MEDENİ YASAMIZDA VE KÜLTÜRÜMÜZDE EVLİLİK YAŞI
MEDENİ YASAMIZDA VE KÜLTÜRÜMÜZDE EVLİLİK YAŞI- Mustafa KAPLAN- Yeni Meram Gazetesi
Geçtiğimiz günlerde bir imamın güya altı yaşındaki kızını evlendirmesi ile ilgili bir olay Halk TV kanalında gündeme getirildi. Büyük olay oldu. Yargı devreye girdi. Kızın babası, annesi ve eşi tutuklandı. Hadise yıllar önce olmuş. Kız şu anda 24 yaşında bir çocuk annesi ve aynı kişi ile resmi nikahla da evli… Olayla ilgili çeşitli iddialar var. Anlatılıyor ki bu mesele doğru değil. Kız 17 yaşında nişanlanmış, 18 yaşında da resmi nikah ile evlenmiş. Peki, olayın aslı nedir? Bu hanım ikinci çocuğunu düşük yapınca psikolojisi bozulmuş. Tabiatı ile de bir psikologa gitmiş. Psikolog kanalı ile feminist bir dernekle tanıştırılmış. Bu dernek bu hanımı anne, baba, eş ve hatta İslam’a düşman etmiş. Yazılan senaryo gereği bu iftira yapılmıştır. Bu haberi yapan Halk Tv Youtube sorumlusu kişi de üç metre yükseklikten düşerek hayatını kaybetmiş, gerekli işlemleri yapılarak cenazesi cem evinden kaldırılmış, toprağa verilmiştir. Acaba ilahi adalet mi? Bilemiyoruz. Allah cc bilir. Ancak olay yargılama sonucunda netleşecek. Esasen bizim yürürlükte olan medeni kanunumuza göre evlenme 18 yaşı bitirince yani reşit olunca olur. 17 yaşı bitirenler veli veya vasisinin izni ile evlenebilir. Fevkalade hallerde de hakim izni ile de evlenme olabilir. Fevkalade hal genellikle hamilelik hallerinde varsayılır. Bu üç halin dışında kişiler kadın olsun erkek olsun resmi olarak evlenemez. Elbette evlenecek kişilerin akıl sağlığı tam ve bazı hastalıkları da taşımaması gerekir. Durum İslam’da farklı… İslam’da evlenme yaşı kesin değil. Kişinin evlenmesi ergen olması ile belli olur. Erkekler 14,15 veya 16 yaşlarında, kızlarda 13,14 veya 15 yaşlarında ergen olurlar. O halde evlenme bu yaşlarda olabilir. Elbette yine akıl sağlığı ve ayırt etme gücü de olmalı. Hatta örfe göre bazı hallerde istenirse beşikte bile evlenme olabilir. Nikah da kıyılır. Evliliğin cinsel boyutu yine ergen olmakla başlar. Taraflar bir çatı altında yaşamaya ergenlikten sonra girerler. Ne var ki her şeyde olduğu gibi bu konuda da dinden uzaklaştık. Bunda değişen sosyal hayat şartları, büyük aileden çekirdek aileye geçilmesi, birtakım kadın derneklerin toplumu yönlendirmesi iktidarlara baskı yapması, batası Batı’ya özenme ondan etkilenme, ekonomik şartlar gibi faktörler etkili olmaktadır. Bu nedenlerle de evlenme yaşları zaten genelde artmıştı. Bugün kızlar 30, erkeklerde 35-40 yaşlarında bile evliliği düşünmez haldeler. Diğer yandan toplumumuzda yüzyılların birikimi sonucu yukarıda verdiğimiz resmi evlilik yaşlarının ve şartlarının altında küçük yaşta evlilikler olabilmektedir. Halbuki ceza yasamızda küçük yaştaki kızla cinsel temasın cinsel saldırı sayılıp 8 ile 18 yıl arası hapis cezası var. Bu cezalandırmada erkeğin yaşı da göz önünde tutulur. Ona göre cezanın azalması veya çoğalması söz konusudur. Bu durumda da çok mağduriyetler olmaktadır. Kültürümüze göre evlilik oluyor, aradan yıllar geçiyor, bu evlilikten çocuklar bile meydana geliyor hatta resmi nikah bile kıyılıyor. Bir kişi bu evliliğin küçük yaşta yapıldığını şikayet ediyor. Yapılan soruşturma ve kovuşturma sonucunda erkeğe yıllarca hapis cezası verilip hapse gönderiliyor. Aile, çocuklar perişan oluyor. Hatta aile dağılabiliyor. Bu hukukumuzda kanayan bir yaradır. Bir biçimde yol yöntem bulunarak bu konuya çözüm üretilmelidir. En azından resmi evlilik yapıldıktan sonra yapılan şikayetler dikkate alınmamalı veya evlilik yaşı yeniden düzenlenip düşürülmelidir. Diğer yandan kültürümüze uygun olarak yapılan bu evlilikler cezalandırılırken çok küçük yaşta kızlar cinsellik yaşayabiliyor hatta doğum yapabiliyor. Çok sayıda kürtaj bile yaptıran var. Bu durum ortaokul öğrencilerine kadar inmiş durumda. Rıza var diye hiçbir yaptırım yok. Peki dini nikahla evlenen ergen kızda rıza yok mu? Elbette var. O halde bir çözüm bulunmalı. Artık Batı kültürünün fıtrat dış dayatmalarından vazgeçilmelidir. Her şeyden önce de ana okulundan üniversiteye kadar çocuklarımıza mutlaka kapsamlı bir şekilde İslami eğitim verilmelidir. İki yüz yıldır uğradığımız kültür erozyonunu bu şekilde önleyebiliriz. Durdurabiliriz.
-
Henüz yorum yapılmamış.İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.