Rasulullah'ın (SAV) Kur’an Okuyuşu - Hüseyin TOPTAŞ- Yeni Meram Gazetesi
Ümmü Seleme’den Rasulullah’ın nasıl Kur’an okuduğu sorulduğunda şöyle cevap vermiştir; “ Allah Rasulü Kur’an’ı tane tane ve ara vererek okur ve her ayet üzerinde dururdu. Mesela Elhamdülillahi Rabbil Alemin der ve dururdu. Sonra Errahmaniirrahim der ve dururdu. Sonra Maliki yevmiddin derdi.” (Müsned-i Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi’den Tefhim’ul Kur’an 6/498)
Hz. Aişe de “Rasulullah Kur’an’ı yavaş yavaş okurdu. Öyle ki o, bulunduğu uzunluktan daha da uzardı” Ebu Zer diyor ki:” Bir kere gece namazında Allah Rasulü, sabah oluncaya kadar “eğer onlara azab edersen, onlar senin kulların, şayet onları affedersen Sen aziz ve hakimsin” (Maide, 118) ayetini tekrarlayıp durdu.” (Buhari, Nesei’den Tefhim’ul Kur’an 6/498) “Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder” (Talak 2) ayetini uykusu gelene kadar tekrar tekrar okumuştur. Hz. Aişe’nin (RA) bildirdiğine göre Peygamber Efendimiz bir gece Al-i İmran suresinin son on ayetini gözyaşları içerisinde okudu ve bu ayetleri okuyup derin derin düşünmeyen kimseye yazıklar olsun buyurdu.
Sahabenin Kur’an Okuyuşu
Sahabeden ibn Ömer şöyle der ki:
“Biz uzun bir zaman yaşadık. Bizden herhangi birimiz Kur’an’dan evvel imanı elde ederdi. Muhammed (sav)’e Kur’an’dan bir sure nazil oluyordu. Biz onun helalini, haramını, emrini, yasağını ve onun neresinde durmak gerekiyorsa onu öğreniyorduk. Sonra bazı kişiler gördük ki, onlar imandan evvel Kur’an’ı elde ederler, Kur’an’ı başlangıcından sonuna kadar okuduğu halde, kendisine hangi ayet emrediyor, hangi ayet kendisini sakındırmaktadır bunları bilmediği gibi nerede duracağını da bilmemektedir. Adeta çürük hurmaları savurduğu gibi ayetleri savurup geçer.”
Abdullah b. Mesud: “Kur’an’ın lafızlarını ezberlemek zor, onunla amel etmek ise bize kolay geliyordu. Bizden sonra gelenlere ise, Kur’an’ı ezberlemek kolay, onunla amel etmek ise zor gelir” sözü ile sanki günümüzdeki Kur’an okuyuşlarını tarif etmektedir.
Hasan Basri: “Sizden öncekiler bu Kur’an’ı Rablerinden kendilerine gönderilmiş bir mektup olarak görür, geceleri onu düşünerek üzerinde çalışır, gündüzleri de onun gereklerini yerine getirirlerdi.”
Ebu Abdurrahman Sülemi: “Sahabe Peygamberden on ayet öğrendiler mi, onlarda ne var hapsini öğrenmeden, ilim ve amel meselelerini anlamadan diğer ona geçmezlermiş. Biz Kur’an’ı işte öyle adamlardan aldık. Biz Kur’an’ı ve onunla ameli öğrenirdik. Bizden sonra öyle kimseler gelecek ki, Kur’an’ı su gibi içecekler, fakat hançerelerini, belki de boğazlarını geçmeyecek”
Sahabe hiçbir zaman Kur’an’a işittik ve sadece işitmiş olduk psikolojisi içinde yaklaşmamışlardır. Onların prensibi işittik ve itaat ettiktir. Enes bin Malik anlatıyor: “ (İçkinin haram kılındığı sırada) bizde fadih denilen bir içki vardı. İçkinin haram kılındığı gün, ben Ebu Talha ile bazı sahabeye fadih sunuyordum. O sırada birisi geldi ve haberiniz yok mu? dedi. Orada bulunanlar ne haberi? diye sordular. O da ‘içki haram kılındı’ dedi. İçki içenler bana ‘ey Enes, şu içki testilerini dök’ dediler. Ben de testilerdeki içkileri döktüm. Bu adamın sözü üzerine orada bulunanlar, içkinin ne zaman ve nasıl haram olduğunu araştırmaya lüzum göstermediler ve o haberi aldıktan sonra içki içmediler.” (Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih 11/94)
Allah’ın “bıraktınız değil mi” diye sorması, içkiyi tamamıyla terk etmelerine yetmiştir. ‘Bıraktık ya Rabbi’ demişlerdir.