Maske konusu, hassas bir durumdur. Bu konuda ortak noktada akılcı bir karara varamadık. Maske konusunda bir kafa karışıklığı oldu. Ülkeler dahi birbirlerinin maskelerine el koyar hale geldi. Şaştık kaldık. Akıl sağlığımızdan olduk. Virüsten korunacağız derken ne oldu bize? Anlayamadık…
Tarihte, kara veba hastalığından binlerce insan ölmüştür. Kara veba denilmesinin sebebi, hastalığın insanların ellerinde ve yüzlerinde kara lekeler oluşturmasıdır. Salgın o kadar çok yayılmıştır ki, ölen insan sayısı 200 milyona ulaşmıştır. Ölüleri kaldırmaya kimse cesaret edememiştir. Çünkü hastalıklı insanlar birbirlerine dokununca, salgın bulaşıyordu. Meydanlar, kanallar bile cesetlerle dolmuştu. Cezaevleri en güzel karantina yerleri olduğu için sağlıklı insanlar orda bulunuyordu. Son çare olarak cezaevlerindeki mahkumların cesetleri toplamaları için af çıkarılmıştır. Cesetler, meydanlardan mahkumlara zorla toplatılmıştır.
Bugün İtalya’da Venedik’te gondola binerseniz, gondolun renginin siyah olduğunu görürsünüz. Kara renk vebadan ölümü ve matemi ifade eder. Gondolcuların çizgili elbiseleri, mahkumların giydiği gömlektir. Gondolun içi ise kırmızı kadife kumaşla kaplıdır. Kırmızı da acıyı ve kanı temsil etmektedir.
Turistik gondol sefası, vebadan ölenlerin yolculuklarını anımsatıyor. Gondol sefası; uzun gondol küreği ile ilerlenen, motorsuz, sessiz ve sedasız bir yolculuktur. Bu yolculuk, gondolcunun istediği yönde ilerler. Gondolcu sizi hedefine götürmekle yükümlüdür. Gondol yolculuğunda U dönüşü yoktur. Bir kere bindiniz mi o gondola, artık dönüşü olmayan bir yoldasınızdır. Gondollarda direksiyon ve fren olmadığı halde, kanallar ne kadar geniş ya da dar olursa olsun bir gondolun diğer bir gondolla çarpıştığı görülmemiştir. Bu yolculukta gondolcu; şarkılar, nakaratlar söyler. Kanal ve duvarlar, gondolcunun sesi ile yankılanır.
Bununla birlikte veba salgını, insanların yüzlerinde siyah lekeler oluşturduğu için, hasta oldukları kolaylıkla anlaşılıyordu. Bu sebeple insanlar yüzlerini maskelerle kapatmışlardır. Böylece maskeyle sokakta dolaşarak birbirlerine hastalığı hızla bulaştırmışlardır.
Bugün de İtalya ‘da her yıl maskeli balo düzenlenir. İtalyanlar bu acılı günleri geçmişte yaşamış olsalar da günümüzde turistik amaçlı maskeli balo düzenlenmektedir. Maskeli baloda dans edilir. İnsanların yüzünde maske olunca, kimin kiminle dans ettiği bilinmez. Hediyelik maskeler ve süs eşyaları satılmaktadır. Dünyanın birçok yerinde acı, hüzün, keder ve inanç; turizm olarak pazarlanmaktadır.
Maskeyi hasta olan kişi takar. Anlayamadık. Bugün ise; maske takanların hepsi mi hasta? Sanki kum fırtınasının ortasında kalmış çöl bedevisinin burkası gibi siyah maskeliler ortalıkta dolaşır oldu. “Maskeyi takarım, işime bakarım, sosyal mesafe nedir bilmem, her istediğimi yaparım” anlayışı, insanların sokakta aylak aylak dolaşması bu kadar yaygınlaşınca; maskeli balo yapar hale geldik. İnsanların yüzüne bakacak hal kalmadı. Acınası haldeyiz… “En doğrusu evde kalmalıyız” diyorum.
Maske olmaz ise olmaz, salgının yayılmasını önler. Maske, amacının dışında kullanılmamalıdır. Salgınla ön cephede savaşan, sokağa çıkamayan ve evine gidemeyen sağlık çalışanlarına öncelikli olarak temin edilmelidir. Çünkü en son hastalanması gerekenler; doktorlar, eczacılar ve tüm sağlık çalışanlarıdır. Bugün düşman bellidir. Bizlere düşen görev ise sağlık çalışanlarına destek olmaktır. Virüsle savaşan sağlık çalışanlarının savaşın üstesinden gelebilmeleri için, üst düzey koruma sağlayan maskeleri lüzumsuz yere kullanmayarak, sağlık çalışanlarının kullanımına sunmaktır.
Türk milleti ve devleti olarak, bu savaşın da üstesinden gelebiliriz. Yeter ki birbirimize karşı saygılı, sabırlı, sakin ve evde kalalım. Sonunda kazanan biz olacağız. Şüphesiz.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün,
“Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözünü hatırlamakta fayda var.
Bugün tedavi için Avrupa’ya ya da ABD’ye gidemiyoruz. Niçin? Anladık ki her ülke kendi dertleriyle baş başa kalmıştır. Bugün bütün insanlık çaresizdir. Çare ise kendimizdedir. Bu durumdan bir an evvel kurtulmalıyız. Çünkü bizi bekleyen yapılacak çok ama çok işimiz var…
Toplumsal davranış biçimi, gelenekten gelen davranış normlarından oluşur. Acılar, yaşamı değerli kılan olaylardır. Ahlaki değer normlarımızı kaybetmemeliyiz. Akıl sağlığımız önemlidir. Korumalıyız…
Allah’a emanet olunuz, Sağlıcakla kalınız…
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ