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de bulunan üsleri ile tam olarak kuşatmış durumda… Kuşatma altındayız. ABD bizim Lozan’daki sınırlarımızı zaten kabul etmemişti yani sorun derin ve büyük… Hayata geçirtemedikleri Sevr antlaşmasını yeniden uygulamak istiyorlar. ABD beklenildiği gibi parçalanana kadar Türkiye ayakta kalabilirse bu tehlike kendiliğinden çözüme kavuşur. Aksi halde maalesef ABD ve Yunanistan ile savaş kaçınılmaz. Millet olarak bizim her şeye rağmen bir ve beraber olmamız gerekmektedir.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.