Gündemimize meteor gibi düşen Korona, epeyce de meşgul edecek görünüyor. Konuyla ilgili çok şeyler yazıldı, çizildi, capsler yapıldı. Geçenlerde yazımda; “hız ve haz çağında yaşadığımızı ve bu kadar hızın insan fıtratına aykırı olduğunu, durmamız, durulmamız gerektiğini” yazmıştım.
Enteresan ki şu an dünya olarak ‘zorunlu halvet’ yaşıyoruz. Muazzam farkındalık ve kazanımlarla bu dönemi aşmaya niyet edelim.
Fiziksel temasımız olmasa da, ruhsal temasa devam edelim. Vakit yokluğundan yakınarak ihmal ettiğimiz eşimiz, çocuklarımız ve özellikle kendimizin Sevgi depolarımızı dolduralım ne dersiniz?
Uzmanlar kaygı anında timüs bezinin olduğu gerdanımıza (iman tahtası) hafif dokunuşlarla rahatladığımızı ifade ediyor. Ara sıra da olsa kendimi kucaklar, değerli olduğumu hissedip, derinden nefes alıp vererek, içimdeki küçük kız çocuğunu sakinleştirip, severim. İnsan önce kendi varlığını keşfedip, sevmeye kendinden başlamalı..
Yine vaktimiz yok diye okuyamadığımız; kitaplar, dergiler için şahane bir lütuf değil mi? Biz hatunları
Allah üretken yaratmış. Mutfakta farklı kültürlere ait yemekler, pastalar, börekler denesek mesela..
Ayrıca bir ressam olarak resim yapmanın ruha katkısı için şiddetle tavsiye ederim. Evde yaşam var diyoruz ve harekete geçiyoruz.
Büyükler “her şer’de hayr var” derler. Evren soruları sever. Bu Korona’nın bize hediyeleri neler? Bu yaşadıklarım bana ne öğretiyor? Burada farklı bakış açılarında neleri görebilirim? Neleri hayatıma katabilirim, katkı olarak alabilirim?
Bu durumda 2 şey vardır. Ya korku enerjisiyle kendimize çekeceğiz. Ya da teslimiyete geçip, kendimize dönüp, korkularımızı dönüştürmeyi seçip devam edeceğiz.
Uzmanların önerilerini muhakkak dikkate almalıyız. Özellikle hijyen konusunda! Tedbirini alan güzel insanlara sonsuz teşekkürler. Yüce devletimize, Sağlık Bakanımız ve çalışanlarına böylesi basiret veren
Rabbime sonsuz şükürler olsun. Böylesi bir dönem nasıl örnek bir şekilde yönetilir ? Devletimiz üzerine düşeni yapmıştır. Sonrası biz vatandaşlarda..
“İnsan niyeti kadardır” derdi hocam. Bu durumu sükûnetle, afiyet, huzur, verimlilikle geçirmeye niyet edelim mi? “Neyi anarsan, onu çoğalırsın” düsturuyla gün boyu sadece Hayr’ı anmaya, Hayr’ı bulmaya, Hayr’ı çoğaltmaya niyet edelim mi?
Ne kadar şükür etsek az ki; sadece niyetlerimizle bile kriz fırsata dönebilir. Mesela evimizde oturarak bile sanki bütün insanlık adına sadaka veriyormuşuz gibi geliyor. Ne kadar kârlı bir ticaret demi? “Biz genciz bir şey olmaz” diye ortalıkta dolanabilirdik. Çokça, bolca şükür ederek motivasyonumuzu yükseltelim. Farkındalığımızı artırarak, tövbelerimizi çoğaltalım. Biliyoruz ki ‘bakış değişince, akış değişiyor.’ Kaygı, endişe, panik yok. Mülkün sahibi iş başında ! Hayata güzel izler bırakmak istiyoruz Allah’ım ikram et.
Minnacık gönül kepçemle algıladığım bunlar, İşin perde arkasını başka bir yazıda kaleme almak üzere.. Sevgiyle kalın
HABER KAYNAĞI : HABER MERKEZİ