Konya
°C
Yeni Meram

Osmanlı’da saray anlayışı (2)

Osmanlı’da saray anlayışı (2)- Abdurrahman KUTLU- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
24.12.2021 01:02
23.12.2021 17:04
1
1848
ABONE OL

Dolmabahçe Sarayının inşaatı Sultan Abdülmecit zamanında başlamış, 1855 yılında bitirilmiştir. Saray bittikten sonra imparatorluğun idare merkezi buraya taşınmıştır. Saray Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul’a gelişlerinde kullanılmış ve orada hayata gözlerini kapamıştır. Bugün müze olan Dolmabahçe Sarayı mimarlığı, işçiliği ve koleksiyonları ile tarihe ışık tutmaktadır.
Çırağan Sarayının inşaatı Abdülmecit tarafından 1857 yılında başlamış,1871 yılında Sultan Abdülaziz tarafından bitirilmiş ve inşaat için 2.5 milyon altın harcanmıştır. Günümüzde halen turistik tesis olarak kullanılmaktadır.
Beylerbeyi Sarayı, 1861-1865 yıllarında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır. Saray padişahların yanı sıra bugüne kadar birçok ünlü ismi ağırlamıştır. Balkan Savaşlarında II. Abdülhamit güvenlik sebebiyle, Selanik’teki Alatini Köşkünden alınıp Beylerbeyi Sarayına getirilmiş ve hayatının geri kalan kısmını burada geçirmiştir. Saray şimdi müze olarak kullanılmaktadır.
Çoğunluğu Sultan Abdülmecit ve Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan bu tarihi eserler; Osmanlı’nın borçlanma döneminde yapılmış olmaları ile özellik taşır. Osmanlı’nın Kırım Savaşının ortaya çıkardığı sıkıntılar sebebiyle 1854 yılında başlayan borçlanması daha sonraki yıllarda da devam etmiştir. Alınan borçların yatırımlar, bütçe ihtiyaçları için kullanılmalarının yanında, bu eserler için de harcandığını tahmin etmek zor değildir. Borç verenler önemli bir kesinti yaparak verdikleri borçları, Osmanlı ödemeye çalışmışsa da, bir süre sonra ödeyemez duruma gelmiştir. Borçların faizleri içinde borç almak mecburiyetinde kalmış ve nihayet moratoryum yani iflasını ilan etmiştir. II. Abdülhamit 1876 yılında böyle bir ortamda tahta çıkmıştır. Alacaklı devletlerin baskısı ile II. Abdülhamit Düyun-u Umumiyeyi kabul etmek mecburiyetinde kalmıştır. 1881’de kurulan Düyun-u Umumiye idaresi ile, devletin gelirlerinin üçte biri yabancı devlet temsilcilerinin çoğunlukta olduğu bir komisyona verilmiştir. Düyun-u Umumiye ile borçlar tamamen ödenmemiş ancak, alacaklarını garantili gören Batılı Devletler Osmanlı’ya borç vermede daha cömert davranmışlardır. Düyun-u Umumiye Lozan görüşmelerine kadar devam etmiştir. Ödenemeyen borçlar çeşitli siyasi sıkıntılara yol açarak Osmanlı’nın sonunu getiren sebepler arasında gösterilmiştir. Borçların çoğunluğu Osmanlı Devletinin yıkılışından sonra Türkiye’ye kalmış ve Devletimiz aksatmadan bunları 1954 yılına kadar ödemiştir. Bu şekilde 1854 yılında alınmaya başlayan Osmanlı Borçları meselesi, 100 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti tarafından kapatılmıştır. Cumhuriyeti kuran kadrolar, çok sıkıntılı yıllarda bile batılı devletlerden borç almayı düşünmemişler ve almamışlardır. Bunun başlıca sebebi; Osmanlı’nın aldığı borçları ödemede karşılaşılan güçlükler, alacaklı devletlerin sergiledikleri şımarıklıklar, Düyun-u Umumiye’yi kaldırırken karşılaştıkları güçlüklerin, hepsinin üzerinde yarattığı psikolojik olumsuzlukların etkisi olduğuna şüphe yoktur.

HABER YORUMLARI
  1. Sami Ataç
    2021-12-24 14:07:48
    Gelecek nesillere ışık tutan çok güzel bir eser olmuş.Kaleminize saglık