MEHMET SAVAŞ HOCA EĞİTİM VE İLMİ ARAŞTIRMALAR VAKFI-2

etmeyi gerektirir. Böylece talebe (öğrenen) ile üstad (hoca) daha yakın irtibatta olur, konu talebenin zihninde canlanır ve anlaşılmadan başka bir konuya geçilmez. Değerli Hocamızın eğitim-öğretim hayatında Şam’daki hem klasik (medrese) hem de okullardaki modern eğitimi ve sonrasında yine hem klasik usulde hem de okullarda modern usulde hocalık yapmış olması, her iki metoda da hakim olmasını ve bu metodları verimli olarak kullanmada da mahir olmasını sağlamıştır.

Hocamız, Türkiye’ye dönmesinden birkaç yıl sonra göreve başladığı Haseki Eğitim Merkezinde, her iki metodu da birleştirmiş, böylece sadece alaylı veya mektepli olmak gibi bir ayırım yerine her iki metodun da üstün yönlerini birleştiren ve zayıflıklarını gideren yeni bir usul meydana gelmiştir. Hocamız Haseki Eğitim Merkezinde uygulamaya başladığı bu metodu, daha sonra açılmasında önemli katkılarının olduğu Konya’mızdaki Selçuk Eğitim Merkezi’nin yanısıra kırkbeş yıldır devam eden özel ders halakalarında da uygulamakta; talebeleri de kendi ders halakalarında bu metodu uygulamaya gayret etmektedir. Bu vakfın amaçlarından birisi de hocamız tarafından takip edilen bu eğitim metodunun yaygınlaştırılarak devam ettirilmesini sağlamaktır. Dolayısı ile bu halakaların yakın gelecekte, İslam Dünyasında önemli bir yeri olacağı söylenebilir.
Hocamızın rahle-i tedrisinde konular ele alınırken, donmuş anlayıştan çıkarılarak taassuptan uzak bir şekilde incelenmekte, ancak selef-i salihin ulemaya ve ilim adamlarına karşı da hürmette kusur etmeden tenkit edebilme inceliği de kazanılmaktadır
Hocamız içinde yaşanılan toplumun değerlerine ve örfüne dikkat çekmekte, örf bilinmeden yapılan değerlendirme ve verilen fetvaların yanlış olacağını hatırlatmaktadır. Bu da yaşanılan toplumu, çağı ve özelliklerini bilmekle mümkün olabilir.
Hocamızın yarım asrı aşkın fıkıh tedrisinde, bu alanda okutulan kitaplar oldukça çeşitlenmiş, mezhepler arası mukayeseli bir hal almış, teknoloji ve tıp ile ilgili konularda yeni görüşler dikkate alınmaya başlanmıştır. Dini ilimler literatürü genişlemiş, Hocamızın Şam’da ders aldığı hocaların Osmanlının son döneminde yetişen hocalar olması da İstanbul, Kahire, Şam ve diğer ilim merkezlerindeki müktesebatın günümüze aktarılmasına ve bunlardan dolaylı da olsa istifade edilmesine imkan sağlamıştır. Abdi aciz şahsen Osmanlının son dönemindeki sosyal bilimlerde özellikle iktisadi düşünce ile ilgilenmemizde Mekteb-i Mükliye, Mekteb-i Hukuk ve Medresetül-kudat’ın hocalarını tanıma imkanı bu vesileyle bulduk.

Fıkıh çalışmalarının usul (metodoloji) ve modern düşünce ile desteklenmesi konunun bir başka önemli yönüdür.
Böylece dini ilimlerin aslından uzaklaşmadan günümüz imkanları ve metotlarıyla ele alınması, İslam dünyasının uzun yıllardan beri sıkıntı yaşadığı eğitim konusunda da ciddi katkı sağlamaktadır.
Loras dağının kuzey yamaçlarında başladığı eğitim hayatını Şam’da tamamlayarak ömrünü İslam’a, ülkemize ve Konya’mıza hizmet etmeye adayan, Konya’mızın değeri Hocamıza sağlık ve afiyetle uzun ömürler ve yeni kurulan vakfa hayırlı hizmetler dilerken, bayramınızı tebrik ederiz.